15-Gitme

38 1 0
                                    

Ozan Turaner,

İki kelimeyle ifade etmesi gerekirse boku yemişti. Arkasına dahi bakmadan kaçıp gitmesi gerekiyordu. Ya da gözlerini kızın üzerinden çekip yola odaklanabilirdi.

Kendini kandırması çoğu kez imkânsızdı ama en azından öyleymiş gibi yapabiliyordu. Şimdiyse -miş gibi yapmak dahi istemiyordu.

Göz ucuyla arka koltukta gülerek çalan şarkıya sesini umursamadan eşlik edişini izledi. Gülünce yukarı kıvrılan dolgun dudakları göz alıcıydı ve gözlerini alabilmek adına yüksek bir çaba harcaması gerekiyordu.

“Senin derdin ne? Bizi öldürmek mi istiyorsun!"

Yağmurun sözüyle hızını yavaşlattı. Aklı arka koltuktayken kimse dikkatli olması gerektiğini söylememeliydi.

“Biraz hız seni öldürmez. “

Sesi olduğundan daha sinirli çıkmıştı. Kahrolası maskesini ceylin elleriyle paramparça etmişti. Benden hoşlanıyorsun derken ki meydan okuması adeta büyülemişti. Prenses diye dalga geçtiği kız tırnaklarını üzerine geçirmeye ant içmiş olmalıydı.

“Daha kafayı bile bulmadım Ozan kuş! Günümün yine hastanede bitmesini istemiyorum.”

Yarım agız gülümsedi. İçince sapıtan tiplerdendi. Ağzına ne gelirse söyler, ne yapmak isterse yapardı. Bizzat kendisi şahit olmuştu.

“Sana içeceğini düşündürten şey ne? “

Kesinlikle içmesine izin vermeyecekti. Zaten yağmurla fazlasıyla uğraşması gerekecekti. Bir de ceyline kafa yormak istemiyordu.

“Tabii ki içeceğim ve sarhoş olup dans edeceğim. “

Üzerindeki elbise vücudunu bile zar zor kapatıyordu. Eğer dans etmeye kalkarsa vücuduna bakan herkesi öldürmek isteyecekti.  Birini kıskanmak aptalca gelirdi önceden. Zamanında kendisini kıskanan birçok kadın olmuştu ve hiçbirini umursamamıştı.

Şimdiyse eline ipleri almaya kararlı bir kızı deli gibi kıskanıyordu. Tanrı eğer varsa cezasını ceylin aracılığıyla veriyor olmalıydı. 

“Dans zamanı bebeğim! “diye destekledi yağmur.  İçmeden sarhoş olabilen tek insan oydu herhalde.

“İçince sapıtıyorsun ceylin. “

Yüzü saniyelik asılmıştı. Adıyla seslendiğinde morali anında bozuluyor sesi haddinden kısık çıkıyordu. Açık bir kitap gibiydi.

“Ne zaman sapıttığımı gördün ki? İftira atma bana! “

Yeni yıla girerken yaptığı cesurca şeyi hatırlamıştı ister istemez.

“Yılbaşı gecesini ne çabuk unuttun. “

Oysa ki yaşanılanlar dün gibi aklındaydı. Ceylin’in kaçamak bakışlarına bakılırsa o da hatırlıyordu. Zira kulağına kadar kızarmıştı.

-Flashback-

Yeni yıla girmelerine dakikalar kala kendini kahrolası romantik komedinin içinde bulmuş hatta kendi elleriyle kameraya almak zorunda kalmıştı. Aylardır gölge gibi peşinde olduğu kız sahne ışığının altında parlıyordu. Güneşi kıskandıracak cinstendi yaydığı ışık. En azından sürekli etrafında gezinen kızıl saçlı zengin kızını görene kadar.

Kızın öyle bir gülümsemesi vardı ki umay Gürsoy’un aksine sahne ışıklarına ihtiyacı yoktu. Gün ışığının ta kendisiydi. Yine de umurunda değildi. Yakında nasıl olsa gidecekti ve o aptal kız gider gitmez aşık olacak başka birini bulacaktı.

Aşığın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin