Sabah saçlarımda hissettiğim dokunuşlarla açmıştım gözlerimi. Gülümseyerek beni izlemesi içimin huzurla dolmasına sebep olmuştu.
"Günaydın sevgilim." dedi aşkla bakan gözleriyle. Bende uykulu bir sesle "Günaydın." dediğimde dudaklarındaki tebessüm daha da büyümüştü. Hafifçe doğruldum ve dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekildim. Mert'in büyüsünden kurtulduğumda aklıma gelen şeyle gözlerimi kocaman açıp yataktan fırladım. Mert anlamsız gözlerle beni izliyordu ama bundan keyif aldığını da görebiliyordum.
"Ben-ben gece burada mı kaldım? Allahım! Annem beni öldürecek. Ne yapacağım şimdi ben?" Mert'in kahkahası sinirlerimi bozarken öfkeyle döndüm kendisine.
"Ya ne gülüyorsun be adam! Annem beni öldürecek diyorum sana."
"Güzelim sakin olur musun?" diye sakince konuştuğunda bu hali beni daha da öfkelendirmişti.
"Ya Mert ne sakin olması! Annem diyorum! Ya gece burada kalmama nasıl izin verirsin?" Ben kendi kendime söylenmeye devam ederken Mert usulca yerinden kalkıp yanıma geldi ve ellerini belime yerleştirip beni kendine çekti.
"Fıstıklı mı sade mi?" Sorduğu sorunun anlamsızlığı ile ona baktığımda bu halime kahkaha atıp geri çekildi.
"Helva diyorum güzelim. Nasıl olsun?" dediğinde yatağın üzerinde bulunan yastığı alıp kendisine fırlattım. Ben canımın derdindeydim o ise benimle dalga geçiyordu. Ben öfkeyle söylenirken Mert beni aniden kucağına alıp çığlık atmama sebep olmuştu.
"Güzelim ben herşeyi hallettim. Sen merak etme." diyip göz kırptı. Sorgulayan bakışlarım onu bulurken gece benim telefonumdan anneme Defne'de kalacağıma dair mesaj attığını söyledi. Derin ve rahat bir nefes alırken teşekkür edip kucağından inmeye çalıştım. Fakat daha sıkı tutarak izin vermemişti.
"Beni bırakır mısın?" dedim kısık bir sesle. O ise derin bakışlarıyla bana bakıp "Seni asla bırakmam artık." dedi. Dudaklarımda oluşan tebessüme engel olamazken gökyüzü gibi bakan gözlerine bakakaldım.
"Seni çok seviyorum." dediğimde gözleri parlamıştı. "Seni çok seviyorum güzelim." diye karşılık verdiğinde uzanıp dudaklarına bastırdım dudaklarımı. O esnada kapının tıklatılmasıyla irkilip geri çekilirken Mert "Bir de 'eyvah basıldık?' de tam olsun yavrum." dedi kahkaha ile. Beni kucağından indirip "Gir." dediğinde yüzümü yıkamak için odasında bulunan banyoya doğru ilerledim.
"Kahvaltı için sizi bekliyorlar Mert bey." Bu dün bize kapıyı açan kızdı. İçimde anlamını bilemediğim bir his vardı ve bu kıza hiç güvenemiyordum. Bakışlarının sürekli Mert'in üzerinde olması da cabası.
Mert duygusuz bir sesle "Tamam." dedikten sonra "Güzelim bizi bekliyorlar." diyerek bana seslendi. Az önceki duygusuz sesinden eser yoktu. Banyodan çıkıp odaya geldiğim zaman kızın kıskanç bakışlarına aldırmadan Mert'e "Bekletmeyelim o zaman sevgilim." dedim. Mert'in gözleri ışıl ışıl bakarken gülümsedi ve başımdan öperek banyoya ilerledi. O kıskanç bakışlar ise hala bizi izliyordu.
"Sen tam olarak neyi bekliyorsun?" dediğimde cevap vermeden kapıyı kapatıp gitmişti. Zaten bir tek bu kalmıştı uğraşmadığım. Ne güzel ya!
Üzerimizi değiştirdikten sonra alt kata inmiştik. Bizim geldiğimizi görünce Serpil teyze ve Mithat amca ayağa kalkıp kahvaltı masasına yöneldiler. İkisinin de mutluluğu gözlerinden okunuyordu.
"Günaydın." dedim gülümseyerek. Aynı sıcaklıkla karşılık alırken yine o kız gelip servise başladı. Mert'in elimi tutmasıyla gözlerimi kızdan ayırıp ona baktım.
"Yavrum gözlerinden ateş çıkıyor." dediğinde dişlerimi bastırarak zoraki tebessümümü sunmuştum kendisine. Tabağıma peynir bırakırken kısık sesle sakin olmamı söylemişti. Başımı sallamakla yetinip kahvaltı etmeye başladım. Ama bu kızı aklıma yazmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SADECE SENİNLE
Genç Kız Edebiyatı"Ben seni sevmek dışında ne yaptım? Senden başka biri nasıl sevilir onu bile bilmiyorum ben. Yıllar sonra gelip oynadın mı benimle? Ne geçti eline ya! Ne geçti! Seviyorum ya ben seni! Aşığım sana ben! Ama sen? Sen sevdin mi beni? Ya sevmeyi geç! Sen...