Millet bir kaç bölümdür bir şey fark ettim. Bazı okuyucularımın Austen'e garezi varmış! İtiraf ediyorum benim de var! Ama bazılarımızda Austen - Asya fanı olduklarını tabi ki de biliyorum. O yüzden bu bölüm Asya ve Austen fanlarına gelsin!
NOT: Yazarken yazarınız işkence çekti!
Dostuma bir kez daha dolu gözlerle baktım. Olive, benim en sevdiğim elf dostumdu ve şuan bana okunu doğrultmuş gözünü dahi kırpmadan bakıyordu, keşke o orman yeşili gözlerini kırpsa da gözlerine işlemiş düşmancıl bakışları görmesem.
"Olive ne diyorsun sen? Beni bu yüzden mi buraya getirdin, hem benim kafese koymuş bazı elfler vardı onlara saldırılmış sizi uyarmak için buraya geliyordum!" hayatımda ilk kez birinin düşmanı olduğuma mı şaşırsam yoksa düşmanı olduğum kişiye mi şaşırsam bilememiştim. Üzgündüm ve yorgundum hah bir de arkadaşlarım için endişeleniyordum. Bana yönelmiş okları tutan elflere bir kez daha bakıp sonuna kadar açık olan kanatlarımı yavaşça kapatırken okları tutan tüm elfler oklarını hareket ettirerek aniden atış pozisyonuna geçmişlerdi. Ellerimi sakin olmaları için öne dümdüz uzatırken Olive elini yukarı kaldırıp, "Sakin olun dostlarım bugün onu katletmeyeceğiz! Son Element Tanrıçası Asya bugün seni buraya çağırma nedenim sadece uyarmak içindi ve de seni kafese koyan elfleri de biz öldürdük yoksa şuan onlar seni öldürmüştü bunu yapma nedenim de eskiden olan dostluğumuzun hatırı içindir." susup şaşkın gözlerime bir süre baktıktan sonra beyin fonksiyonlarımın durduğunu düşündüm bir an, ne demek onları öldürdük? Benim eski tanıdığım Olive bunu asla yapmazdı ayrıca bu öldürme olayı onların ırkına tamamen tersti! Onlara saldırılmadığı zaman onlarda saldırmazdı. Tam ağzımı açıp soru sormaya hazırlanırken benden önce davranarak, "Şunu da söylemem gerekiyor ki artık sen bizim için Son Element Tanrıçası değilsin Asya, sen bizim için artık Lanetli Tanrıçasın!"
***
"Uyanıyor, uyanıyor! Hemşire git de dışarıda ki arkadaşlarına haber ver."
Bir süre sessizlik oldu, sessizlik huzuru getirirken bir süre sonra huzur aniden bozuldu.
"Nerede o kız! Bilerek yaptı kesin ben bunu saymam o kıyafetlerle bir daha derslere girecek!" çığlık atıp kaçma isteğimi uyandıran Auro'nun dediklerinden sonra, "Saçmalama Auro kız nasıl bilerek bu kadar saat baygın kalsın!" Selim'in dedikleriyle bir az da olsa içime su serpilmişti. "Ben onu bunu anlamam bir daha giyecek!" Selim ve Auro arasında saçma bir kavga başlarken mum ışığıyla daha demin ki huzurumu aramaya başladım. Gözlerimi açmak istemiyordum daha demin açtım da ne oldu!? Ayrıca gözlerimi açmak tüm olan biteni anlatmak daha doğrusu yalan bir şekilde anlatmak oluyordu benim için ve ben onlara yalan tek bir cümle bile söylemek istemiyordum. Hatta tüm olan biteni bir an önce söyleyip kurtulmak istiyordum.
Seni tutan şey ne peki?
Bu soru her yalanlarımı açıklamak istediğim zaman bir an da aklıma geliyordu. Beni tutan şey ne? Korku. Her şeyi söylersem daha kötü olacaktı Abderus'un benim babam oluşu, Olive'in dediği gibi Lanetli Tanrıça olmam ve diğer tüm yalanlarım eğer açığa çıkarsa ya da ben söylersem ardından tüm hayatım alt üst olurdu. Bir daha bana güvenmezlerdi hatta belki de korkup kaçabilirlerdi. Hayır kesin karar vermiştim sırlarımı da yalanlarımı da söylemeyecektim.
"Eee neden açmıyor gözlerini?" yakınlarımdan gelen tanıdık kızılımın sesiyle gülümsemek istesem de bir süre uyur taklidi yapma kararı verdim. Düşünmem gereken bazı şeyler vardı. "Yorgun olabilir. En geç yarına uyanır şimdilik özel karışımımızı seruma kattık. Şimdilik her hangi bir şey yok eğer olursa dışarıdayım siz rahatınıza bakın." tanımadığım kadın sesi -büyük ihtimal hemşirenin sesiydi- yavaşça uzaklaşan adımlar ve ardından kapanan kapıyla birlik de o da büyük bir sessizliğe bürünmüştü. Bir ara şu hemşirelerin ismini öğrenmeliydim neredeyse tüm gün buraya geliyordum! Sessiz oda da gözlerimi açmasam bile tüm ekibin burada olduğunu hissettiren bir yoğunla sahipti. Zorlarsam yatağımın çevresinde ki kişileri kokularıyla tahmin bile edebilirdim. Mesela şuan sol yanımda elimi tutmuş olan kızılımdı, kokusu tıpkı orman gibiydi. Ferahlatıcı ve doğaldı tam olarak nasıl tarif edilir bilmiyordum ama bir kez koku burnunuza dolarsa bir daha asla unutmazdınız. Ece'nin hemen yanında ise Auro vardı. Keskin bir kokusu vardı ama yakışıyordu erkek parfümü gibi keskindi ayrıca güzeldi de. Sağ yanımda ise kafasını yatağa yaslamış bir adet Okan vardı. O hep parfüm değilde şampuan kokardı hatta kolumu biraz ileri itsem eminim ıslak saçları bileklerime değerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017
FantasyFantastik Kategori 15/07/2017 İlk 25'deyiz! 19/07/2017 İlk 16'dayız! 27/07/2017 İlk 12'deyiz! Asya Wictor... Annesiyle yaşayan genç bir kız... Kendisiyle ilgili her şeyi bildiğini zannediyor... Yanılıyor! Annesinin her daim ona doğru söylediğini zan...