Yalanlarda Saklı Umutsuzluklar

2.7K 194 22
                                    

ERİCA BRİAN

Gözlerimde yaşlarla neye üzüleceğimi şaşırmış etrafıma bakıyordum. Kılımı dahi kıpırdatacak gücüm yoktu her şey üst üste gelmişti bir yanda Ece bir yanda Asya vardı. Hangisine ne yapacağıma kime neye güveneceğimi şaşırmıştım. Daha doğrusu hiç bir şeye anlam verememeye başlamıştım. Asya neden bunca zaman bize yalan söyledi? Yada Ece'nin böyle bir tepki vermesinin nedeni ne onu bu kadar kırmış olmasının başka bir nedeni olabilir miydi? Beynimde ki tüm sorular kafatasıma baskı yapıyordu ve biraz daha neler olduğunu çözmeye çalışırsam en sonunda da patlayacaktı!

Austen'in bir sandalyeyi daha okulun bu kata özel beyaz duvarlarına attığını işittim ama onu bile zar zor algılayabilmiştim. Gözlerimden bir kaç damla yaş daha akarken bu sefer Austen ve Ares'in bugün ki 23. kavgalarını edişini dinledim bir birlerine yumruk sallarken ki çıkan sesi duydum ama ayağa kalkıp ayırmaya bile gücüm yoktu. Tek ben değil hiç kimsenin gücü yoktu. O sırada kulaklarıma doktorun söyledikleri doldu.

"Arkadaşınız kendisini kapatmış. Bilmediğim bir nedenden dolayı onu tedavi etmemizi engelleyen bir şey var çözmeye çalışıyoruz ama umut vermek istemem... Arkadaşınız şu günden itibaren kendini kapatarak komaya girmiş bulunuyor ve ancak kendi isteğiyle uyanabilecek..."

Ağzımdan bir hıçkırık kaçtı, bir kaç saat önce doktor harfi harfine aynen bunu demişti ve o zamandan itibaren de herkes adeta birbirine girmişti. Ben saçma bir nedenden dolayı Okandan ayrılmıştım Austen ise önüne geleni dövüyordu hatta Asya'nın bu durumunu Ece yüzünden olduğunu söyleyip Ece'nin ruhunu bükmüştü sonucunda Selim Austen ile bir güzel kavga etmiş ve Ece ile beraber gitmiştiler. Auro ise bir köşede benim gibi kendini soyutlayarak oturmuştu ama ağlamıyordu yüzü solgundu, öldüğü zaman da bu şekildeydi. Batu ise Eceden öğrendiğimize göre Asya'nın kardeşi olan Kayra ile kütüphaneye gitmişlerdi. Asya'nın durumu ile ilgili bir şeyler bulmaya çalışıyorlar.

Bu arada bize gerçekleri Ece anlatmıştı yani bir kısmını gerçek olayları ise soğuk kanlılığını şu zamana kadar koruya bilen Kayra anlatmıştı. Asya'nın başından geçen tüm her şeyi, babası yani Abderus'un Arafta sıkıştığını ve onun sayesinde ikizim Auro'yu hayata döndürdüğünü, Asya'nın Auro'yu hayata döndürmesi ile de Laneti Aktifleştirmişti. Ve anladığım kadarıyla aktifleşen lanet Asya'yı kötü etkilemişti ve bu lanetten kurtulmak içinde babası ve reenkarnasyonu olan Sander dahil tüm gerçek akrabalarını öldürmesi gerekiyormuş. Altı kardeşin altısını da lanet ile geri Araf'a döndürüp tekrar öldürmesi gerekiyordu...

Ah Asya! O gülümseyen yüzünün ardında neler gizliymiş ne açılar çekmişsin bu zamana kadar! Ağzımdan bir hıçkırık daha kaçarken koridorun başından Kayra, Batu, Edward ve Laura belirdi. Gözlerim ona kayarken Kayra ve Batu'nun bir umut bir şey bulduklarını düşündüm. Hayır bulamamıştılar... Kayra tam karşımda ki boş sandalyeye otururken kısa bir süre yüzünü inceledim, gözlerini altı çökmüştü Batu'nun ise dudakları ve gözleri kızarmıştı ve kimseye bakmadan yerde oturan Auro'nun yanına oturup kollarını ona doladı. Edward ve Laura ise yemekhaneden geldiklerini belirterek elinde ki tepsileri dağıttılar. Laura omzuma destek amaçlı elini koyup sıktıktan sonra tepsimi yan sandalyeme koyup Edward'ın yanına oturdu kafamı yukarıda tutmaktan sıkılıp tekrar yere indirip ellerimi başımın iki yanına destek amaçlı koydum. Ne yapmalıydım? Yada daha doğrusu neden hiç bir şey yapamıyordum?

Şuan ayağa kalkıp Batu ve Kayra'nın yaptığı gibi kütüphaneye gitmem gerekirdi. Ben ustalaşmasam da büyüde iyiydim. Bir kaç kitaba bakıp Asya ile bağlantı kurmayı deneyebilirdim. Peki ben neden burada böylece oturuyordum. Sanki sandalyeye yapışmış gibiydim ayaklarım beni dinlemiyordu kollarım, hatta gözlerim bile... Etrafa bakıp gaza gelerek kalkıp büyü kitaplarımı dört bir yanıma saçıp hepsinde ki büyülere tek tek bakmak istiyordum ama bu istek sadece istemekle kalıyordu. Ayağa kalkamıyordum. Belki kalkarsam bir işe yarardım ama hayır korkuyordum... Sanki kalkarsam Asya için özel hazırlanmış odadan beyaz önlüklü doktor tekrar çıkıp 'Üzgünüm... Arkadaşınızı kaybettik başınız sağ olsun.' diyecek gibi geliyordu. Gözlerimden birer birer yaşlar düşerken bağırıp çağırmak istedim ama olmadı!

Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin