İki elimle tuttuğum kırmızı gül demetine hayranlıkla bakıyor, aynı zamanda yaşadığım şeyin gerçek olup olmadığını sorgulayıp duruyordum. Yüzük takılı elimi havaya kaldırıp ellinci kez incelemiştim. Ozanın gülümsemesi çoktan kulaklarımı doldurmuştu bile. Bu hareketimi komik bulduğunun farkındaydım.
Asıl komik olan kendisiydi. Evlilik teklifi edeceğini rüyamda görsem inanmazdım. Kaldı ki birçok kez rüyamda görmüşlüğüm vardı yani. Elimi yüzüme götürüp kendime yavaşça vurduğumda rüya mı değil mi tam anlayamadığımı düşünüp tekrar yanağıma daha hızlı bir tokat geçirmeye hazırlanmıştım. Ozan, bileğimi tutup buna engel olmuştu.
“Güzelim neden kendine vuruyorsun durup dururken? “
Elimi elinden kurtarıp yeni çıkmış sakallarına dokundum. Ela gözleri ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu.
“Rüya mı değil mi diye anlamaya çalışıyorum.”
Eğer şu noktada uyanırsam cidden hiç etmediğim küfürleri savururdum ona göre. Rüyalar aleminde evlenmiş ve bir sürü sarışın bebek yapmıştık doğru ama biraz olsun gerçek hayatta da mutlu olmayı hak ediyorduk.
“Tamam bana vur madem. Kendi canını acıtma.”
Elimi yanağından hızla çektim. Merhametli bir ponçiğe dönüşmesi gözlerimi yaşartıyordu. Başlarda affedersiniz ama tam bir domuzdu.
İkimiz asansörün gelmesini beklerken-asansör aşırı yavaştı.- ben bundan fırsat bilip evlilik teklifini düşünüp duruyordum. -
“Bana evlilik teklifi ettin ozan.”
Evlilik teklifi edeceğini hiç düşünmezdim. Gözlerimi kırpıştırdım. Levent Gürsoy’un düğününde bir dahaki düğün benimki olacak diye bağırmam sanırım bir tür manifest ya da dua yerine geçmiş olmalıydı. Kuşuma alıcı gözüyle baktım. Alnına dökülen sarı saç tutamları, çekik ela gözleri insanın içini ısıtıyordu. Peki gülünce gözlerinin tamamen yok olması? Gel de düşme. Boyu posu da idare ederdi. Maşallah bana. Tam on ikiden vurmuştum. Bebeğim görünüş olarak babana çeksen olur mu acaba?
“Güzelim bana yiyecek gibi bakmayı keser misin? Ayrıca evet teklif ettim. “Elimi tutup dudaklarına doğru götürmüş ve küçük bir öpücük bırakmıştı. ”Ve kabul ettin.”
İkimiz birbirimize dalmış bakarken asansör gelmiş ve kapısı açılmıştı. Alparslan-abi- içerisinden çıktığında çatık olan kaşları anında eski haline dönmüş ve gülümsemişti.
“Merhaba gençler. “dedi ikimize birden. Elimdeki çiçeği ve yüzüğü fark etmiş olacak ki yüzündeki gülümseme daha da artmıştı. -Ozan hayatımda olmasaydı gülümsemesine bir sürü methiye dizerdim. Neyse başka bir evrende Alparslancığım.”
“Merhaba.”
Benim öküzün duruşu değişmişti. Elimi bırakıp cebine soktu. Boştaki elimi çiçeğime dolayıp kokusunu içime çektim. Bu çiçeği ölsem atmam. Evlilik teklifimi temsil ediyordu bir kere!
“Tebrik etmeliyim sizi sanırım.”
“Ay evet. “Yüzük olan elimi kaldırıp ona doğru görmemiş gibi salladım. Eminim ozan halime içten içe hem gülüyor, hem de bunu neredeyse herkese yapacağımı fark edip homurdanıyordur. Asosyal bebeğim benim.
“Bana evlenme teklifi etti."
Alparslan boğazını temizleyerek Ozan’a kaçamak bir bakış atıp , “Tebrik ederim o halde ama beni bekliyorlar apartmanın önünde. Arkadaşları bekletmeyeyim. “deyip yanımızdan ayrılmıştı. Muhtemelen işe gidiyordu. Polis arkadaşları apartmanın önünde miydi? Hiç görmemiştim. Aşk sarhoşu olunca böyle oluyordu demek ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşığın Peşinde
ChickLitKalpsiz canavar güzeller güzeli prensesin aşkına sahip olduğunu anladığında içinde ki amansız öfke dinmemişti. O, bu hikayenin kahramanı değildi çünkü. En başından beri yapması gereken şeyi yapacaktı, prensesin yıllarca herkesten koruyup muhafaza et...