Kitap bu bölümden sonra rayına oturacak. Olaylar bir dahaki bölümde. Kitaba yeni karakterler girecek. Tanıtım videosu yapmaya ilerleyen bölümlerde başlayacağım. Yorum ve Voteleri unutmayalım, pleaseee ☺😊😀
İYİ OKUMALAR CANKUŞLARIMMMM💙💚💛💜
***
Beynimi kemiren sorular ve onlara yardım eden duygular vardı. Baş edemiyordum. Kulaklarımı onlara kapatamıyordum. Tam bir saattir asansörün köşesine oturmuş kafamdaki anlam veremediğim düşünceleri def etmeye çalışıyordum.
Ama yanımda oturan ve asansör bozulduğundan beri boş bakışlara asansörün demir kapısını seyreden Egemen bana hiç yardımcı olmuyordu. Asansör bozulalı bir saat olmuştu. Küçücük kabin içerisinde, sinir bozucu bir sessizlik hakim olduğu için bir asır gibi geliyordu.
Dışarıdan bizi kurtarmak için uğraşan insanların sesleri geliyordu ama burada daha fazla kalırsak içerideki hava ikimizde yetmeyeceği kanısındaydım. Kafamı hala kapıya bakmakta olan Egemen'e çevirdim. Sanki kapının önünde biri var ve ona bakıyor gibiydi. Orada kimse olmadığını bilsem bile içimden gelen bir dürtüyle kapıya çevirdim şimdi de bakışlarımı.
Kimse olmadığına kanaat getirdiğimde Egemen'in neden oraya baktığını merak etmedim diyemem. Çünkü o kadar derin bakıyordu ki orada bir şey olmadığını bilen beni bile, bizden başka birinin burada olduğu konusunda şüpheye düşürmüştü.
Merakımı gidermek adına dudaklarımı aralayıp konuşmaya başladım. Uzun süredir suskun kalınca kurumuş yapışmışlardım.
" Merak ediyorum da... "dedim biraz bekleyerek.
"Kapıda,benim görmediğim,ne görüyorsun? " Sorumun üzerine kafasını bana çevirdi ve bir müddet yüzüme baktı. Ardından başını tekrar kapıya çevirdi.
" Senin görmediğin her şeyi." dedi gülerek. Ama keşke cevaplamasaydı diye geçirdim içimden bir an. Çünkü benim en nefret ettiğim eylemlerden birini gerçekleştirmişti. Hem de ikinci kez.
Dalga geçilmesinden asla hoşlanmazdım. Insanca bir soru sorduğumu düşünüyordum.
" Eğer benimle bir daha dalga geçersen seni, bu yaptığına pişman ederim. "
Bu konuda inanılmaz derecede hassasdım. Yetimhaneye ilk gittiğim günler eğlenmek amaçlı dalga gelmişlerdi benimle. Onlar eğlendi , ben ise bir nebze daha kendi karanlığıma sığındım.
Onlara gülmek, bana ise gülmeyi unutup, yetimhanenin soğuk ve karanlık ücralarında sessiz göz yaşları dökmek düşmüştü. Yüzümü yıkayan her damla benim yaşadığım acıları yansıtıyordu. Bir damla akıyor ardından yenileri düşüyordu yanaklarıma... Oradan da yetimhanenin soğuk ve tozlu zeminine... Hıçkırıklarım düğüm oluyordu boğazımda... Nefesim ise sigara dumanı misali keskin soğukta kayboluyordu bir anda.
" Seninde benim gibi derin acıların var değil mi? Sen de yaralısın."dedi kafasını demir duvara yaslarken.
Onunda yaraları olduğu okunuyordu zaten bedeninden. Yani ben anlayabilmiştim ilk gördüğüm gün. Ne kadar güçlü profili çizsede içinde, kuytu bir köşeye sinmiş yaralı bir çocuk olduğu ilk günden belliydi.
Ben bu küçük çocuğu fark etmiştim o gün. Belki o da benim içimde saklanan o küçük bedeni görmüştü. Ben de her ne kadar güçlü görünmeye çalışsam bile zavallının tekiydim iç savaşımda. O da, ben de güçlü olduğumuza inandırıyorduk insanları. Ama kendimiz asla bu yalana inanmayacağımızı biliyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR I Siyahın Dansı 1+2
RomanceGizli Cevherler kategorisi; #Wattys2016 KAZANANI!!! *** Geçmiş kafasını tozlu perdeler arasından uzatmış gülümserken başlamıştı tüm hikaye. Toprak girdiği bir ameliyatta hem küçük Can'ın hayatını hem kendi hayatını kaleme almıştı. Tek farkla! Kalemi...