54-İnişli Çıkışlı ve Eşekli

14 1 0
                                    

Ozan Turaner,

Sanki hayat’a geliş amacı, bir şeyleri kontrol etmeye çalışmaktan ibaretti. Alkolik bir babayı, ergenliğini inişli çıkışlı yaşayan bir kız kardeşi ve kusursuz Türkçesini bile isteye bozan annesi gibi. Denizden bahsetmiyordu. Ruhu çocuk olan ve kendisinden tam yedi ay büyük olan erkek kardeşinin ilişkisini de düzeltmek zorunda mıydı cidden?

Sanki hiç derdi yokmuş gibi. Bakışlarını iki arkadaşının ortasına oturup ortayı bulmaya çalışan sevgilisine çevirdi. Yüzünde en güzel gülümsemesiyle durumu toparlamaya çalışıyordu. Daha birkaç dakika önce gözlerinden hiç yaş akmamış, korkularını dışa vurmamış gibiydi.  Onun için gülümsemek nefes almak kadar kolaysa neden yanında eskisi gibi ışık saçmıyor diye düşündü. Kalbi o kadar kırık mıydı? Düzeltmek için her şeyi yapmaya hazırken sikik para meselesini halletmekten başka bok yaptığı yoktu.

Bu arada, ceylini bir dert ya da sorumluluk olarak görmeyi uzun zaman önce bırakmıştı. İkisi bir bütündü artık. Sadece sevgilisi bunu görmeyi reddediyordu. Bebekleri bir araya gelmelerini sağlar mıydı? Hoş, öyle olsa babasının da mükemmel ötesi bir evliliği olabilirdi.

“Hadi denizi anladık peki ya sen yasemin? Neden konuşmak yerine kavga etmeye çalışıyorsun? “

Kardeşi yine deprem etkisi yaratacak derece hapşururken ceyline kötü bakışlarını yollamayı ihmal etmiyordu. Eliyle kendisini gösterdi.

“Benim neyim varmış kızıl şekerim? İstesem gayet medeni olabilirim.”

“Bunu yirmi yedi senedir göremedik kardeşim.”

Çocuksu tavırlarının önceden geçeceğini düşünürdü. Şimdi ise bunun karakterinin bir parçası olduğunu üzülerek fark etmişti.

“Bak kardeşin bile ne halt olduğunu biliyor deniz!”

Yani çenesine dikkat etse daha iyi olacaktı. Boş boğazlık işini denizin elinden almıştı sanki. Bu hiç hoşuna gitmedi.

“Görebileceğin en medeni insan benim tamam mı? Ailenin sizi baş göz etmeye çalıştığını daha önce bana söyleseydin bunlar olmazdı! “

Deniz sinirle ayağa kalktığında tek kaşını kaldırdı. Dirseği ceyline haddinden sert çarpmıştı. Sevgilisi kolunu, yüzünü buruşturarak tuttuğunda kardeşimin  kafasına ne fırlatsam acaba mantığıyla etrafa bakındı. “Dikkat etsene lan. Ceylinin canını acıttın.”

“Farkında bile -hapşu-değilim. Özür dilerim şekerim. “

Sesi anlık yumuşamıştı. Bu iyiydi. En azından başkasına aksi davranmıyordu.

“Şey önemli değil. “

Ayakta dikilen denizi es geçerek ceylinin yanına gidip yanına oturmuş ve tuttuğu kolunu parmağıyla yavaşça ovalamaya başlamıştı. Mavi gözleri şaşkınlıkla üzerinde geziniyordu.

“Bunu söyleyeceğim aklımın ucuna dahi gelmezdi ama ozan senden daha medeni deniz! En azından böyle bir durumda ceylini hiçbir zaman suçlamaz.”

Şaşkınca yasemine baktı. O, az önce övgüde  mi bulunmuştu? Bir yaşına daha girmişti.

“Doğru direkt herifin bacaklarını kırarım.”

Ceylin’in homurdanmalarına içten içe göz devirdi. Karakterini zaten en başına çözmüş ve öyle sevmişti. Eğer değiştirmeye kalkarsa bu başka bir sorun olurdu.

“Şiddet yok ozan! Bebeğimize iyi örnek olacaksın.”

İyi örnek oluşturma mevzusunun canı cehenneme. Eğer biri ailesinden herhangi birine bulaşırsa rahatça insanlıktan çıkabilirdi.  Hem bebeği de bunu büyüyünce anlardı. En azından öyle umut ediyordu.

Aşığın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin