✴38.BÖLÜM✴

7.8K 399 131
                                    

Merhabalarrr 🤗🤗 Nasılsınız bakalım? Teog nasıl teog🤔🤔 Kolay diyorlardı ben size inanıyorum yapmışsınızdır siz 😉😉 evett gelelim meseleye😣 sınavlar başlıyorrr bu nedenle bir süre bölüm gelemeyecek ama arada kesit yayınlayacağım. Buradan veya instagram hesabımdan. Canlı yayın bile yapabilirim isterseniz😗😗 Hesabım;

@bsnr_cftlk

Profilimde koca koca DOKTOR yazıyor 🙈🙈 neyse bölümü mutlaka şu şarkıyla okuyun şu an hala ağlıyorum ⤵Vote ve yorum yapmadan lütfen geçmeyelim 😊😊😊

Ayaz- Unut Diyorsun

SIZI ÇOK SEVEN YAZARINIZ 😗😗😗 CANIMSINIZ BE...

***

Yorulmuştum artık, hayattan, sahte insanlardan, yalan düşlerden,yalancı gülümseyişlerden. Gündüzleri sevmiyordum işte. Geceleri ve gecelerin içinde kaybolmayı seviyordum. O zaman kimse yüzüne maske takmıyordu en azından. Gecenin karanlığı çökünce şehrin üstüne herkes maskelerini duvara asıyor, saklamıyordu gerçek yüzlerini.

Gün doğumuna kadar bile olsa... O an insanları görebiliyordum. Acılarını, hüzünlerini, neşelerini... İnsanların yüzlerindeki ifadeleri okuyabiliyordum. Maskeler kadar soğuk değildi mimikleri, maskeler kadar cansız değildi duyguları. Acı da olsa yüzlerindeki gerçek duygular ortaya çıkıyordu.

Diyorum ya! Yoruldum artık. Kendi payıma düşen ölümlerden de, ölümlerin içinde yaşam savaşı vermekten de. Karanlığın içinde bir ışık tutmaya çalışmaktan da yoruldum artık.

Keşke hep çocuk kalabilseydi düşlerim, bari onlar kirlenmeseydi, kırılmasaydılar. Artık ne düşlerim vardı ne de düşlediklerim.
Herkesten ve her şeyden uzakta bir parkın kırık salıncağında oyalıyordum kendimi. Kendime, 'hayatın her şeye rağmen güzel olduğu'na dair yalanlar söylüyordum.
Ve sadece gecelerini seviyordum bu şehrin. Yalansız olduğu için...

"Hava soğudu sanki, içeriye mi geçsek?"

Arda'nın sesi ile irkilmiştim. Omuz silktim.

"Olur, fark etmez."

Yanıma geçip eliyle geçmem için yol vermişti, gülümsedim.

"Bayanlar önden..."

Eteğimi kaldırıyormuş gibi yapıp hafifçe eğildim.

"Çok kibarsınız bayım."

Gülümsemenin yüzümden eksilmediği dolu dolu dört saati harcamıştım. Yaşamak ne demek onu hatırlamaya başlamıştım. Nefes alamıyor olabilirdim hala ama bir gün onuda yapacaktım.

Koryürek ailesini uğurlar uğurlamaz odama çıktım. Ayağımı sıkan ayakkabıları çabucak çıkarıp kendimi sırt üstü yatağa attım. Arda... Iyi çocuktu. Yakışıklıydı da. Elif Teyze'nin çabasını anlamamak için aptal olmak gerekiyordu. Basbaya Arda'ya beni beğenmişti. Olabilir miydi bu? Arda ve ben...

Yutkundum. Bakışlarım beyaz tavandayken anılarım üşüştü yine beynime. Odasının duvarı simsiyahtı. Siyahtı kalbimin azraili. Rengini bulmuştu. Siliniyordu beynimden anılar yavaş yavaş ama hatıralar hala tazeydi. Yattığım yerden kalkıp, gizli bölmede ki kuyu çıkarttım. Kilidini çevirip açtığımda onlarca kağıt beni karşılaşmıştı. Bu kutu ona dair cümleler mezarlığıydı.

Kutunun kapağındaki döşemeye gitti, titrek ellerim. İki yıl... İki yılım oradaydı benim. Gözlerimi kapatmamla kutuyu da kapatmam bir olmuştu. Hafızamda ki silik sureti unutmak isterken, onun fotoğrafına bakmak istemek yüreğime ağır gelmişti.

DOKTOR I Siyahın Dansı 1+2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin