Ozan Turaner,Hayatının bir dönemini kitaplara sığınarak geçirmişti. Felsefe, tarih hatta romantizm ile ilgili bile kitaplar okumuştu. Ona kalırsa elle tutamayacağı ancak kalbine işkenceler eden bir his yalnızca sorun getirirdi. Aşkın ne olduğuna dair bilgisi yoktu. Her konuda söyleyecek şeyleri olmasına karşın konu aşka geldiğinde alabildiğince boşluk oluşurdu içinde.
Belki de ailesiyle ve yaşadığı vahim kayıp olmasaydı ilk aşkını çoktan bulmuş olabilir hatta saçma olduğunu düşündüğü evliliği bile şimdiye kadar gerçekleştirmişti. Varsayımlar her zaman yaşanabilecek olayların birer yansımasıydılar. En azından kendisi öyle düşünüyordu.
Haftalardır gözlerini üzerinden çekmeyen bir kız kendi ekseni etrafında dönüp duruyor, bulabildiği her fırsatta kalbini ellerine veriyordu. Yapabildiği tek şey açıkça herkesi içine alabilecek kadar güzel kalbini kırmaktı. Yapmıştı da. Zehirli sözleriyle kızı zehirlemiş kendinden uzaklaşmasını sağlamıştı. ‘Yağmurun yanına uğrarım. ‘dediğinde gözlerinin nasıl hüzünle dolduğunu görmüştü. Pişmanlığı urgan misali boynuna dolanmıştı ancak ne yapacağını bilmiyordu. Ona öğretilen tek şey insanların kendisinden nasıl uzaklaştırılacağıydı. Eh birde ailesini ne pahasına olursa olsun koruması gerektiği.
Üç koca gün ceylinin etrafta sessizce nasıl dolaştığını izlemişti. Sabahları spor salonuna gidip saatlerce koştuğunu, evin her yerini saran iştah açıcı yemekleri yapışını izlemişti. Ön yargılarını kendi elleriyle yıkmıştı adeta.
Dikkatini çekmiş olduğunu kabul ediyordu. Aynı yağmurun şerefsiz arkadaşlarının da dikkatini çektiği gibi. Lanet edecek kadar güzeldi. Birilerinin fark etmesi gayet doğaldı. Üzerinde hiçbir hak iddia etmemeli seni sevmiyorum dediği kızdan uzak durmalı, sözcükleri söylerken kalbinde oluşan acıyı görmezden gelmeliydi. Peki yapabilmiş miydi? Ceylin’e bakan gözlere hiçbir tepki vermeden yalnızca işine odaklanabilmiş miydi? Koskocaman bir hayır.
Ne diyebilirdi ki bencil piçin tekiydi.
“Senin kızılı mı düşünüyorsun yine? “
Yağmur en başından beridir ceylinin hislerini öğrenmişti. Bunu anlayabiliyordu. Yine de ev arkadaşının hislerini umursamadığı bariz ortadaydı. Hislerini hafife aldığından yapıyordu, adı kadar emindi. Ceylin’in hisleri hafife alınacak seviyede değillerdi. Öyle olsaydı ailesini bırakıp peşine gelmezdi.
“Eğlenmene bak yalnızca. “
“Seninle eğleniyorum ya. “
Yağmur, kollarını boynuna dolamak için yanına yaklaşmıştı. Etraftaki insan kalabalığı yüzünden kendinden tamamen uzaklaştırması mümkün olmamıştı.
“Ellerini üzerimden çekmek için üç saniyen var.”
Ceylin şu manzarayı görse ne yapardı çok merak ediyordu. Mavi gözleri öfkeyle parlar ve bir panter edasıyla üzerlerine atlama olasılığı çok yüksekti. Derin bir nefes verdi. Yağmurun arkadaşları kendi alemlerinde takılıyor gibi gözükseler de hepsi bir şeyin gerçekleşmesini bekliyordu merakla. Dudaklarının kenarı yukarı kıvrıldı. Hayal kırıklığına uğramalarını zevkle izleyecekti.
“Hadi ama ceylinin küçük kaçamağımızdan haberi dahi olmayacak.”
Yağmurun parmak uçlarına yükseldiğini fark edince niyetini fark edip boynuna dolanmış kollarından kurtuldu. Hayal kırıklığıyla verilmiş nefesini duyabiliyordu. Umurunda dahi değildi.
“Eğer kalbini kıracak bir harekette bulunursan baban küçük sırrını öğrenmek zorunda kalır.”
Bakışları karnına gittiğinde yağmur şaşkınlıkla dudaklarını aralamıştı. Sözde sevgilisiyle yaptığı yurt dışı tatilinde kürtaj olduğunu öğrenmesi zor olmamıştı. Ona kalırsa bağlantılar her şeydi ve çoğu zaman işine yarayacak bilgileri öğrenmesini sağlardı. Bunlar beraberinde parayı da getirirdi. Henüz para karşılığı birilerini tehdit edecek kadar düşmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşığın Peşinde
Chick-LitKalpsiz canavar güzeller güzeli prensesin aşkına sahip olduğunu anladığında içinde ki amansız öfke dinmemişti. O, bu hikayenin kahramanı değildi çünkü. En başından beri yapması gereken şeyi yapacaktı, prensesin yıllarca herkesten koruyup muhafaza et...