05 - "Piraye"

3.6K 231 162
                                    


Kafa, dört harflik ve iki nefeslik bir kelime ama içindekileri henüz dile dökebilen kimseyi görmedim. Fakültenin leş tuvaletinde şuanda da yaptığım gibi bugün defalarca kafama baktım. Uzaktan ya da yakından bakınca değişen tek şey uyumadığım için şişen göz altı torbalarım oluyordu. Uzaktan baktığımda belirsiz oluyorlar ama yakınlaştıkça berbatlaşıyorlardı. Boyalı kızıl saçlarımın rengi gitmiş, soluk bir hal almıştı. Dudaklarım, parçalanmış bir haldeler. Tüm bunlar daha iyi haldeyken bile o kafamın hep aynı kalması bir mucize miydi?

"Ne yapıyorsun lan sen aynada kendini ilk defa mı görüyorsun?" diye söylenirken bir taraftan ellerini yıkayan Ayşegül'e baktım. Üzerinde yine siyah bit tişört ve pantolon vardı. Erkek olsaydı büyük ihtimalle Cem Yılmaz onun idolü olurdu. Sorusunu yeni algılamış gibi "Kafama bakıyorum," dedim. Gözlerimiz birleşecek korkusuyla tekrar aynaya baktım. Dün geceden beri kapıya bırakılan kavanozla alakalı tek bir cümle kurmamıştık. Göz göze geldiğimizde karmaşıklığımı anlardı. Anlar, beni zaten nefesimden bir o anlar ve nefesinden sadece onu ben anlarım.

"İçi boş olan bir uzvuna bakmak nasıl bir duygu?" diye sordu alayla.

"Bilmiyorum," dedim ve bir anda yaşadığım aydınlanmanın ardından "Sefa kantindeydi," diyerek ona döndüm. Benim çığlık gibi çıkan sesimle bir anda elleri titremeye başladı.

"Salak," diye bağırırken aynaya dönüp saçlarını düzeltmeye başladı. "Niye şimdi bunu söylüyorsun?" Yine beyaz suratının yerini bir kırmızılık almıştı.

Ağır bir şekilde "Sana ulaşabileceğim tüm sosyal medya hesaplarından yazdım," dedim duvara yaslanırken.

"Görmedim ki," dedi üzgün bir sesle. Hala aynaya bakıp saçlarını bir sağa bir sola atıyordu. "Solda kalsın," dedim. Çünkü karar veremeyeceğini adım gibi biliyordum. Aslına bakılırsa benim de kalbim uçuşa geçmişti ama ben bunu ona yansıttığımda bizi tuvalete hapsedebilirdi.

Aynadan geriye doğru çekilip bana döndü. Gözlerini kısıp "Yalan söylüyorsan sikerim," dedi.

"Yalan söylüyorsam Fenerbahçe şampiyon olmasın," dedim bir elimi havaya kaldırırken ve bu sözüm onun kapıyı açıp koşar gibi çıkmasına yetti. Onun bu şapşal haline kahkaha atarak tuvaletten çıktım. Yatağından çıkmaya üşenen arkadaşım bir Road Runner gibi bir anda fakülte binasının kapısına ışınlanmıştı. Ona yetişebilmek için hızlı yürümeme gerek kalmadı çünkü tam girişte durmuş bekliyordu. "Çıksana kızım," dediğimde "Buna hazır olduğumu sanmıyorum," dedi.

Çıkmak için adım attığımda ise bileğimi sıkıca kavradı. "Lan beni bırakıp gidemezsin."

"Tut elimi çıkalım o zaman," dedim.

"Tüm okul gibi o da bizi lezbiyen zannetsin," dedi ama o kadar ciddi bir ifadesi vardı ki gülmemek için kendimi gerçekten zorladım.

Bileğinden tutup çekiştirirken "Merak etme günü gelir lezbiyen olmadığını ona zevkle kanıtlarsın," diye mırıldandım. Homurtuyla karışık bana küfrederken binadan çıktık. Benimle beraber yürümeye başladığında bileğini bıraktım. Okan'ın tek başına oturduğu masaya yönelirken "Su mu alsak?" diye kedi gibi konuşunca kantine gözlerimi çevirdim ve Sefa'yı gördüm.

"Git al," diyerek onu geride bıraktığımda "Olmaz," diye hafif bir çığlık attı. Neyse ki Sefa yanındaki arkadaşıyla konuşmaktan dikkatini bize vermemişti.

"Kantine gitme sırası sende," diyerek adımlarımı hızlandırarak Okan'ın oturduğu masaya yöneldim. Masaya oturduğumda tabi ki Ayşegül de peşimden gelmişti. "Okan hadi bize su alalım," dediğinde Okan ağır ağır kafasını kaldırıp bize baktı. Elini cebine atıp bozuklukları çıkardı. Ayşegül'e parayı uzatırken "Hadi güzelim sen git al," demesiyle birkaç dakikadır tuttuğum kahkahamı bıraktım. Okan, komik bir şey yaptığı için gururla omuzlarını kabartırken ben de yüzümü masanın üzerindeki çantaya gömdüm.

Camdan Kavanoz [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin