Gözyaşlarıma engel olamazken Asel'in söylediklerini umursamadan yatağıma geçtim. Pikeyi başıma kadar çekip sessizce gözyaşı dökmeye devam etmiştim.
"Asel, lütfen beni yalnız bırakır mısın?" dedim son derece kısık sesimle. Neden benimle kedinin fare ile oynadığı gibi oynamıştı? Ne sanmıştım ki? İki günde beni seveceğini mi? Aptalca bir hayaldi sadece. Gerçekleşmeyecek bir hayal.
Sabah gözlerimi Defne'nin sesiyle açmıştım. Üzerimdeki pike aniden çekilirken Defne ile göz göze geldik. Ve o anda Defne sağlam bir çığlık attı. Çığlığı beni korkuturken koşup elimle ağzını kapattım.
"Defne sabah sabah hiç çekilir değil ama ya!" diye söylendim. O ise geri çekilip kocaman gözlerle bana baktı.
"Senin bu halin ne? Gece benim bilmediğim ne olmuş olabilir?" diye sorduğunda Asel saçında havlusuyla içeri girdi. Telefonunu alıp dün bana gösterdiği fotoğrafı Defne'ye gösterdi.
"İşte bu oldu ve benim canım ablam gecenin bir yarısına kadar bunun için ağladı." diye de açıkladı. Defne'nin onaylamaz gözleri fotoğrafın ardından beni bulurken havlumu alıp duşa girme bahanesi ile kaçmıştım.
Duş almak bile zihnimdeki görüntüyü, engel olamadığım hislerimi ve tekrar yaşadığım hayal kırıklığını alıp götürmemişti benden. Günlerdir yaşadığım heyecanım neredeydi?
Daha ilk iş gününden bunu yaşamış olmak işe gitmemek istememi normal kılıyordu.
"Belki de sadece karşılaşmışlardır." dedi Defne gözlerimdeki şişliğe buz tutarken. Kaşlarımı kaldırıp kendisine bakmamla o da saçmaladığını anlamıştı. Buz gözlerime iyi gelirken artık hazırlanmam gerektiğini söyleyip makyajımı yaptı. En yakın arkadaşımın güzellik uzmanı olması büyük bir avantajdı. Ve ben bunu sonuna kadar kullanıyordum.
Kimseye özellikle de Mert'e görünmemeye çalışırken onun odasında olmadığını fark ettim. Anlaşılan gece uzun geçmişti. Kalbim bu düşünceyle sızlamıştı açıkçası. Kendimi koltuğa bırakırken ona kapılmayacağıma söz verip bilgisayarımı açtım. Ve onu düşünmemeye çalışarak işime odaklandım.
"Günaydın güzellik." Aniden duyduğum sesle irkilip masanın üzerindeki kahveyi dökmüştüm. O bu halime gülerken cevap vermeden onu izledim. Saat on biri geçmişti ve beyefendi daha yeni geliyordu.
"Firma ile toplantı ayarlaması için Selin'i yönlendir. Ardından departmana inip toplantı için hazırlan çünkü sende olacaksın toplantıda." diyerek cevap vermemi beklemeden odasına yöneldi. Ardından aniden bana dönüp "Ve toplantı öncesi odamda ol." dedi. İçimden 'Ukala!' diye söylensem de içimde bir şeyler kırgındı. Dün sahip olduğum hevesim ve heyecanım yerlerdeydi.
Departmana indikten sonra gerekli dosyaları oluşturup tekrar odama çıkmıştım. Toplantı birkaç saat sonraydı ki firma da sanki bunu bekliyormuş gibi hemen kabul etmişti. Selin kahve molasına çıkarken bende odasına yöneldim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...