"Yavrum hadi." Mert'in sesiyle aynadaki yansımasından kendisine bakıp gözlerimi devirdim. Yaklaşık yarım saattir kullandığı tek kelimenin 'Hadi' olması beni geriyordu.
"Ya daha iki saat var düğünün başlamasına. Damat ile gelin bu kadar heyecanlı değil. Sakin ol biraz." diye çıkıştığımda omuz silkip dolaptaki aynadan saçlarını düzeltti. Ben hazırlanmış bir halde aynadan onu izlerken Mert bana dönüp konuşmak için ağzını açmıştı ki "Hadi." dedim. Sırıtarak bana baktı ve "Hadi yavrum." dedi. Parmağımı ona doğru sallayarak "Bana bak bir kez daha hadi dersen çok fena olacak." dedim uyarı dolu sesimle.
"Öyle mi? Ne olacakmış peki?" diyerek üzerime doğru yürümesiyle kaçmam gerektiğini anlamıştım. Oturduğum yerden kalkıp hızla koşarak çıkmıştım odadan. Mert bu halime kahkaha atmış ve "Belki de fena olmasını istiyorumdur." demişti. Gülümseyerek evden çıkmış ve Mert'in gelmesini beklemeden arabaya binmiştim. Onunda gelmesiyle yola koyulduk.
Düğün salonuna geldiğimizde kapıda bizi Atlas ve Gece karşılamıştı. Salona girmeden hemen önce gelin odasında bekleyen çiftimizi ziyaret etmiştik. Ben ve Gece Işıl'ın heyecanını azaltmaya çalışırken ne yapacağımızı şaşırmıştık.
Nihayet salona girdiklerinde Atlas ve Mert kendi düğünleriymiş gibi eğlenmişti. Bizde Gece ile onlardan farklı değildik. Hatta en son ne zaman böyle eğlenmiştim hatırlamıyorum bile. Şimdi ise takı töreni yapılıyordu. Gece bana kaş göz işareti ile lavaboya gitmemiz gerektiğini söyleyip ayağa kalkınca bende peşine takıldım.
"Sanırım kendimi çok yordum. Karnımın alt taraflarında ağrı var." dedi lavaboya girerken. Bende düğünün eğlence ve coşku dolu olduğunu söyledim. Evet tam da böyleydi düğün. Yaş ortalaması bizim yaşlarda olduğu için herkes coşmuştu. Hatta sahnenin sığmadığı zamanlarda olmuştu.
"Azra! Yardım et lütfen." Gece'nin korku dolu sesiyle ne olduğunu sorup kapıyı araladım. Gece kanaması olduğunu söyleyip karnına kramplar girdiğini de söyledi.
"Bekle Atlas'ı çağıracağım." dediğimde engel olmuştu buna.
"Gece ama hastaneye gitmemiz gerek."
"Azra kimsenin öğrenmemesi gerek. Ablamın düğünü benim yüzümden mahvolmasın. Lütfen." dediğinde orada kalmasını ve arabanın anahtarını alıp geleceğimi söyledim. Onaylamasını beklemeden koşar adım oturduğumuz masaya gittim ve anahtar ile çantalarımızı alıp geri döndüm. Mert ve Atlas ortalarda görünmüyordu.
"Gece gel." dedim Gece'yi elinden tutup destek olurken. Gece ise acıyla kasılıyor hatta bazen inliyordu. Arabaya zorlukla gelmiş ve Gece'nin binmesine yardım edip direksiyona geçmiştim. Yol boyunca Gece ile konuşmuş,moralini yüksek tutmaya çalışmıştım ama çok kötü şekilde acı çekiyordu. Gece'nin acı içinde inlemeleri ile oldukça hızlı bir şekilde acil bölümüne geçirmiştim arabayı.
"Yardım edin lütfen. Arkadaşım çok kötü bir halde." diye bağırdığımda orada bulunan acil servis görevlileri sedye getirip arabaya doğru koştular. Bu arada Gece hala çok kötü durumdaydı ve artık inlemesi çığlık ve ağlamaya bırakmıştı yerini.
Gece'yi sedye ile içeri aldıklarında bende peşlerinden girdim. İki tane doktor koşarak içeri girmiş, kapıyı kapatmışlardı. Kapının önünde beklerken tek yapabildiğim dua etmekti. Ha bir de Mert ve Atlas'tan gelen aramaları görmezden gelmekti. Gerginlik, stres ve korku beni yormuştu. Kendimi kapının hemen önündeki koltuklardan birine atıp beklemeye devam ettim. Mert ardı ardına mesaj atarken telefonların ikisini de sessize alıp çantama attım. O sırada kapı açılmış, az önceki iki doktor çıkmıştı.
"Gece? Doktor bey arkadaşımın durumu nasıl? N'olur iyi bir şey söyleyin."
"Hanımefendi arkadaşınızın durumu şu an gayet iyi. Kanaması olmuş ama bu gebeliğin ilk başlarında gayet normal. Tahlil sonuçları birazdan çıkar. Ona göre sizi taburcu edebiliriz. Çok geçmiş olsun." diyip yanımdan ayrılırken ben 'gebelik' kelimesinde kalmıştım. Ne yani? Gece şu an hamile miydi? Mutlulukla şaşkınlık arasındaki o ince çizgide kalarak girmiştim odaya. Gece saçları ve makyajı hafif dağılmış bir halde bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
ChickLit"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...