Ece

5.3K 430 140
                                    

Yukarıdaki şarkı çok sevdiğim bir şarkı öylesine koydum.

Hatırlatma

Bay Johnsen haritanın arkasını çevirip bana uzattı aman elf!
B-bu bir-

Hipontenüs! (Arkadaşlar Hipontenüs tamamen benim uydurmamdır haberiniz olsun.)

"Olive bu Hipontenüs büyü ormanın derinliklerinde yaşar eğer Asya ve diğerleri oradan geçerse korku ve adrenalinin kokusunu alabilir. Hipontenüsler kördür ama burunları olağanüstü bütün herşeyin kokusunu alabilir... Bir hipontenüsle karşılaşırlarsa Hipontenüs duygularının kokusunu alabilir..."

NOT: Biliyorum arkadaşlar yazar anlatımı istemediniz ama üzgünüm ama diğer türlü çok ama çok zorlanıyorum ve bölümün bir yerinde takılıp en az 2 gün mal gibi kalıyorum. Daha açık yazıcam bu sefer inşallah beğenirsiniz😓😓😓

Yazardan ***

Asya diğerleri gibi yere oturdu o kuştan çok korkmuştu kendi için değil Ece için ona bir şey olucak diye hala da korkuyordu. Diğerlerine baktı Erica elindeki kitapla uğraşıyordu Batu ve Okan ise harita da nerede olduklarını bulmaya çalışıyorlardı. Ama faydasız nerede oldukları belli değildi, Selim ve Ece ise sarmaş dolaş ağacın altında oturuyorlardı. Ece o kuşun hemen altındaydı kuş istese tek hamlede kuyruğuyla Eceyi savururdu. Ece de Erica gibi titriyordu ama Erica çoktan kendisine gelmiş sayılırdı sadece adrenalin patlaması yaşıyordu ya da öyle olduğuna inanıyordu.

ASYA***

Ellerimle kafamı tutup dizlerimin arasına kafamı aldım. Hala aklım almıyordu nereye geldik biz böyle? Bu lanet yerde kim bilir daha neler vardır?! Eceyi buraya getirmemeliydim hatta kimseyi getirmemeliydim ne vardı da söyledim Batuya!? Zaten iki haritada hiçbir işe yaramıyordu mor göz de yoktu tek başımıza burada kaldık...

Bir süre daha aynı pozisyonda kaldıktan sonra Erica kitabı önümüze fırlatıp ayağa kalktı.

"Şimdi kitaba göre bize saldırmayan anka kuşu ikiye ayrılıyor Eğitimli Anka; Ankalar küçük yaşta kendilerine ölümüne kadar bağlana bileceği bir eş ararlarmış. Bir kan yeminiyle anka ve anka'nın eşi ölümüne kadar tek vücud olurlar. Ankalar eşlerinin sözlerinden çıkmaz ve gerek olmadıkçada varlıklara saldırmazlar. Eğer bizim gördüğümüz anka da eğitimliyse yalnız değiliz. Diğer tür Anka ise;

Vahşi Ankalar; Diğer anka türüne göre daha hızlı büyür ve gelişirler Vahşi Ankalar kendilerine saygısızlık edildiğini fark ederlerse karşısında ki ne olursa olsun ölür. Gördüğümüz anka bu türde olabilir sonuçta saygısızlık yapmadık eğer gördüğümüz bu türde ise sıçtık!" diyip yere oturdu aman ne kadar güzel bir bu eksikti zaten! Ne olurdu şöyle minnacık bir sincap çıksaydı karşımıza? Ama olur mu?

Oturduğum yerden kalkıp etrafıma kısaca baktım ilerde ağaçlar sıklaşıyordu oradan gidersek o anka bizi bulamaz.

"Şurdan gidelim ağaçlar sıklaşıyor bizi bulamaz."

Bir kaç dakika düşündükten sonra hep birlikte ayaklanıp sıklaşan ağaçların arasına girdik önde ben ve Batu vardık. Batu arasıra haritaya baksada nafile harita da bulunduğumuz yerler gizlenmiş gibiydi yoktu bu büyülü ormanımsı yerden çıkıp büyücünün köyünü bulmalıydık buradan daha fazla kalmak istemiyorum içimde kötü hisler var ve her adımımda çoğalıyorlardı. Arasıra arkamdan gelen Ece ve Selim'e bakıp tekrar önüme dönüyorum bir şey olacaktı ...

"Asya bak burası biraz daha geniş burada biraz duralım mı?" ağaçların cember oluşturduğu alana kısa bir bakış attım içinde ki his yürümemizi söylüyordu içimde ki sese güvenmeye öğrenmiştim ve beni yarı yolda da bırakmamıştı...

"Hayır devam edelim içimde kötü bir his var." kimseden ses çıkmayınca ağaçların arasında devam ettim arkamdan da diğerleri kimseden ses çıkmıyordu Erica hariç "İçinde ki sesi yemek istiyorum Asya!" ne kadar sessiz söylesede duymuştum sırıtıp tek sıra halinde devam ettik yol iyice daralmıştı sanki bir şeye doğru ilerliyorduk ve ağaçlar da görmemizi istemiyor gibiydiler ama içimde ki sese güvenmem gerek o açık alanda kim bilir hangi yaratıklar vardı.

Baya bu dar yerde yürüdükten sonra açık bir alana gelmiştik ama epeyce karanlıktı "Millet el fenerlerini yakalım çadırı buraya kuralım epeyce geç olmuş." diyip çantamdan el fenerimi çıkarıp yaktım diğerlerine baktığımda onlarda etrafı inceliyordu.

"Asya bir sıkıntı var." Okan sesiyle yerimde durup Okan'a döndüm. "Ne oldu yine Okan?"

"Asya saat 4..."

"Tamam sabah 4 ne olmuş?" Okan gerilmiş yüzüyle etrafa bakıp "sabah 4 değil Asya yanlış anladın saat 16:05 hava aydınlık olmalı!" gözlerimi açıp etrafa baktım heryer kapkaranlıktı! Diğerleri de bizi dinlemiş olucak ki etafımıza toplandılar etrafa el feneriyle biraz daha baktım ve ne olduğunu anlamadan el feneri yanmaya başladı! Çığlık atıp el fenerimi yere fırlattım benle birlikte bir kaç çığlık ve bütün el fenerleri yanmış bir şekilde yerde Erica teleşla "Asya ne oluyor bur fikrin varmı?" kafamı olumsuzsa sallayıp etrafıma göz gezdirdim hiçbir şey gözükmüyor-

"AAAAARRRRRR"

"Lanet olsun!"

"İkiz nerdesin seni göremiyorum!"

"Asya! Asya bir şeyler etrafımızı sarıyor!" Selim'in bağırmasıyla etrafa deli gibi bakmaya başladım burnuna iğrenç kokular geliyordu çürümüş et gibiydi iğrençti! "Tamam sakin olun biz onlara görmüyoruz belki onlarda bizi görmüyordur?!"

Bir süre sessizce durduk pis koku yavaş yavaş dağılıyordu ve onlar artık her neyse karanlık hava birazda olsa aydınlanmıştı. Derin bir oh çekip yere oturdum bir an beynim yerinden çıkıcak zannettim!

"Asya?"

"Efendim Selim?"

"Ece yok!.."

Son. Evet biraz kısa oldu ama biraz olaya ekşın kattım!

1)Ece'ye ne olucak?

2)Sizce grup Eceyi bulabilecek mi?

Arkadaşlar sınır koyuyorum okul işini hallettim artık bol bol bölüm yazabilirim! Sizi seviyorum😍😍😍😘😘😘❤💙💚💛💜

Beğeni 40+ ,yorum 60+

Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin