Austen?..

4.9K 355 13
                                    

Bir süre daha tahta yatakta öylece yattıktan sonra daha fazla dayanamayıp doğruldum yaşlı bkilgenin dediklerine ne kadar inanmak istemesemde doğru söylediğini tüm hücrelerimle hisstmiştim ayrıca sarsıntıda buna hak vermemi sağlıyordu.

Doğrulduğum yataktan ayağa kalkıp ikizlere kısa bir bakış attım hala uyanmamışlardı Selim Batu ve Okan'a da daha demin bakmıştım onlarda hala uyuyorlardı. Yapacak bir şeyler bulmak ümidiyle cadırdan çıktım köy halkının bir çocuğu cadırlarındaydı zaten hava epey de karanlık olmuştu.

Kapalı havayı umursamadan bir ilerdeki ağaçlık alana doğru ilerledim ufak adımlarımı sıklaştırınca istemsiz ürpermiştim ayaklarıma hükmedemiyordum!

Ayaklarım daha hızlanırken ne yaptığımı farkına varamadığım gibi bağıramıyordum da! En sonunda bir ağaçın yanında durunca soluklana bilmiştim yaşadığım saçma ânı yok saymaya çalışıp ağaca yaslandım gövdesi büyük olan ağaçın  üyükte bir deliği vardı sanki içine elimi soksam başka bir dünya ya geçebilecekmişim gibiydi...

Sağ elim ağaçın deliğine doğru ilerleyince korkuyla gerilemeye çalıştım ama yine olmamıştı sol elimi sağ elime bastırıp ne kadar engellemeye çalışsam da sağ elim bana inat deliğe daha da yaklaşmıştı daha fazla dayanamayıp kendimi serbest bırakmamla sağ elim hızla deliğe dokundu ve karanlık orman daha fazla karardı.

Gözlerimi açmamla kendimi bir mağarada bulmam bir olmuştu büyük geniş bir mağaradaydım aynı zamanda mağara çok pis kokuyordu bu pis koku bana her ne kadar tanıdık gelse de pek umursamamıştım.

En son o ağaçın deliğine elimi sokmuştum ve o salak şey beni buraya mı göndermişti göndere göndere?..

"Siz merak etmeyin onu en yakın zamanda götüreceğim, hem Asya onu çok merak etmiştir de..."

"Evet evet biliyorum o beni bir hain olarak görüyor ama ne yapabilirdim ki?" Tanıdık sese doğru bir kaç adım atarken kimin konuştuğunu az çok tahmin edebiliyordum biraz daha ilerledikten sonra arkası dönük Austen'i tanıyabilmiştim en son gördüğümde giydiği kıyafetler hala üstündeydi bu beni korkuturken kimle konuştuğunu da daha da merak ettim.

"Evet geçitten geçtiklerini biliyorum ve geçit beni veya Eceyi kabul etmezse olacaklarıda..." Ece'nin ismini duymamla koşarak yanına gelip tam önünde durmuştum tam neler olduğunu sorup üstüne atlayacakken beni görmediğini fark etmem uzun sürmedi arkamı dönüp kimle konuştuğuna bakacakken içimde bir şeyler kıpırdamıştı ve tekrar karanlık...

Sağ elim hızla yanıma düşerken gördüğüm şeye anlam verememiştim Austen nerede olduğumuzu biliyordu daha iyi Ece de yanındaydı! Ve tek sorun ise geçitti!

Derin bir nefes alıp oturduğum yerden hızla kalkıp köye kadar koşmaya başladım kısa bir süre sonra köye varmıştım yaşlı bilgenin cadırına girerken hızımı alamayıp yere çakılmam kaçınılmaz olmuştu.

Bir kaç kahkaha ve kıkırdama sesini duymamla bakıştığım toprak zeminden ani bir hareketle kalktım ikizler Batu Okan Selim hepsi bana bakıp gülüyordu ilk defa bu kadar mutlu olduğumu hissettim seri adımlarla kollarımı ikizlere doladım onların seslerini hatta tartışmalarını bile özlemiştim sonra Selim'e sarıldım o da bana sıkıca sarılmıştı sarılırken hem özzür diliyordum hem de teşekkür ediyordum özür diliyordum çünkü sevdiği kız benim yüzümden yoktu teşekkür ediyorum çünkü koşulsuz şartsız yanımda olmuştu. Kafamı boynundan çekerken eliyle ne zaman akmaya başladığını bilmediğim göz yaşımı silip zoraki bir gülümseme gönderdi bana ben de aynı şekilde karşılık verdim. Sonra direk Okan ve Batu'nun boyunlarına sarıldım aynı anda onlarda bana sarılmıştı.

"Güzellik az daha uyusak demek helvamızı yapacaktın?" Batu'nun salak şakasıyla omzuna bir tane geçirirken ellerini iki yana açıp "Ben suçsuzum!" demesiyle hepimiz gülmüştük.

Gülmemizi kesen Okanla bir an da ciddileşmiştim. "Biz neredeyiz Asya? Uyandığımda bir kız bana bir şeyler diyip etrafta koşturdu sonra yaşlı bir kadın gelip Toprak Krallığında filan olduğumuzu söyledi neler oluyor?"

Diğer tüm herkese bakarken başlarıyla beni onaylamışlardı. Kafamı eğip yaşlı bilgenin bana anlattıklarının hepsini tek tek anlattım. Ece olayını hemen söylemeyecektim ilk önce kesin olup olmadığını öğrenmek istiyordum Selim'e bu kadar acı yaşatmak istemiyordum.

"Yani şimdi... Ece...?"Selim'in sorusuyla ona döndüm, gözünden yaş geliyordu tam ağzımı açacakken ayağa kalkıp cadırdan çıkmıştı. Arkasından Okan "Ben de onunla gideyim geliriz birazdan." dedi. Başımla onaylayıp diğerlerine döndüm. Onlarda üzgün her hallerinden belliydi ve benim elimden de pek bir şey gelmiyordu.

Sessizliği bozan Auro'nun sesiyle ona döndüm "Peki ne yapıcaz taşları nasıl bulucaz? Krallığa mı gideceğiz?" dedi. Bunu daha düşünmemiştim eğer gördüğüm şeyler doğruysa ve geçitten geçerlerse burada olmamız gerekiyordu Eceden daha fazla ayrı kalmak istemiyordum.

"Hayır hemen krallığa gitmeyelim bir işimize yaramaz ilk yapacağımız iş büyücünün evine gidelim sonra ne yapacağımıza bakarız?" Planımı herkes onaylarken bir süre daha öyle durunca herkes dağılmıştı Selim'i görememiştim ama Okan iyi olduğunu söylemişti, ikizler de çoktan uyumuştu yarın ilk iş yaslı bilgeden yardım almaktı gerekirse o geçitten geçmek için herşeyi yapardım ve Eceyi bulurdum...

Son. Biliyorum bölüm çok çok çok fazla geç geldi ama bir sağlık sorunum vardı ve bu hikayemede yansımaya başlamıştı bu yüzden iyileşene kadar ara vermeye karar verdim bu kısa bir bölüm oldu farkındayım ama artık iyileştim bölümler daha hızlı gelecek emin olabirsiniz.

Sizi seviyorum ve tekrar özür diliyorum...❤❤

Son Element Tanrıçası [ Yeniden Doğuş 1-2 ] #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin