Kız kardeşi kızarmış gözlerini yere indirmiş sessizce karşısında oturuyordu. Normalde duygularını pek belli etmez, evde herhangi bir taşkınlık yapmazdı. Yaşıtlarına göre olgundu. En azından bugüne kadar. Öncesine nazaran gözüne daha genç hatta çocuksu görünmüştü. Sebebini anlayabiliyordu. Babası tarafından yıllarca manipüle edilmiş bir çocuktu. Açıkçası mutsuz olmasındansa manipüle edilmesini tercih ederdi. Zaten o yüzden babasını evden kovmamıştı ya. Eğer bir inancı olsaydı Tanrı'ya annesinin üçüncü bir çocuk istemediği için şükrederdi. Lise zamanlarında babasının kardeş ister misiniz adlı konuşmalarına bir kaç kez maruz kalmıştı.
Öte yandan denizin aniden gitmesine anlam vermek istemiyordu. Olayı daha çok dramatikleştirmekten başka ise yaramamıştı. Peşinden gitmemek çok zor gelmişti. Bir taraftan küçük kız kardeşi varken öte tarafta her şeyin bilincinde ve yıllarca kendini ailesinden soyutlamış erkek kardeşi vardı. Hoş ailesi de onu soyutlamıştı ya. Ablası ve annesinden bir halt olacagını bilseydi aralarını şimdiye kadar yapardı.
"E pastanın yanına ne istersin öykücüğüm? "
Ceylin beklenti dolu gözlerle öyküye bakıyordu. Yasemin denilen kız sadece iç çekip omzunu sıvazladı. Anlaşılan yaratıcı yazarlık zırvalığı için gittiği öğretmen oydu. Ankara'da bu kadar rastlantı olması tuhaftı.
"Sadece abimle ve yasemin ablayla konuşmak istiyorum. Pasta yiyecek kafada değilim. "
Ceylin hayal kırıklığıyla omuzlarını indirip tezgâha yaslandı. Masaya bilerek gelmiyordu. Öykü açıkça onla konuşmak istemediğini belli etmişti. Hoşuna gitmese de ses etmemişti.
"Canının sıkkın olması insanlara kaba davranacağın anlamına gelmez küçük hanım. "
Neredeyse aynı boyda olduğu kız kardeşine böyle seslenmek tuhaf olsa da ses etmedi. Örnek olma saçmalığını devam ettirmesi gerekiyordu. Kız, babasını falan örnek alırsa zaten iş yaştı.
"Abine katılıyorum hayatım. "
Yasemin geldiğinden beri ilk kez iyi bir şey demişti. Genelde bilmiş bilmiş konuşup durmuştu ve sürekli denize gizlice hayran hayran bakmıştı. Evet denize olan bakışlarını en başında fark etmişti. Düzgün birine benzediğinden susmayo tercih etmişti.
"Sorun değil kız kötü bir şey demedi. Gitmeyin üzerine. "Ceyline gözüyle yanını işaret ettiyse de gelmemişti. Onun yerine kollarını önünde bağlamıştı. Elbisesinin eteği olduğundan daha fazla yukarı çıkmıştı. Dikkatini ondan çekse iyi olurdu zira kız kardeşiyle ilgilenmesi gerekiyordu.
"Beni korumana ihtiyacım yok. Nesin sen avukat mı? "
Elini ensesine götürüp kardeşine laf etmemek adına çenesini sıktı. Hayır örnek oluşturacak bir abi olacaktı emir veren türden bir salak değil. Aptal deniz öyküyle tanışmayı kabul etseydi belki sürekli iyi polisi oynamasına gerek olmazdı. Neden tanışmak istemediğini de anlamıyordu. En yakın zamanda ikisini bir araya getirmeliydi. Belki ceylin ve yasemin de yardım etmek isterdi.
"Öykü."
Yaseminle aynı anda konuştular. Kardeşi oflayarak ikisine kötü bakışlarını yolladı. Olgunluk abidesi kardeşi bugün ergen olmayı seçmişti. Aman ne harika.
"Annem sevgilin olduğunu söyledi. "
Göz devirme dürtüsüne engel oldu ve sigara içme dürtüsüne de. Beş dakika ayrılıp bir yerleri yumruklayıp gelse iyi olur muydu? Test etmek için her şeyini verirdi.
"Evet var ve tam arkanda duruyor. "
Ceylinin anında gözleri parlamıştı. Kendisi de yarım ağız gülümsedi. Küçücük şeylerden mutlu olmasına bayılıyordu. Boğazını temizleyip kardeşine döndü. Ceyline ilgisizce bakıp önüne dönmüş pasta dolu tabağı ileri itmişti. Kıskançlığından böyle yapıyordu baş belası.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşığın Peşinde
Chick-LitKalpsiz canavar güzeller güzeli prensesin aşkına sahip olduğunu anladığında içinde ki amansız öfke dinmemişti. O, bu hikayenin kahramanı değildi çünkü. En başından beri yapması gereken şeyi yapacaktı, prensesin yıllarca herkesten koruyup muhafaza et...