Toprak Krallığı 1

4K 367 58
                                    

"Güçleniyor... Ve sen hiç bir şey yapmıyorsun..." adamın sakin ama bir o kadar da tehlikeli sesi kadının tüyleri diken diken ederken, kadın önünde birleştirdiği ellerine baktı.

"Efendim o-o çok güçlü beni orada kağıt parçası gibi savurdu... Güçlerine fazlasıyla kavuştu. Gözlerinde elementlerin ana renkleri vardı."

Adam oturduğu tahttan inip elinde ki bastonla kadına doğru ilerledi. Genç kadın heyecandan uzun bacakları titrerken aynı zamanda korkuyordu.

Adam bastonsuz eliyle genç kadın çenesinden tutup yüzüne bakmasını sağladı.

"Gözleri rengarenkti, aynı en sevdiğim kardeşim Sander'ın ki gibi yani! Yani kız Tanrıça Formuna girdi öyle mi? Bu ne demek bir fikrin var mı Amanda!?" Adam kadının çenesindeki elini kadının yüzünde dolaştırırken kadın tir tir titriyordu. Kadın, adamın bir cevap beklediğini bildiği için dudaklarının tiremesini önemsemeden "B-bilmiyorum Efendim..." Kadının yüzünde dolaşan eller durdu. Kadın artık emindi şuan kesinlikle ölüm fermanını yazmıştı.

"Bu harika bir şey Amanda!" adam ellerini yukarı kaldırıp kahkaha atarken kadın daha da korkmuştu. "Afferin benim kızıma! Amanda seni küçüklüğünden beri yetiştirdiğimi biliyorsun ve bunu yaptığım için de çok memnunum kızım. İyi ki seni ben büyütmüşüm! Şimdi senden şu hayatımda isteyeceğim son şey ise Asyayı takip et. Tanrıça Formu sayesinde taşları bizden daha hızlı bulacaktır ve tabi o bulur bulmaz bizde onları alacağız kızım..." Kadın şaşkınca adama bakarken ilk kez adamı memnun edebildiği için sevinmişti. Kadın kendini bildi bileli adamın yanındaydı. Ondan her şeyi öğrenmişti. Ve bununlanda her zaman grur duyuyordu.

"Peki baba... İsteğini yerine getireceğim..."

(Bilginize Kadın dediğim= Amanda oluyor. Adamı ise tahmin edin!)

Asya***

Selim hala Ece'ye kızgın bakışlarını atarken atarken Erica ve Auroyla beraber kıkırdıyorduj. Tipleri şuan aşırı komikti.

"Tatlım yani şey oldu o yüzden ben öyle şey dedim." Ece hala Selim'e laf anlatmaya çalışırken Kral çoktan yanımıza gelmişti bile, kral gruba bir kaç adım kala durdu.

"İlginç bana 8 kişi olacağınız söylenmişti, 9 değil..." Kralın sizleriyle gözlerim otomatik Edward'a dönerken o her zaman ki gibi sırıtıyordu! Ah sırıttığı kişi Kraldı!

"Kral Jensen! Efendim ben Tanrıçamızın arkadaşlarından biriyim Toprak Krallığının Geçit Köyünde Tanrıçaya yardım etmiştim ve şimdi de izninizle merkeze gideceğim, aslında buraya gelmicektim." dedi Edward, ilk kez onu bu kadar resmi bir şekilde konuşurken görmek gözlwrimi yaşartmıştı ah ama hala sırıtıyordu, neyse...

Kral Jensen Edward'ı kafasıyla onayladıktan sonra Edward hepimizle vedalaşıp, Austen hariç, Kral'a da bir kaç şey söyleyip saraydan ayrıldı.

Şuansa yanımızda şu uşak kılıklı adam, hala ismini bilmiyorum, ve Kral Jensen ile kalacağımız odalara doğru ilerliyorduk. Saray gerçekten büyüktü burada haritasız hiç bir yere gidemezdiniz, ayrıca sarayın alt katları beyaz yoğunlukluyken şuan -yanlış saymadıysam 4. Kattaydık- kahverenginin tonları ağırlıklıydı. Ama yinede iç rahatlatıçıydı korkunç bir havası yoktu hatta şuan kendimi ormanda yürüyüş yapan turistler gibi hissediyordum.

"Evet kızlar bu odada kalacak erkeklerse karşıdaki odada kalacaklar, buyrun." önden hızlı hızlı yürüyen uşak iki tane büyük beyaz detaylı kapıyı bızla açıp girmemizi beklerken kızlarla beraber sol kapıdan girecekken Kral Jensen'ın sesiyle olduğum yerde kaldım, "Tanrıçam siz orada kalmayacaksınız..."

Korkmalı mıyım?

***

"Evet Asya gördüğün üzere Toprak Krallığının geliri topraktan gelir ülkelerde en iyi sebze meyve toprakta yetişen her şeyin en iyisini biz yapardık fakat gördüğün üzere bereketli topraklarımız kurudu, kurumayan topraklarımızdan da gelen meyve sebze ise yarısı çürük..."

Gözlerim bir kez daha dolarken Toprak Krallığını bir kez daha baktım. Resmen doğru düzgün taştan ev yoktu çoğu kişi kurdukları büyük cadırlarda kalıyorlardı. Edward'ın bahsettiği merkezde cadırlardan bir kaç metre uzakta dokunsan parçalanacak küçük yapıtlar vardı.

"Kral Jensen bu hale ne zaman geldiniz? Geçit köyde bilge bir kadın ilk önce Su ve Hava Krallıklarının taşlarının çalındığını söyledi en son da Toprak Krallığını taşı çalınmış? Sizin durumunuz böyleyse Su Krallığını ve Hava Krallığını düşünemiyorum..."

Gözlerim hala Krallıktaydı burada tüm Krallığı net bir şekilde görebiliyordum. Serin rüzgar yüzüme temas ederken titrememek elde değildi...

"Ah Asya Su Krallığı yok olmak üzere orada yaşayan insanlar Ateş Krallığına gitmek zorunda kaldılar yada daha da uzaklara tabi orada kalan da var ama durumları pek iyi değil. Biz bu durama 2 hafta önce düştük. Su Krallığı yaklaşık 1,5 aydır o durumda." Göz yaşlarım dayanamayıp akarken içim ürpermişti nasıl bir şeytan isanların canını hiçe sayarak bunu yapabilirki! O lanet taşları toplayana kadar doğru düzgün insanda hükmedebileçeği bir ülkede kalmayacaktı! Krallığa son kez bakıp arkamdaki koyu kırmızı koltuğa oturdum.

Kral Jensen da karşımda koltuğa otururken ellerini önünde birleştirmişti.

"Asya bu akşam Krallar ve Kraliçelerle birlikte bir toplantı olacak. O toplantıya seninde katılmanı istiyorum. Bir umudumuz var olduğuna inandır onları ve tabi ki beni de inandır..." Kafamı yavaşça sallarken aklıma takılan sorularla Kral'a döndüm.

"Kral Jensen aklımda bir kaç soru var biliyorsunuz ki çift elementliler var yada bir element ve büyü bükebilenler var şey bi de ruh bükebilenler var tabi onlar nasıl yaşıyorlar? Bildiğim kadarıyla Ruh Kraliyeti yok? Büyücülere ait bir yerde yok. Evet farkındayım konumuz dışı ama bunları öğrenmem gerektiğini hissediyorum."

Kral Jensen gülümseyip "Aslında çokta konu dışı değil Asya. Evet dediğin gibi Ruh Kraliyeti yok ama hiç olmadı değil. Eminim efsaneyi biliyorsundur?" aklıma gelen efsaneyle başımı onaylarcasına salladım.

"Ruh ve büyüye hükmeden Abderustu. O dönemde çift element çok önemliydi hiç kimsede yoktu bu yüzden 6 çocuğun altısı da çok önemliydi zamanla hepsi Krallıklar kurdular. İlk başta Krallıklar belli bir düzendeydi. Kral/Kraliçe hangi elementi büküyorsa halkta onu büküyordu. Anlıyacağın Toprağı büküyorsan Toprak Krallığındansındır. Tabi bu düzen çok sürmeden Abderus olayları ile birlikte yok oldu. Sander'in Kraliyeti yoktu. Abderus'un kraliyetinde ki halksa 4 Krallığa dağılmış durumda. Ve tabi bir de tek Büyücü olanlar var onlar buraya gelmezler aramızda bir savaş yok ama yine de gelmezler."

Kafa karışıklığım biraz da olsa geçsede hala aklımda tonlarca soru vardı. Amanda'nın ordusunda her türden element bükücü vardı. Büyücü varmıydı tam hatırlamıyorum ama Amanda eğer Abderusla iş birliği içindeyse -ki bence kesinlikle öyle- eminimki büyücülerden de yardım almak isteyeceklerdir.

Kafamı usulca sallayıp büyük odadan çıktım. Akşama toplantı için hazırlanmalıydım.

Son. Millet 30 beğeni ve 30 yorum istiyorum 100.000'ne çok çok yaklaştık!

Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin