Merhaba! Öncelikle iyi bayramlar canolarrr! :) Biraz geç oldu sonunda yeni bölüm atabildim. Lafı uzatmanın alemi yok! Ben sizi bölüm ile bırakıyorum.
İYİ OKUMALAR...💚💛💜💙
***
Hayatım daha ne kadar dibe batabilirdi? Ya da kaba bir tabir ile söyleyeyim. Ne boktan bir hayatım var benim?! Önce babam olacak o adam, şimdi ise kim olduğunu bilmediğim takıntılı biri.
Korkuyor muydum? İnkâra gerek yok! Ölümüne korkuyorum. Korkuyorum çünkü rakibimi tanımıyorum. Ne acı bir durum değil mi? Mesela şu an karşıma babam çıksa tanımam. Ya da bu mesajı gönderen kişi...
Beni korkutan bu işte. Savunmasız, aciz ve yaralıyım... Zayıf noktalarım var! Ama anlamadığım bir şey daha var. Neden mesaj göndermek veya not yollamaktan vazgeçip, karşıma çıkmıyorlar?
Ben onlara ne yapabilirim de kimliklerini açıklamaktan kaçınıyorlar?
"Toprak? Şimdi sana söyleyeceğim şey karşısında sakin çığlık atıp, kaçmaya felan kalkışma tamam mı? "
Düşüncelerimden Egemen'in sesi ile ayrılmıştım. Sözleri kaşlarımı çatmama sebep olmuştu. Ne diyordu bu adam?
"Ne saçmalıyorsun? Ve korku filmindeymişiz gibi davranmayı keser misin? Oldu olacak arkadan fon müziği felan açalım!"
Sinirimi alaya vurmak daha kolaydı belki ama Egemen korkumun yanına endişe tohumlarını ekmişti.
"Şu an seninle oturup tartışmak daha cazip geliyor ama daha önemli bir sorunumuz var. Hem seni hem de beni ilgilendiriyor?"
"Artık söylesen diyorum!"
"Pekala. Az önce bana mesaj geldi." Bunun zaten farkındaydım.
"Ee? "
Elindeki telefonu bana uzatıp, ekranı görmemi sağladı. Yok artık! Onca korumayı aşıp da bunu yapmış olamaz değil mi?
Elim ayağım buz kesti deyiminin beden bulmuş halini bizzat yaşıyordum şu an. Ekranda bir fotoğraf vardı. Egemen ve benim fotoğrafım! Az önce çekildiği bariz bir şekilde belliydi.
Ancak benim olduğum kare kırmızı ile ön plana çıkartılmıştı. Neler oluyordu böyle? Bakışlarım fotoğrafın altındaki yazıya ilişti.
'Benim olandan uzak dur, Egemen KARA! Aksi taktirde olacaklardan ben sorumlu değilim.'
Bunca kelimenin arasından sadece iki kelime dikkatimi çekmişti.
Benim olan...
Tanımadığım birinin beni sahiplenici bir üslupla hitap etmesi hiç hoşuma gitmemişti.
"Toprak artık bir şeyleri anlatma vakti gelmedi mi?"
Haklıydı. Az önce olanlar onu da kapsıyor, ilgilendiriyordu.
"Tamam ama önce mutfağı ve kendimi temizlemem gerek. Ayrıca Can'a yardıma gideceğim."
Başını salladı.
"Sen Can'la ilgilen. Üzerine için bir şeyler ayarlarım. Duşa gir. Mutfağı dert etme. Derya Sultan halleder."
Derya Sultan kim, diye sormadım. Çünkü şu an büyük bir tehlike ile burun buruna duruyordum. Ama elbet öğrenirdim bir şekilde.
Bir şey demeden mutfaktan çıkıp Can'ın gittiği yöne doğru adımladım. Merdivenlerden çıkıp uzun koridorla biraz bakıştıktan sonra ilerlemeye başladım. Kapılar kapalı olduğu için Can'ın odasını bulmak zorlaşmıştı. Üstelik bir kat daha vardı. Zaten iki kişiniz dört oda, bir salon neyinize yetmedi merak konusu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKTOR I Siyahın Dansı 1+2
RomanceGizli Cevherler kategorisi; #Wattys2016 KAZANANI!!! *** Geçmiş kafasını tozlu perdeler arasından uzatmış gülümserken başlamıştı tüm hikaye. Toprak girdiği bir ameliyatta hem küçük Can'ın hayatını hem kendi hayatını kaleme almıştı. Tek farkla! Kalemi...