Yalan ve Abderus

3.3K 213 63
                                    

Batu'ya en ölümcül bakışlarımla beraber ikizlerin koşturarak yanımıza gelmesi bekledik. Batu'nun planın net ve açıktı ah unutmadan bir de saçmaydı! Neymiş 10 kişiyi bu mükemmel kanatlarımla okuldan kimseye fark ettirmeden kaçıracakmışım, bu imkansız!

Kollarımı bağlayıp Selim'in kolunun altına girmiş kızılıma baktım o da Batu gibi sırıtıyordu aman ne güzel göz devirip bize doğru deli danalar gibi gelen Auro'ya baktım. "Nerede o Asya' Kız saklanma bak çok pis şeyler olacak! Neredesin sen!" ellerini dizlerine koyup bir yandan bağırıp bir yandan nefes almaya çalışırken kıkırdayıp el sallayarak, "Buradayım Auro!" dedim tekrar kıkırdayıp. Auro kısık bir çığlık atıp üzerime -o uzun topuklularla nasıl koşuyorsa artık- atlayacak iken kanatlarımı açıp Auro'nun kolundan kavrayıp yükseldim. "Ay Asya dilim sürçtü ben öyle demedim! Ay nereye götürüyorsun beni ay bak ciddiyim dilim sürçtü! Ay gencecik kız kaçırıyorlar yardım edin!" Auro deli danalar gibi sallanırken kollarından daha sıkı kavradım hayır farkında değil mi ne kadar yüksekte olduğumuzun? "Auro kendine gel okuldan çıkıyoruz. Senin o çok akıllı sevgilin böyle bir plan bulmuş, hani eğer seni kaçıracak olsam ki kaçırmam direk öldürürüm, bu kıyafetlerle ve bu şekilde kaçırmazdım." Auro sallanmayı kesip sert bakışlarını göndererek, "ne varmış be halim de!" diye cıyakladı ellerimi kulağıma götürme hissi uyandırsa da homurdanıp biraz daha yükselerek kalkandan çıktım. "Bu kıyafetlerine acırdım." Auro homurdanıp onu taşımama izin verdi. Zaten izin vermese de taşıyordum ya neyse...

Kalkandan çıktıktan sonra okulun biraz ilerisinde ki ağaçlık alana yavaşça indim. Auro bıraktığım yere bakıp yüzünü buruşturarak, "İnsafsız insan!  Burası çok tozlu her tarafım mahvolacak." göz devirip onu takmadan kanatlarımı hızla çırpıp yerdeki tozu kaldırarak yükseldim. "İnsafsız Tanrıça!" kafamı çevirip tozlanmış zavallı Auro bakıp kıkırdadım gerçekten baya tozlanmıştı. Arkamdan söylenirken geldiğimden daha hızlı bir şekilde grubun yanına geldim. "Sevgilime ne yaptın Asya" Batu ellerini yumruk yapıp yerinde hoplarken, "bak Tanrıça demem üzerine en korkunç planlarımı anlatır beyin nakli yaptırmana sebep olurum!" gözlerimi şaşkınlıkla açıp yukarıdaki yumruk elini tuttum. "Ne saçmalıyorsan saçmalamayı kes Batu sevgilini planında olduğu gibi okulun dışına çıkardım. Şimdi seni de çıkaracağım." Batu tuttuğum kolunu çekiştirmeyi bırakıp kafasını salladı. Böyle herkesi tek tek götürmek çok zor olacaktı gözlerimi Batu hariç herkes de gezdirip, "Austen sende gel tek tek herkesi götürmek çok zor." Austen şaşkınca bakıp kolunu uzattı. "Ama zor olmaz m yani bizi taşıma-" Lafını bitirmesine izin vermeden kanatlarımı hızla çırpıp yukarı doğru yükseldim. Batu sevinçle bir çığlık atıp, "Asya bu müthiş bir şey!" tek elini bırakıp tekrar çığlık attı. Batu'nun bu haline sırıtıp biraz daha yükseldim. Kalkandan çıktıktan sonra Austen koluma biraz daha asılıp, "Daha yükselmesen mi acaba ya?" dedi. Ah yoksa kendini beğenmiş Austen yüksekten korkuyor mu? Batu benden önce davranıp kahkaha atarak, "Lan yüksekten mi korkuyorsun sen?" Austen, Batu'nun bacağına vurarak kendi kendine söylenmeye devam etti. Bu hallerine kıkırdayıp hala söylenen Auro'nun yanına vardık ikisini yavaşça indirip bir şey demelerine izin vermeden tekrar yükseldim. Şimdi Okan, Edward, Laura, Selim ve Ece kalmıştı. Gülümseyip "Evet gençler şimdi sıra kimlerde?" Selim tam ağzını açmışken ilerden fenerlerle iki güvenlik görevlisi yaklaştı. "Bak eminim bir ses duydum kesin birileri var!"dedi tam göremediğim güvenlikten biri. 

Edward bir küfür savurup, "Asya hepimizi almaya ne dersin?" gözlerimi açıp bize yaklaşan güvenliklere ve bir de 5 kişiye baktım bu imkansızdı! Edward iyi misin iki kolum var!" dedim kısık bir sesle güvenlik görevlileri iyice yaklaşırken iyice panik olmuştum. "Ama iki de bacağın var dediğimi yap yoksa yakalanacağız!" küfrettim iki bacağım ve iki kolum olabilir ama burada 5 kişi var! Bir şey demeden Okan ve Selimin kolundan tuttum. Biraz yukarı uçup Laura ve Ece'nin ayaklarıma tutunabilmesini sağladım. Göz devirip aşağıda kalan Edward da 'şimdi ne bok yiyeceksin?!' bakışımı attım. Edward sırıtıp gerinerek üzerime atlayıp kollarını boğazıma doladı, yalpalarken yaklaşan güvenlik görevlilerinden biri," Bak duydun mu sesi biri var işte!" koşma sesleri yaklaşırken dengemi korumaya çalışarak kanat çırptım. Şuan kollarımda Selim ve Okan vardı. Ayaklarımda kızlar vardı ve tam önümde bana sırıtan bir adet de Edward vardı ayaklarını belime kollarını da boynuma dolamış öylece duruyordu. Kaşlarımı çatıp biraz daha yukarı çıkmaya çalıştım. O kadar ağırdılar ki kalkanın tepesine bile varamamıştım ki bu da bizi görebilirler demek oluyordu. Laura ayaklarını kendine çekip,"Asya güvenlikler tam altımızdalar!" dedi sessizce söylerken bile fazlasıyla ses olmuştu. 

Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin