70-Şeffaf Duvarlar Ardındaki Süs Köpeği

12 2 0
                                    

Ozan Turaner,

Gözlerini denizin heyecanlı ses tonuyla araladı. Odası daha aydınlanmamıştı bile. Uykuya eskisi kadar düşkün olmasa da bıraksalar bir hafta boyunca uyuyabileceğini düşünüyordu. Derin bir nefes aldı. Tek eliyle dağılmış sarı saç tutamlarını düzeltmeye yeltendi.  Evlenecek bir adama kıyasla pek enerji dolu değildi. Bu istemediğinden kaynaklanmıyordu. Sevdiği kadınla evlenecek olmak bu zamana kadar başına gelmiş en güzel şeydi. Sadece yorgundu işte

Erkek kardeşine tam zıt olacak şekildeydi. Deniz normalde bu saatlerde işten yeni gelir ve uyurdu.

“Bugün gelin olup gidiyorsun sarı şekerim ya da taze damat mı demeliyim?”

Kardeşinin gözleri heyecanla parlıyordu. Homurdanarak elini ağrıyan başına götürdü. “Daha güneş bile doğmadı deniz.” Dedi sıkıntıyla. Bütün geceyi ceylini sakinleştirmekle geçirmişti. Uyuyalı birkaç saat anca olmuştu.

“Ama bugün evleniyorsun şekerim. “

Evleniyordu.

Bunu geçen sene söyleseler güler geçer hatta umursamazdı ama gerçek öyle değildi. Hatta sene bitmeden bebekte olacaktı. Taze damat babaya evrilecekti. Heyecanı bilinci yerine geldikçe daha çok artıyordu.

“Ceylin umarım uyuyabilmiştir.”

Söylenerek telefonu komidinden aldığında tahmin ettiği gibi sevgilisi-eşi -tam yirmi yedi mesaj atmıştı. Kaçan keyfi birden yerine gelmişti. Kardeşi merakla yanına oturup telefona uzandığında kafasına bir tane geçirdi. “Ne vuruyorsun ki ya! İyi ki merak edip baktım.”

Göz devirip oturur pozisyona geçti. Bir yandan telefona bakıyordu. Ceylin, dün akşam konuştukları şeylerin benzerini yazmıştı. Onu telkin edecek kısa bir mesaj atıp sonuna hoşuna gitmese de kalpli emojilerden de koymuştu.

Telefona bakmadan konuşmaya başladı. Deniz beklentiyle yatağının karşısında dikiliyordu.

“Etme kardeşim. İyilik yapmak istiyorsan bana kahve hazırlayabilirsin.”

Kafasını sağa sola çevirip durdu. “Önce kahve sonra damat tıraşı.” Diye şakımıştı. Suratını buruşturarak elini sakallarına götürdü. Sakallarını kestirmek istemiyordu. Öyle olunca yaşı olduğundan daha genç görünüyordu. Bebeksi bir yüze ihtiyacı yoktu. “Tıraş olmak zorunda mıyım?”

Deniz dönen sandalyeye oturup yatağa yaklaşmıştı. “Kesinlikle olmaz. Jilet gibi sakal tıraşı olman gerekiyor sarı şekerim.”

Söylenerek yatağından kalktı. Üzerindeki tişörtü çıkartıp neredeyse bomboş kalmış yatak odasına ve gözleri parlayarak izleyen kardeşine baktı. Onunla yaşamayı özleyecekti. Kendini yalnız hisseder miydi? Bu birkaç gündür aklını kurcalayan bir sorundu.

“Gösterini geceye sakla şekerim.”

Tişörtü kardeşine fırlattı. Havada yakalayıp yüzünü buruşturarak yatağa geri fırlatmıştı. “Umarım ceylin sim sıçtığını düşünmüyordur.”

“Hadi lan oradan.”

Aklına gelen düşünce yüzünden denize doğru yürüyüp kahverengi gözlerine odaklandı. “Biliyorum senin için zor olacak ama bugün olgun bir adam olmanı istiyorum kardeşim.”

Sözüne başta alınmıştı. Sonradan bilmiş bir ifadeyle kafasını salladı.

“Bir kere abi dersen düşünebilirim.”

Orta parmağını kaldırıp dolabına döndü. Damatlığı otele göndermişti. Üzerine rahat bir şeyler geçirmekti niyeti. “Rüyanda bile göremezsin deniz. “

Aşığın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin