Annem beni lanet olası bir aşk üçgeninin içerisine sokmaya çalışıyordu. Daha dün birinin maddi geliri önemli derken bugün zekânın daha önemli olduğunu savunuyordu. Sebebi basitti aslında. Bana illa kendi sınıfından birini istemiyorsan işte sana seçenek demek istiyordu.
Ne hastalıklı bir seçenekti. Bir sürü aşk üçgeni temalı kitap okumuştum. İkisini ya da daha fazlasını aynı anda seviyorum, hoşlanıyorum diyen arkadaşlarım olmuştu. Şımarık veledin tekiydik. İstediğimiz her şey altın tepsiyle sunulmuştu bize.
Kalp nasıl bir taneyse aşık olduğun insan da bir kişi olmalıydı. Aşk üçgeni vs. doyumsuz insanların uydurduğu bir masaldan ibaretti. Hem seçimimi aylar önce yapmıştım. Kalbim ozanı çoktan seçmiş ve sevgisini içerisinde muhafaza etmeye başlamıştı.
Denizin bir şey demesine izin vermeden annemin eline uzanıp tutmuştum. Ne ozanın ne de denizin konuşmasına izin vermeye niyetim yoktu. Kuşumun beklediği sözleri arkadaşımın memnuniyetle söyleyeceğinden emindim. Sadece ipleri elime almalıydım. Henüz birlikteliğimi söyleyemezdim. Bunu ilk söyleyeceğim kişi babam olmalıydı. O beni anlardı biliyorum. Sevginin ne demek olduğunu en iyi geçmişinde onu kaybeden insanlar bilirdi.
“Anneciğim lütfen arkadaşımı soru yağmuruna tutmayı bırakır mısın? “
Arkadaşım derken denize bakarak gülümsemiştim. Yüzünde mutluluktan uzak bir gülümsemeyle karşılık vermişti. İçimden bir ses buradan gittiğinde ozanla konuşacak şeyi olduğunu söylüyordu. Kuşum sessiz olsa da içten içe kudurduğunu biliyordum. Herhangi harekette bulunmamasına minnettardım.
“Haklısın sanırım. Deniz canını sıktıysam bağışla beni. “
Şimdi bütün dikkat arkadaşımdaydı. Derin bir nefes alıp yarım topuz yaptığı saçlarını hızlı bir şekilde tamamen toplayıp ellerini yüzünde gezdirdi. Annemin sorusunu kısa bir süre görmezden gelmişti. İçinde bir şeylerin koptuğunu görebiliyordum. Ozan gibi kendini tutuyordu sanırsam.
“Sorun yok Aylin teyze ama ceylinle sadece arkadaşız ve mümkün olursa ölene kadar sürecek bir arkadaşlık olmasını istiyorum. “
Gülümsedim. Benim de arzum o yöndeydi. Ozan sevdiğim adamdı ancak deniz bu şehirde bana yardım eden, güldüren tek insandı. Çoğu kişinin senelerce yapamadığını bir ayda yapmıştı. Ona nasıl başka gözle bakabilirdim? İnsanın bazen sevgiliden çok dosta ihtiyacı olmaz mıydı? Ah anne şuan sana gerçekleri söylemeyi öyle çok isterdim ki.
“Tabii ki çocuğum ama görüyorsun ya kızımın çevresinde düzgün olan tek kişi sen gibisin. Nasıl farklı düşüncelere kapılmam. Bir anne olarak kızım için en iyisini istemek hakkım değil mi? “
Ozan’a bakmak istiyordum. Benim için iyi olan tek kişi oydu. Gerçekleri söylemem gerektiğini düşünüyor olabilirdi. Korkak gibi susmuş annemin sözlerini dinliyordum. Ozan olsa korkmadan her şeyi açıklar ve elimi tutardı. Aşkta korkak olan tarafın ozan olacağını düşünmüştüm ama o kişi bendim.
“Bakış açınızı genişletmeniz lazım Aylin teyze. Kızınızın çevresindeki tek kişi ben değilim. “
Arkamda hareketlenme olmuştu. Ozanın sık nefeslerini duyuyordum. Saatli bomba misaliydi. Eğer patlarsa zarar görecek yegane kişi kim olurdu tartışılırdı.
“Bakış açısı demişken sen neden hala buradasın ozan? Seni çağırdığımı hatırlamıyorum. “
Kuşuma laf etmeden duramıyordu. Laf etmek adına ağzımı açacaktım ki denizin bıkkın bakışlarıyla karşılaştım. Anneme karsı sempatisi buraya kadardı demek ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşığın Peşinde
Literatura FemininaKalpsiz canavar güzeller güzeli prensesin aşkına sahip olduğunu anladığında içinde ki amansız öfke dinmemişti. O, bu hikayenin kahramanı değildi çünkü. En başından beri yapması gereken şeyi yapacaktı, prensesin yıllarca herkesten koruyup muhafaza et...