Ozan Turaner,
Babası sözleri tükürürcesine söylerken ne kadar ciddi olduğunu görebilmişti. Sanki hayatı ellerinden kayıp gitmişçesine bu fikre tutunmuş kalmıştı. ”Cehenneme kadar yolun var. “ demekten başka bir şey söyleyememişti. Büyük annesinin evinde kalıyordu artık. Leş gibi içki ve sigara kokusundan geçilmiyordu. Ona acımayı dilemişti içten içe. Su duruma gelmesinin sebebi olmasaydı belki yanında olurdu. -Büyük annesi bacakları rahatsız olduğundan ve yaşı sebebiyle ben de geleyim gibi bir teklifte bulunmamıştı. Amcasıysa işlerinin yoğunluğundan zaten gelemezdi ya da gel demediğinden öyle davranıyordu bilmiyordu. Ne onu ne de ailesini çekemezdi zaten. Baba tarafı illetti.-
Belki.
Belki kelimesinden nefret ediyordu. Bu belirsizlikle mücadele etmesi anlamına geliyordu ve hiç hoşuna gitmiyordu.
“İzin verecek misin peki gelmesine?“
Ceylin’in gözlerindeki korkuyu görmüştü. Aynı zamanda annesinin öfkeden kızaran yüzünü de öyle. Elini masaya vurup dikkatleri üzerine vermişti. “Ölümü çiğnemeden asla! “
Annesini desteklercesine kafasını sallayıp ceylinin yanına oturdu ve elini tutup avuçlarına almıştı. Gözlerinin içine bakacak parmak uçlarına tüy kadar öpücük kondurduğunda endişesinin biraz olsun gittiğini görmüştü.
“Endişelenmene gerek yok çiçeğim. Ben her şeyi halledeceğim.”
En kötü, biraz parası giderdi. Gerçi babasının bunu kabul edeceğinden emin değildi ya neyse. Altın yumurtlayan tavuk varken yumurtayla yetinecek biri değildi.
Altın yumurtlayan tavuk? Annesiyle son zamanlarda fazla zaman geçirdiğinden benzetmesi de değişmişti.
“Neyi halledeceksiniz?"
Öykünün olmadık zamanlarda gelme huyu vardı. Üzerinde siyah bir eşofman ve sweet vardı. Saçlarını dağınık bir topuz yapmıştı. Yüzüne baktığında sinirinin geçmediğini fark etti.
“Hiçbir şey. Sen bize tabak çatal falan getirmek.”
Ceylin gözlerini gülümsemeye çalışarak sildiğinde ağlamana gerek yok demek istese de ses etmedi. Onun yerine elinin üzerinde parmaklarını gezdirmeye devam etti. Üç öfkeli kadının arasında kalmıştı ve itiraz etmeyecek kadar aklı yerindeydi.
“Ceylin yengenin gözleri dolu ve abime koala gibi sarılırken hiçbir şey olmadığını söylemeniz saçmalık. Çocuk değilim artık. Benden bir şey saklamayı kesin.”
Bazen mızmız ergenin teki oluyordu. Derin bir nefes aldı. Kardeşi kimseden ses seda çıkmayınca masaya yaklaşıp pastaya bakmıştı. Onaylamaz bir şekilde kafasını sallayıp tezgaha gidip annesinin istediklerini tekrar teker almaya başladı. Cevap beklediğini biliyordu. Öte yandan ne diyeceğini bilmiyordu. Annesine mi bırakmalıydı?
“Senin baba sorun çıkarıyor öykü. “dedi annesi ciddiyetle. Ardından kızının yanına gidip tezgâha çıkardığı tabak ve çatalları almak adına yanına gitmişti. “Neden öyle bakıyor sen? Her şeyi anlat dedi bende anlatıyor kızım."
Sesi ufaktan sinirli geliyordu. Bir bu eksikti zaten.
“Kuşum kavga edecek gibi duruyorlar.”
Ceylin kulağına fısıldamıştı. Kafasını hayır anlamında salladı. Kavga edecek olsalar ortada hiçbir şey kalmazdı. İkisi de inatçının tekiydi. Hatta üçü. Ortamdaki tek normal insan sevgilisiydi.
“Babam neden sorun çıkarsın ki? Boşanacaksınız ve her şey bitecek işte.”
Sesi hüzünlü çıkmıştı. Boşanmalarına üzülüyor olsa da karşı değildi artık. Annesini üzmek istemediğinden kabullenmenin bir yolunu bulmuşa benziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşığın Peşinde
ChickLitKalpsiz canavar güzeller güzeli prensesin aşkına sahip olduğunu anladığında içinde ki amansız öfke dinmemişti. O, bu hikayenin kahramanı değildi çünkü. En başından beri yapması gereken şeyi yapacaktı, prensesin yıllarca herkesten koruyup muhafaza et...