Daha ne yaşayabilirim dedikçe hayat beni şaşırtıyor, üstelik sen misin dertsiz tasasız büyüyen al sana derdin alâsı diyordu. Bunca olayın başka açıklaması olamazdı. Öte yandan babam hep Allah sevdiğine dert verir derdi çıkılmaz bir olaya girdiği zamanlarda. Eğer çarpılmayacaksam Rabbim beni Ankara’ya geldiğimden beri bayağı seviyor olabilirdi. Korkuyla yaseminin koluna tutundum. Birlikte yürüyüş yapmaya karar vermiştik. Ardından kahvaltı hazırlayıp vakit geçirecektik. Elini cebine sokup içinden biber gazı alıp bir adım önümde durmuştu.
“Sadece ceylinle konuşmak istiyorum.”
Yerinde bile duramıyordu. Sabahın köründe içmiş olamazdı. Karısına ciddi anlamda üzülüyordum. Böyle adamla ömür geçmezdi. Yasemin sinirle soludu.
“Bu herifin seninle derdi ne? İlla kaldırım taşını alıp kafasına mı geçireyim yoksa babamı arayıp bir ömür diline mı düşeyim bilemiyorum.”
Okan, Berna’yla olan bağımızı biliyor olabilir miydi? Bunu şimdi kuşuma söylerse ne yapardım? Ondan bilmesi gereken şeyi saklamıştım. Öte yandan korkuyordum da. Adamın öfkesini buradan hissedebiliyordum. Biliyorum saçmaydı ama gidip sakince konuşursam belki sessiz olmaya karar verir ve giderdi. Tamam kesinlikle salakça bir düşünceydi.
“En iyisi gidip derdi neymiş öğrenmek. “
Yasemin bana sen beyinsiz misin der gibi bakmıştı. Şu bakışını dünyanın en zeki insanına dahi yollasa zekasından şüphe edecek seviyeye gelirdi.
“Ceylin lütfen beynini kullanır mısın? Bu herifle insan gibi konuşamazsın.”
Derin bir nefes aldım. Bir gözü güvenlikle tartışan şerefsiz herifte ve gitmeye hazır bendeydi. Küçücük kız önümde duvar gibi dikilmişti. Elindeki biber gazını sağa sola çevirdi. Üzerinde ismi yazıyordu. Sanırsam çok kez alışveriş merkezine girdiğinde görevliler geri vermek kaydıyla onu elinden almışlardı.
“Anlamıyorsun. ”deyip biraz daha yaklaştım ve sesimi kısmaya özen gösterdim. Söylediklerimi başkasının duymaması gerekiyordu.
“Ozanın duymaması gereken bir şey biliyoruz ikimizde. “
Suçlu bir edayla söylemiştim. Zaten suçluydum da. Okanın bağırışlarına göz devirip tamamen bana dönmüştü. Elini umursamazca salladı.
“Pekala birlikte adam mı öldürdünüz? “
Gözlerimi kocaman açıp işaret parmağımla kendimi gösterdim. Dışarıdan bakınca katile mi benziyordum? Ayrıca neden normal bir şeymiş gibi soruyordu? İstemeden ürkmüştüm. Keşke kuşum hemen gelseydi.
“Ne tabii ki hayır! “
Sesim yüksek çıkmasın diye uğraşıyordum. Ben tam köşede olduğumdan okanın beni görmesine imkan olmasa da tedbirli davranmak iyi olurdu.
“O halde o tek başına birini öldürdü ve sen bir şekilde şahit mi oldun? “
Sıkıntılı bir şekilde iç çekmişti. Bizimle arkadaş olduğundan beri kızın başına gelmeyen kalmamıştı. Ben olsam pişman olurdum.
“Tanrım hayır!“
“Peki bu kahrolası sır ne? “
Sıkılmış gibi duruyordu. Olayları taksit taksit anlatma huyumdan vazgeçsem iyi olacaktı zira herkes kuşum gibi sabırlı olamazdı.
“Şey Okan'ın metresi en son hamileydi ve gelip kürtaj için benden para istediler. “
İşte bu dikkatini çekmişti. Gözlerinin aynı kuşumunkiler gibi hafif çekik olduğunu fark etmiştim ve eyeliner'ı mükemmel çekmişti. Eminim tek seferde hallediyordur. Benim bazen zamanımı önemli ölçüde çalıyordu. Ay yine aklım olmadık yere gitti. Mahalle yanarken saçını tarayan o kadın bendim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşığın Peşinde
ChickLitKalpsiz canavar güzeller güzeli prensesin aşkına sahip olduğunu anladığında içinde ki amansız öfke dinmemişti. O, bu hikayenin kahramanı değildi çünkü. En başından beri yapması gereken şeyi yapacaktı, prensesin yıllarca herkesten koruyup muhafaza et...