Başım Büyük Belada

2.8K 204 273
                                    

Gözlerim kendiliğinden açılırken donuk yüzümle bir kaç dakika ranzanın demirlerine baktım. Ben ne yapmıştım?

Gözlerimi bir kaç kere kırpıp sinirin tüm bedenimi ele geçirmesine izin verirken mor gözün dedikleri kulaklarımda çınladı.

'Meleğim altı kardeşin altısını da geri döndürdün, başın büyük belada!'

'Ve meleğim daha da kötüsü ne biliyor musun? Onları geri, döndürdün yere geri götürmelisin, onları öldürmelisin!'

Gözlerimi sinirle kapatıp dudağımı dişlerken odanın kapısı açıldı ve kızlar kıkırdayarak içeri girdi. Anında yüz ifademi değiştirip en güzel gülümsememi yüzüme yerleştirip yataktan kalktım. Beni ilk fark eden Ece olmuştu ilk başta gülümseyip bir şey demek için ağzını açmıştı ki gözlerime baktıktan sonra geri ağzını kapadı.

Kaşlarımı çatıp ne olduğunu soracakken Auro minik bir çığlık atıp, "Asya gözlerin eski rengine geri kavuşmuş! Ay özlemişim be mavilerini!" dedi. Şaşırmış gibi yapıp iyi bir oyunculuk göstererek boy aynasının başına geçtim. Zaten mor göze gidip geldikten sonra gözlerimin düzeleceğini biliyordum ama onlar bilmiyordu. Bir yalan daha...

"Başta uyusaydım keşke! Demek bir anlık bir şeydi, siz nereye gitmiştiniz?" anında konuyu büyük bir ustalıkla değiştirirken Erica odaya en arkadan girip homurdanarak yatağına yüz üstü yatıp sorumu pas geçti. Auro da bu tepkiye Ece ile gülüp yanıma gelirken neden pis pis sırıttıklarını anlamaya çalıştım.

"Bir parti yapacağız Asya senin geri dönmene ve Ece'nin eski saçlarına kavuşmasının şerefine ayrıca bir de müdür beyin doğum gününü kutlayacakmışız!" bir ara yüzü düşmüştü ama daha sonra geri toparlanıp minik bir kıkırtı çıkartırken Ece de bir kıkırtı çıkardı. Ardından Erica yastığı sinirle Auro'ya doğru atıp boğuk bir ses çıkarttı. Korkmalı mıyım?

"Bir dakika ne oluyor ya, siz ne karıştırıyorsunuz?" sorum havada buz gibi bir atmosfer bırakırken Auro kötü bir sırıtma gönderip elini yukarı kaldırarak parmağını şıklattı. Şıklatmasıyla odanın kapısı açılıp yüzlerini kapatan bir sürü kutu ve poşetle 4 erkek içeri girdi. Hayır, hayır, hayır!

Derin nefesler eşliğinde odaya ilk giren ve saçlarından tanıdığım Selim sessiz bir küfür savurarak elinde ki 5-6 kutuyu yere sertçe bırakıp Ece pis bir bakış attı. Selim'in yere bıraktığı kutulara uzaktan göz gezdirdim, sanırım ayakkabı kutusuydu. Ardından Selim'in arkasından Batu yüzünü ekşiterek iki eline de asılı büyük poşetleri yere Selim gibi bırakıp Auro'ya ters bir bakış attı.

Ardından Okan beklemediğim gülen bir ifadeyle elinde ki kutuları Erica'nın yatağının üzerine bıraktı sanırım onlarda çanta kutularıydı da neden gülüyordu ki bu? "Okan biraz daha sırıtırsan seni pataklarım!" Erica tiz sesiyle Okan'a bağırmaya başlarken beni en şaşırtan Batu gibi ellerine kollarına bağlanmış poşetlerle en arkadan gelen Austen'di. 
Kollarında ki poşetleri yere bırakmak yerine benim yatağımın üzerine bırakıp ranzanın demirine yaslandı. Yoksa o kutular?..

Gözlerim neredeyse dolarak Auro ve Ece'ye döndü. O lanet poşetlerde kesin bana aldıkları elbiseler vardı ve o lanet balo yüzünden de hepsini tek tek deneteceklerine kalıbımı basabilirim! "Bana bunu yapmayacaksınız değil mi?!" aciz sesim ve sorum yine hava da asılı kalırken onlar sadece pis pis sırıtıp üzerime çullanmakla yetindiler...

***

Sinirimi bir kez daha kum torbasından çıkartırken tam yanımda korkulu gözlerle bana bakan Auro'ya delici bakışlarımı attım. Bana tam 18 tane abiye elbiseyi denettirmişti! Tam 18 abiye elbise tabi birde ayakkabı ve çantaları da vardı yanında, odayı adeta bir podyuma çevirip beni de manken ilan ederlerken bu kadar acele denememizden partinin bu akşam olduğunu filan düşünmüştüm ama o 18 abiye elbiseyi denedikten sonra bir de ne öğreneyim! Parti 5 gün sonraymış!

Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin