Günlerin anlamsız bir şekilde hızla gelip geçtiği dönemlerini istemsizce özlediğini fark etmişti. Zamanın eskiden daha acımasız olduğunu düşünürdü. Yaşadığı acılar, ara sıra hissettiği sevinçler zamanın hızına öyle bir ayak uydururdu ki hiçbir şey anlayamazdı. Tabii ki sevinci de zaman gibi gelip giderdi. Acısı ise toksik sevgili gibiydi.
Şimdi düşününce zaman hiç olmadığı kadar yavaş akıyordu. Önce buraya gelmiş ve beraberinde yıllarca kendi kulesinde kalmış prensesten hallice sevgilisi onu takip etmişti. Öyle ki parasını, ailesini arkasında bırakmaktan hiç gocunmamıştı. Bu hikayenin kahramanı kendisi değil ceylindi. Her ne kadar o bir prensi hak ediyor olsa da dizginleri eline almış ve kalpsiz olduğunu iddia eden canavar bir kalbi olduğunu göstermişti. En büyük sürpriz bebek olabilirdi. Aslına bakarsan bebek için öyle erkendi ki. Tabii ki kalkıp çok erken, baba olmaya hazır değilim diyemezdi. Bu topuğuna sıkmakla eş değer olurdu. Kendi hatasının bedelini ödemek zorundaydı.
"Sofia sence ben Adnan Ziyagil olacak adam mıyım?"
Deniz, kendi odasına sipariş ettiği üç kutu pizza ve küçük kedileriyle birlikte kapanmıştı. Yaseminle olan tartışmalarında bir yere kadar haksız olduğunu ne zaman fark edecek bilmiyordu. Kendisi bile haksız sayılırdı. Cüneyt'i damat olarak gördüklerini söylemesi yersiz olmuştu. Ama ne yapabilirdi ki? Söylemese deniz hayatta fark etmezdi. Bu konu konuşulması gereken bir şeydi. Hoş, çok konuşmuş sayılmazlardı. Kardeşi aptal gibi kızı terk etmişti. Bir de işmiş gibi kedisiyle pizza yiyerek ilişkisini aşkı memnuya benzetip duruyordu.
"Miyav."
Sofia pizzanın kenarını mideye indirmekle meşguldü. Açıkçası dile gelse bıktım sizin ilişkilerinizden diye ağır olay çıkartırdı.
"Değil mi Sofia? Bari behlül ben olsaydım."
Üçüncü diliminin üzerine ketçabı düzgünce sıkarken bir yandan benzetmeleri arasında gidip geliyordu. Neyse ki bilmediği yer değildi. Annesi Türk dizilerine abartı denecek kadar düşkündü. Özellikle aşkı memnuya. Firdevs Yöreoğluna fan clubu kursalar başkan annesi olurdu. O derece bir hayranlıktı
"Senden olsa olsa Beşir olur. "
Böyle deyince deniz pizza diliminden koca bir ısırık alıp, gazlı içeceğinin tamamını içmişti. Yatağı kırıntı içindeydi. Eğer akşam odasına dalmaya kalkarsa kardeş katili olurdu. Genelde böyle arsıza yediğinde kâbus gördüğünü bahane ederek odasına gelir ve abartılı şekilde kabusundan bahsederdi. Yasemin hayatında olduğundan beri rüyalarını anlatmıyordu. Muhtemelen kızın başının etini yiyordu. Birden canı sıkıldı. Aralarını bozmakla kötü etmişti. Neyse ki deniz iki güne kalmaz Yasemin'im diye ağlamaya başlardı. O güne kadar idare edecekti artık.
"Beni mobese beşire benzetmen hiç hoş değil!"
"Benzetme olayını sen başlattın ruh hastası."
Rahatsız sandalyede oturmaya devam etti. Küçük kedisi denizden bıkmış olacak ki yataktan kucağına doğru bir iniş gerçekleştirip yüzüne bakarak miyavlamıştı. Yavaşça tüylerini okşayıp kardeşini izlemeye daha doğrusu ona laf etmeye devam etti.
"Eh devam ettir diyen olmadı. Hem odamdan çıksana ya! Adam gibi depresyonumu bile yaşayamayacak mıyım! "
Duyduklarına inanamıyordu. Resmen odasından kovuyordu. Anlaşılan ayrılık muhabbetini böyle atlatacaktı. Adam gibi tavsiye vermek istese de şimdi sırası değildi. Denizin kafatasının içinde beyin hariç her şey vardı. Lütfedip mantıklı düşünmeye karar verirse konuşabilirdi.
"Onun için bir şey eksik."
Adam olmaması gibi. Ya da olamaması. Bunu başkasına dese kavga çıkardı. Deniz ise burun kıvırarak ve pizzasını yiyerek karşılık vermişti bir süre.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşığın Peşinde
Literatura KobiecaKalpsiz canavar güzeller güzeli prensesin aşkına sahip olduğunu anladığında içinde ki amansız öfke dinmemişti. O, bu hikayenin kahramanı değildi çünkü. En başından beri yapması gereken şeyi yapacaktı, prensesin yıllarca herkesten koruyup muhafaza et...