"Bırakın beni şerefsizler. Allah belanı versin o. çocuğu!" diye bağırdım kurtulmaya çalışırken.
"Tatlım bana Alper diyebilirsin." diyerek saçlarımdan tuttu. "Ve bir daha kaçmaya çalışırsan seni gebertirim. Duydun mu beni?" dedi saçlarımdan çekip beni yere fırlatırken. Acıdan gözlerim dolsa da öfkeyle baktım kendisine.
"Toparlanın ve bir daha böyle bir şey yaşanırsa hiçbirinizi yaşatmayacağımı bilin! " diye bağırdı adamlarına.
O lanet depoya gelmiştik yine. Kollarımdan tutan adamlar beni içeri geçirirken Yasmin sırıtarak yanıma geldi.
"Zavallı seni. Kaçabileceğini mi sandın?" dediğinde kendimi tutamayarak yüzüne tükürdüm.
"Asıl zavallı sensin. Mert seni hiçbir zaman sevmedi sevmeyecekte." dediğimde yaşadığı şokla bana vurmaya kalkışırken Alper denen şerefsiz onu durdurmuştu. Onun emri üzerine adamlar beni bu kez farklı bir odaya kapatıp kapıyı kilitlediler.
Kaçamayacağımı biliyordum ve yapabileceğim tek şey babamın gelip beni kurtarmasını beklemekti. Yorgunlukla kendimi yere bıraktım. Nefesim henüz yeni düzene girerken dışarıda bir hareketlilik olduğunu duymuştum. Hemen ardından kapı açılmış ve Yasmin içeri girmişti. Ben bana saldırmasını falan beklerken o toplu olan saçlarını elleriyle dağıttı. Sonrasında kendini yere bırakıp elleriyle üzerindeki elbiseye toz bulaştırmaya başladı. Ben ne yaptığına anlam veremezken bu sefer de yüzüne de aynı şeyi yaptı.
"Azra. Sakın korkma güzelim. Seni almaya geldim." Allahım! Bu Mert'in sesiydi. Heyecanla yerimden kalkıp kapıya koştum.
"Mert ben iyiyim. Lütfen dikkatli ol. Adamları var her yerde." diye bağırdım. Dışarıdan gelen çatışma sesleriyle birkaç kez Mert'e seslendim. Fakat yanıt alamıyordum. Yasmin de bağırarak yardım istiyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlayınca "Sen ne pislik bir insansın." dedim. O beni umursamadan yardım istemeye devam ediyordu. Silah sesleri birkaç dakika daha devam ettikten sonra aniden kesildi. Ama Mert'ten hala ses yoktu. Ben bağırıp yanıt almaya çabalarken Yasmin de hemen dibimdeydi.
Kısa bir sessizlikten sonra kapının kilidi açıldı. Korkuyla kapıya bakıyordum çünkü Alper denen şerefsizin yapabilecekleri beni korkutuyordu. Geçmek bilmeyen saniyelerin ardından Mert'in kapıda görünmesiyle rahat bir nefes aldım. Kapıyı açar açmaz koşarak yanıma gelip beni kollarının arasına aldı. Kollarımı bedenine sıkıca sarıp saatlerdir tutmaya çalıştığım gözyaşlarımı serbest bıraktım. Küçük bir çocuk gibi ağlıyordum.
"Mert çok kötü şeyler yaşadım. İyi ki geldin hayatım." diyerek Mert'e doğru geldi. Fakat Mert'in öfke dolu sesi odada yankılanırken beni bile korkutmuştu.
"Yasmin ne yaptığını biliyorum. Şimdi sırası değil fakat seninle ayrıca ilgileneceğim. Bu yaptıklarının hesabını vereceksin."
Yasmin oradan öfkeyle ayrılırken Mert hala bana sarılıyordu.
"İyi misin güzelim?" diye sordu yumuşak bir sesle. Ağlamaktan gözlerimin şiştiğini hissetmiştim. Ama saatlerdir yaşadığım şeylerin ağırlığını içimde taşımak istemiyordum artık. Gözyaşlarımın izin verdiği kadarıyla Mert'e baktım. Konuşamayacağımı bildiğim için cevap olarak başımı olumsuz anlamda salladım.
"Korkma artık ben yanındayım. Hiç kimse sana değil zarar vermek kılına bile dokunamaz. Şimdi sakin ol güzelim. Ailen gelmek üzere. Toparla kendini annen seni bu halde görmesin. Lütfen."
Sesi bana ilaç gibi gelirken derin bir nefes alıp kendime gelmek için çaba sarf ettim. Hafifçe geri çekilip Mert'e baktım. Gözleri bana şefkatle bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...