36

47 1 0
                                    

"Şimdi gidiyorum ama." dedi Gece sırıtarak. Ve ardından bana baktı.

"Birkaç gün sonra ben oradayım ortağım. Sen merak etme." diyerek cümlesini tamamladığımda Mert ve Atlas korkuyla birbirine baktı. Biz onların bu haline gülerken Mert "Gelmemek aklımın kıyılarında dolaşıyor kardeşim. Ben bu ikiliden korkmaya başladım çünkü." dedi.

"Abi inan bana ben başımıza daha ne gelebilir diye düşünmemeye çalışıyorum." Atlas'ın sözleri ile gözümüzden yaş gelmişti gülmekten. Gece "Aaa! Ne abarttınız be!" diye çıkışınca ikisi de sırıtıp birbirine baktı.

Atlas elini uzatıp Mert'in elini sıktı ve "Kardeşim umarım hep ayrı şehirlerde oluruz. Ben karakol hastane köşelerinde dolaşmaktansa seninle ayda yılda bir görüşmeyi tercih ederim." dedi. Gece Atlas'ın eline hafiften vurunca Mert Atlas'ı arkasına alıp "No şiddet kızlar." dedi. Biz ters ters onlara bakarken onlar sırıtarak bize bakıyordu.

"Bu macera burada sona ermedi ama. Buna bir de İstanbul sokaklarını ekleyeceğiz." dedim kollarımı bağlayıp Gece'ye göz kırptıktan sonra. O sırada yolcular için yapılan anons ile veda vaktinin geldiğini anlamıştık. Biz Gece ile vedalaştıktan sonra Atlas ile Mert'in vedasını izledik. Zira dakikalarca sürmüştü. Son bir anons ile Gece Atlas'ı bende Mert'i çektim ve birbirlerinden ayırdık. Onlar gözden kaybolurken biz birkaç dakika daha orada kalmıştık.

"Sevgilim gidelim mi artık?" diye sorduğumda Mert kolunu omzuma atıp yürümeye başladı. Buruk gibiydi bakışları.

"Ee, şimdi ne yapıyoruz?" diye sordum heyecanla. Evimize geçeceğimizi söyleyince acıktığımı söyledim.

"Markete uğrarız eve geçmeden güzelim." dedi elimden tutarak. Sonrasında ise sessizce arabaya bindik. Bu kez ben söylemeden anahtarı bana vermiş, kendi de yan tarafa kurulmuştu. Yolumuzun üstündeki marketten de alışverişimizi yapıp eve gelmiştik. Arabayı evin önünde bırakıp indiğimde gözüme ilk çarpan şey barbekü bölümü olmuştu.

"Aşkım bu ne hız?" dedim Mert'e. Sırıtarak "Ben hızlıyımdır yavrum." dediğinde omzuna vurup susturdum. Kapıya vardığımızda cebinden iki tane anahtar çıkardı ve birini bana uzatıp "Güzelim bu da senin anahtarın." dedi. İkimizin minimal fotoğrafının bulunduğu bir anahtarlık yaptırmıştı. Gülümseyerek anahtarlığa baktığımda ne kadar ince düşünceli olduğunu bir kez daha anlamıştım.

"Sen? Sen ne ara hallettin bunları?" diye sordum şaşkınlıkla. Alt kattaki oturma grubu ve mutfağa ait mobilyalar gelmişti. Hem de tam olarak bana hitap eden tarzdaydı. Mert elindeki poşetleri masaya bırakıp yanıma geldi. Ellerini belime koyup çenesini başıma dayadı.

"Nasıl beğendin mi?" diye sorduğunda ben hayranlıkla evimizi izliyordum. Evet, şaşırmıştım ama bir o kadar da beğenmiştim. Göğsümün hemen altından geçen kollarını sarıp başımı geriye, göğsüne yasladım.

"Muhteşem görünüyor sevgilim. Sen bu karmaşada, bu yoğunlukta ne ara hallettin bunları?"

"Söz konusu senin gülüşün olacaksa geriye kalan hiçbir şey önemli değil benim için. Hem kızmanı istemiyorum ama ben yatak odasını da getirttim." dediğinde kollarının arasından çıkmadan ona doğru döndüm. İnanmaz gözlerle ona bakarken o eğilip beni kucağına aldı ve yatak odasının yolunu tuttu.

"Neden tek başına aldın ki? Birlikte alırdık." dediğimde "Söz veriyorum beğenmezsen değiştireceğim." diye karşılık verince merakla odaya girmeyi bekledim.

"İşte geldik." dedi kapıyı açtıktan sonra. Ardından hafifçe eğilip beni yere bıraktı. "Yavrum sen ağırlaştın mı ya? Belim ağrıdı." diyerek belini tutunca sahte bir öfkeyle Mert'e döndüm.

SADECE SENİNLEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin