41

43 1 0
                                    

"Yahu ayrılın artık." dedi Gece Atlas'ı geri çekerken. Bende aynı şekilde Mert'i Atlas'tan uzaklaştırmıştım.

"Aaaa bir dakika!" dedi Mert bize bakarak. Atlas dahil hepimiz merakla Mert'e bakarken o yine gidip Atlas'a sarıldı.

"Kardeşim baba oluyormuşsun. Hayırlı olsun." O ikisi birbirine sarılırken ben şaşkınca Gece'ye baktım. Dudaklarını oynatarak 'mecburen söyledim' dediğinde dün geceki yolculuğun bizimkinden farksız olduğunu anlamıştım. Son bir kez daha vedalaşırken Mert Atlas'ın kulağına doğru fısıldayarak konuştu. Atlas kaşlarını çatarken Mert Atlas'ın yanağına öpücük kondurup bekleme salonuna doğru koştu. Ben ve Gece bu hallerine kahkaha atmıştık. Ardından Atlas ve Gece'ye gülümseyip kaçık sevgilimin yanına doğru ilerledim.

"Ne söyledin de delirttin adamı?" diye sordum eğlenerek. Mert ise omuz silkip geride bize bakan çifte döndü. Ben el sallarken o Atlas'a öpücük atıp bana döndü. Ardından elimi tutup ilerlemeye başladı. İçimde huzur var gibiydi. Sonunda eve dönüyorduk. Her şehir güzeldi fakat İzmir'in gözünü seveyim ben.

Mert uçak yolculuğu boyunca düğün hazırlıklarından bahsedip durdu. Gerçekten de düşündüğümüz tarihe bir aydan az zaman kalmıştı. Çözülemeyecek şeyler değildi. Fakat benim öncesinde bu Yasmin kaltağıyla özel olarak ilgilenmem gerekiyordu.

"Geldim geldim." İçeriden annemin bıkkın sesi gelmişti. Zira daha haberleri yoktu geldiğimizden ve ben şu anda annemin en sinir olduğu şeyi yapıyor, zile ardı ardına basıyordum.

"Bu ne sabırsı-Azra!" Beni gördüğü anda beklemeden bana sarılıp ağlamaya başlamıştı annem. Uzunca bir sarılmanın ardından ikimizde dolu gözlerle geri çekildik.

"Oğlum hoşgeldin." dedim annem gözlerini silerken. Mert anneme sıcacık gülümseyip "Hoşbulduk Serpil anne." dedi. İçeri girdiğimizde babam işe gitmek üzere hazırlanmıştı.

"Hoşgeldiniz kaçaklar." dedi bizi görünce. Selam verdikten sonra salonda oturduk. Annem kahveleri yapmak için mutfağa giderken babam vakti olmadığını söyleyip ayaklandı. Ardından Mert'e dönüp "Akşama planın yoksa gel birlikte yemek yiyelim oğlum." dedi.

"Kemal baba aslında ben bizim evde yemek organize ediyordum. Eğer sizin içinde mahsuru yoksa." diye sorduğunda babam anneme seslenip fikrini aldı. Ben ise sadece şaşkınlık içerisinde Mert'e bakıyordum. Benim neden haberim yoktu peki?

Annemin de onayıyla bu akşam Mertlerde yemek yenecekti. Babam yanımızdan ayrılırken Asel uykulu gözlerle içeri girdi.

"Bu ne gürültü yaa?" dedi. Beni gördüğü anda "Abla!" diyerek koşup bana sarıldı. Onunla da hasret giderdikten sonra hep birlikte annemin yanına mutfağa geçtik.

"Bu yemek organizasyonundan neden benim haberim yok?" diye sordum oldukça kısık bir sesle. Mert yanıtlamak yerine bana öpücük atıp anneme döndü.

"Serpil anne birkaç gün sonra düğün hazırlıklarına başlayalım diyoruz. Ne dersin?" dediğinde annem mesai saatlerine göre ayarlayacağını söyledi. Kahvelerimizi içtikten sonra Mert eve geçeceğini söyleyip ayaklanmıştı. Bende kapıya kadar eşlik etmiştim kendisine.

"Güzelim akşama görüşürüz." diyerek dudağıma öpücük kondurdu ve beklemeden asansöre binip gözden kayboldu. Bende tüm yorgunluğumla mutfağa geri döndüm. Annemlere yaşadıklarımızın kısa bir özetini geçip çekildiğimiz birkaç fotoğrafı gösterdim. Sonrasında uyumak istediğimi söyleyip odama geçtim. Öncesinde sıcak bir duş aldım ve kendimi yatağa attım.

"Sen ne hain bir insansın! Ne biçim pepito'sun sen?" Uykumu bölen şey Defne'nin isyan ve öfke dolu sözleriydi. Ah, hayır ya! Ben asıl haber vermem gereken kişiyi unutmuştum. Bilincim anında berraklığına kavuşurken yatakta doğrulup Defne'ye baktım. Hemen arkasından ayaklanıp koşarak ona sarıldım.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin