KAÇIŞ Part/1

7.2K 524 47
                                    

Medyada ki Asya ağlarkenki hali oluyor iyi okumalar😜

HATIRLATMA

"Gözlerden uzak bir yere!" dedim. Batu ne çok dolgun ne de çok ince olan dudağı kıvrılmıştı.

"Bak Asya bu kadarı fazla seninle birlikte olamam anla artık!" gözlerimi pörtletim Batu ya ucan inek görmüş gibi baktım.

"Ay senle birlikte olmama gerek yokki ben zaten her gün başkasıyla birl-"

"Ne dediniz siz!?" İşte simdi sıçtık!

***

Neden hep böyle olmak zorunda en mal olduğum anlarda birilerinin beni görmesinden nefret ediyorum ama!

"Şey biz şeyle şeye gidiyorduk sonra şey ettik sonrada siz şey edince bizde şey olduk!"

"Anladık biz Batu siz hiç zahmet etmeyin siz şey etmeye devam edin!" ah bu iki oldu! Auro şuan kesinlikle benden nefret ediyor! Yanında ki gözleri kararmış Austende öyle Batuylan beni kesecek gibi bakıyorlar! Lanet olsun cidden lanet olsun ya!

"Austen! Auro yanlış anladınız gerçekten biz sadece şakalaşıyorduk! Yoksa b-ben öyle bi şey asla yapmam!" dedim. Auro beni umursamadan sadece Batu ya bakıyordu. Sağ gözünden bir damla firar etti, hepsi benim suçum hepsi! Neden böyle olmak zorunda! Omuzlarıma bir yük daha!

"Ben sana güvenmiştim Asya! Seni arkadaş olarak görmedim Ericayı nasıl ikizimse onu nasıl seviyorsam seni de öyle sevdim! Ama sen bunu hiç ama hiç hak etmemişsin!" ağlıyordum hayatımda hiç bu kadar ağlamamıştım sarsılarak ağlıyordum hayatımdan da kendimden de nefret ediyorum! Austen Auro ikisi de benden tiksiniyordu gözlerinden alev çıkıyordu. Son kez baktım Batuya, Auroya, Austen'e ve arkada koşturarak gelen Okan Eric, Selim ve Eceye hepsine son kez baktım. Batuyla geldiğimiz yöne dönüp bütün gücümle koştum. Yanlız kalmalıydım yapa yalnız! Kimseyle arkadaş olamazdım! Zarar veriyordum herkese ilk önce buradan gitmeliydim bu okuldan çıkmalıydım. Sonra annemi bulup onla vedalaşmalıydım...

BATU***

"Lanet olsun Auro sen ne yaptığının farkında mısın?!" dedim. Bu söylediğim onu hem şok etmiş hem de daha fazla ağlamasına yol açmıştı.

"Tabi koru onu koru lanet sevgilini!" Austen Auro'nun söylediğiyle beni dinlemeden yanağıma yumruğunu indirmesi bir oldu!

"Sevgiliydiniz öyle mi? Benim sevdiğim kıza mı aşık oldun lan!?" her kelimesinde bir yumruk karşılık veremiyordum. Kızlar Auroyu sakinleştirmeye çalışırken Selim ve Okan Austen'i üstümden kaldırmaya çalıyorlardı. En sonunda Selim Austen'i sinirle tokat attı.

"Lan kendinize gelin! Ne olduğunu dinlemeden hareket ediyorsunuz?!" Auro'nun ağlaması hıçkırıklara dönmüştü. Ece ve Okan başımıza toplanmış bir kaç kişiye yol verirken ayağa kalktım.

Erica hızla koluma girip beni zar zor bahçeye kadar sürükledi okulun merdivenlerine yığıldım. Yanıma Okan diğer yanıma da Ece oturmuştu bi alt basamağı da Erica oturdu Austen, Auro ve Selim ayakta bekliyordu. Onlara anlatmalımıydım? Eninde sonunda anlatacaktım.

"Ben bu sabah nehirde yüzmeye gitmiştim. Nehire doğru tempolu koşarken çimlerde tişört filan vardı ortalığa saçılmıştı. Geri dönmek istedim ama sanki biri beni nehire doğru iteliyordu. Bende karsı koymadım... hızla nehrin kıyısına kadar koştum nehirde biri vardı kahverengi saçları olan bir kızdı nehir tabanında oturmuş duruyordu. Hareket dahi etmiyordu bi an korkup kaçmayı düşündüm ama o sırada kız nehrin tabanına sırt üstü uzandı kısa süreliğine gözlerini açtı. Gözleri maviydi nehrin tabanında ki... Asyaydı panikle nehre dalıp kolundan tutup çektim. Kıyaya yatırdım bir süre sonra kendine geldi..."dedim kafamı yerden kaldırıp pörtlemiş gözlere tek tek baktım özellikle Auroya ona en keskin bakışlarımı attım.

Ece yumruk yaptığı elleriyle gözlerini hırsla silip bana baktı.

"Ne yani intihar mı ediyordu? Neden? Ne oldu da intihar etmeye kalkıştı?!"

"Bende ona bunu sordum... Ve bana basından geçenleri tek tek en ince ayrıntısına kadar anlattı. O bir Element Tanrıçıymıs..." Erica hızla ayağa kalkıp çantasından çok eski bir kitap çıkartıp ortaya geçti.

"Biliyordum! Onun İlk ve Son Element Tanrıçası olduğunu biliyorum bu kitapta onun kanıtı!"

Herkes bir anda kitaba yoğunlaştı ama benim tek düşündüğüm Asyanın nerede olduğuydu?..

ASYA***

"Anne beni anlamalısın!" annem elleriyle tekrar kolumu yakaladı.

"Kızım gitme bak o Element Okuluna gittiğinde göz yumdum yerin yurdun hiç değilse belliydi! Ya şimdi! Şimdi sen bile nereye gittiğini bilmiyorsun?!" anneme sıkıca sarılıp yanaklarından öptüm. Ağlaması daha da şiddetlendi o ağladıkca benim kalbim parçalanıyordu sanki...

"Anne dedim ya Olive bana yardım edecek." annem küçük çocuk gibi omuzlarını silkip tekrar sarıldı. "Anne bak ne diyeceğim ben odamda kalan bir kaç parça eşyamı çantma doldurayım sonra biraz uyuyayım sonra da yola çıkarım tamam mı?" annem kızarmış burnunu çekip kafasını salladı ve tekrar sarıldı.

"Tamam ben de san en sevdiğin kurabiyelerden hazırlayayım..." annem omuzlarını düşürüp mutfağa girdi. Bende vakit kaybetmeden odama çıktım. Her şey yerli yerindeydi, annem hiç bir şeyi bozmamış bu iyi bir şey aradığımı hemen bulabilirdim.

Yanımda hic bir şey yoktu bir telefonum vardı. Çantamı esyalırımı büyük ihtimal o tartışma alanında bırakmıştım. Kafamdaki düsünceleri dağatarak dolabımdan büyük siyah renk mor çizgili çantamı alıp dolaptan bir kaç kazak pantolon hırka iç çamaşırı alıp çantaya sokuşturdum. Yatağının altındaki bazayı zar zor açıp kenara sakladığım bir miktar parayı da çantanın ön gözüne koydum. Çantam hazırdı sıra 'elf ülkesine' gidip Olive'yayı bulup Curse efsanesini okuyup kalacak bir yer bulmakta...

Evvet arkadaşlar yoğun istek yüzünden hızla bir bölüm yazdım inşallah beğenirsiniz❤💚❤💛💙

Ve arkadaşlar tekrar söylüyorum. Whattsapp grubu açıyoruz biz bize olacak katılmak isteyen varsa numarasını ve ismini mesaj atabilir. Ve arkadaşlar bir kaç kişi 'mâthair' ne demek yazmış arkadaşlar yunanca da 'anne' demektir. Haberiniz olsun😊 sizi seviyorum😍😍😍

Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin