Gözlerimi yavaşça açtım. Yataktan kalmadan hızlı bir şekilde odayı taradım. Aynı odadaydım Toprak Kralı Jensen'ın sarayında normal bir odadaydım. Yan odada kızların kaldığı büyük oda ve tam karşıdaysa erkeklerin kaldığı büyük oda vardı. Buraya ilk geldiğimizde bizi bir uşak karşıladı. O sırada hepimiz Kral Jensen'i gördük. Kral Jensen benle o gün Krallıkların durumuyla ve o gün olacak toplantıyla ilgili kısa bir konuşma yaptı. Sonra küçük bir balo ve o baloda beni dansa kaldıran Austen...
Beni sevdiğini söylemişti, bensiz olmayacağını beni bırakmayacağını söylemişti. Ben, ben ise lanet olsun! Ben gitmiştim! Yoksa onu reddettiğim için mi gitti? Lanet olsun! Austen'in gitmesi benim suçum muydu? Neden 'evet' demedim? Neden oradan o ve onun güzel gülümsemesini soldurup bırakıp gittim.
Ellerimle başımın iki yanını sıkıp sırtımda baş gösteren acıyı önemsemeden başımdaki ellerimi daha sıktım.
Aptaldım! Austen bizi bırakıp gitmesinin tek sebebi bendim!
Belki de gitmedi?..
Olabilir mi? Beni, bizi bırakıp gitmemiş olabilir mi? Ne olurdu şimdi şu lanet tahta beyaz kapıdan girip beni öpseydi? Ne olurdu yani!
Ben düşüncelerim arasında kafamı kapının tam ters yönüne cevirip gözlerip kapadım. Karanlıkta kaybolup giderken, kapı iki kez çalınıp, açıldı.
Gözlerim Austen'in geldiği umuduyla hızla açılırken kafamı hızla kapıya çevirdim. Ve bir kez daha hayatın bana bi taraflarıyla gülmesinin sonuçu...
Kapıdaki gelene umutsuzca baktım. Şuan odama böyle girecek son insan, hayır onu da geçin en son varlık bile değildi. Şimdi kapıdan giren bir aslan bir kurt olsa daha çok sevinirdim!
"Şey rahatsız mı ediyorum, galiba uyuyordunuz?"
"Ah hayır sadece dinleniyordum lütfen geçin Kral Kayra..." lanet olasıca annemin öğrettiği nezaket duygusuna tabi bir de incelik var! Niye içeri aldım ki bu lanet muşmulik adamı?! Kral Kayra içeri geçerken yataktan kalktım. Saat şuan büyük ihtimal öğleni geçiyordur. Aslında sabah güneş doğmadan önce kalkmış üstümü giymiş sabah koşusu yapmıştım. Sonra tek başıma kısa bir kahvaltı yapıp odama çekilmiştim. Büyük ihtimal kızlarda antreman yapıyorlardır onları bugün görememiştim de odama çekilince yatağımın örtüsünü açmayıp elimi yüzümü yıkadığım gibi yatmıştım. Keşke yatmayıp antremana gitseydim. Bu muşmulik adamı görmezdim hiç değilse?..
Bir süre yatağımda oturur vaziyette Kral Kayra baktım. Uzun sürede oluşan sessizlik rahatsızlık verirken derin bir nefes alıp,"Ee şey ben size nasıl yardımcı olabilirim acaba?"dedim. Tekrar bir maç istemiyordur değil mi? Kaç kere onu yenmem gerekiyor?
"Aslında buraya bana yardım edin diye gelmedim. Yardım etmeye geldim." Vay be benim yardıma ihtiyacım varmışta haberim yok! Sinirle yataktan ayağa kalkıp Kayraya doğru ilerledim. Bu adam haddini fazlasıyla aşıyordu!
"Ne yardımından bahsediyorsunuz?! Bence burada yardıma ihtiyacı olan bir kişi var o da sizsiniz!" sesim sona doğru kalınlaşırken aşırı tepkim beni bile şaşırtmıştı. Ama karşımda ki muşmulik sanki buna alışıktı? Neden bir anda böyle sert çıkışmıştım? Veya bu Kral bozuntusu bu halime neden hiç bir tepki vermemişti?
Kral bozuntusuda benim gibi ayağa kalkıp tam karşomda durdu"Asya bilmediğin bazı şeyler var sana yardım edebilirim."dedi. Sinirlerim tekrar bedenime hücüm ederken venden beklenmicek bir atakla Kral Kayra'nın sağ kulağını yakalayıp aşağı çektim. İstemsiz başıyla gövdesi eğilir bir pozusyona gelirken hi bozuntuya vermeden kulağından tutarak odanın kapısına çöp atarmış gibi Kralı attım. Fazla güç kullanmış olmalıyım ki dengesini sağlayamayıp düştü. Omuz silkip,"dediğim gibi burada yardıma ihtiyacı olan biri var ve o da sizsiniz." diyip kapıyı kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017
FantasyFantastik Kategori 15/07/2017 İlk 25'deyiz! 19/07/2017 İlk 16'dayız! 27/07/2017 İlk 12'deyiz! Asya Wictor... Annesiyle yaşayan genç bir kız... Kendisiyle ilgili her şeyi bildiğini zannediyor... Yanılıyor! Annesinin her daim ona doğru söylediğini zan...