9-Yağmursuz Yaşam Alanı

22 4 0
                                    

Neden iyi insanlar ilişki için yanlış insanların çekimine kapılırdı emin değilim. Belki de iyilerin sıkıcılığını tercih etmiyorlardı. Kötülerin akıl almaz derecede heyecan verici olduğu su geçirmez gerçeklerden bir tanesiydi. Tabii bu kaba ve ne dediğini bilmeyen insanların hayatımızı mahvetmesine izin vereceğimiz anlamına gelmezdi. En azından benim gelmiyordu. Ankara'ya taşınmış ve insülin iğnemi kullanmayı hissettiğim üzüntü yüzünden bıraktığım göz ardı edildiğinde ozan hayatımı mahvetmiş sayılmazdı. Yalnızca, kalbimi mahvetmişti.

Bu sabah emin olduğum tek şey ozanın katıksız odun olduğu ve top patlasa yağmurun uyanmayacağı gerçeğiydi. Uykularımı neredeyse her gece zehir eden ev arkadaşımın deliksiz bir uyku çekmesi bana kalırsa haksızlıktı. Belki de odamdan çıkıp her yeri elektrikli süpürgeyle süpürmeli avuç kadar geceliklerini paramparça etmeliyim. Kafamın içinde ki psikopat şeytanlarımı itinayla hizaya getirmeye ant içmişti sanırsam. Kötü düşüncelerimin başka açıklaması olamazdı.

Derin bir nefes aldım. Aileme şimdilik yaşadığım şeylerden bahsedemezdim. Özellikle babam ozanı merdaneyle dövme hayalini daha önce defalarca kez paylaşmışken olmazdı. Annemi seçeneklere bile sokamazdım. Benimkilere kıyasla buz kesmiş maviliklerini üzerime diker, itiraz kabul etmeyen ses tonuyla eve geri dönmemi isterdi. Eh ailemle ozan arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsam kendimi damdan atmayı tercih ederdim. Ne aileme sırtımı dönecek kadar kötü bir evlattım ne de ozanı bırakacak kadar kalpsizdim.

"Kapıyı kıracağım çiçek. Arkasındaysan çekil."

Ağzıma ettiği gün kolumu sıktığı an geldi aklıma. Psikolojik olduğunu bildiğim ağrı yine kendini gösterdi tabii. Omuz silkip mağara adamlarının kendisinden daha beyefendi olduğunu düşündüğüm kuş için kapıyı açtım.

Aile grubuna olayın yanlış anlamadan ibaret olduğunu öpücüğün masum bir şekilde yanaktan olduğunu söylemiştim. Gerçeği söylemem gerekseydi omzumdan bileğime kadar parmak uçlarıyla nasıl dokunduğunu nefesinin nasıl ferah koktuğundan bahsedebilir, öpücüğünün ise kalbimde şimşekler çakmasına sebep olduğunu söylerdim. Birde boynumu öperken kokumu içime çekmek istermiş gibi orada birkaç saniye oyalandığından da bahsederdim. Rahatsızlıkla kıpırdandım. Vücudum kendine gelmeli ve yaşantısına iffetli şekilde devam etmeliydi. Ozanın üzerine tırmanma hayalini sonra kafamızda kurabilirdik.

"Yüzün kızarmış iyi misin? "

Tabii ki iyiyim. Sürekli birileriyle öpüştüğümden gayet normal karşıladım.

İlk öpücüğüm on altı yaşındayken çok sevgili eski sevgilim tarafından alınmıştı. Bugünkü öpücükle karşılaştıramazdım çünkü lisedeki gayet masumdu.

Düşüncelerimi Ozan'a aktarmak istesem de susmayı tercih edip bir şey demeden yatağıma gidip oturmuştum.  Komidinin üzerinde duran kutunun kapağını açıp oyuncak yumurtalardan birini elime alırken hala karşımda dikiliyordu.

"Zebani gibi karşımda mı dikileceksin otursana."

Derin bir nefes alıp pembe pufu fazla dibine getirdi ve oturdu. Ben o sıra hırsla oyuncak çikolatanın paketini parçalıyordum.  Dışarıya  çizdiğim karizmam kesinlikle yerlerdeydi.

"Kolum acıyor ozan. "

Gözlerini kırpıştırdı. Edepsiz öpücüğü yüzünden kızmamı beklediğinin farkındaydım. Haklıydı da sırf sevgili olmadığımızı bile bile öptüğü için saçlarını yolacaktım ama her şey sırasıyla. Öncelikle neye sinirlenmiş olursa olsun fiziksel olarak canımı yakmaya hakkı olmadığını bilecekti.

"Neden? "

"Bana bok muamelesi yaptığın gün hayvan gibi sıkmıştın hatırlamıyor musun?"

Abartılı bir şekilde suratımı astım. Babam şu halimi görse hala küçük bir kız çocuğu olduğumu söyler birde dalga geçerdi. Babama olan özlemimin arttığını fark etmiştim. Annemin beni de arayabilirdin adlı kıskançlık krizini görmezden gelecek ve babamı görüntülü arayacaktım. Kendi kendine uydurduğu tarifleri dahi dinlemeye hazırdım.

Aşığın PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin