İki gün üst üste bölüm eklediğim pek görülmemiştir ama yeni yıla girerken böyle bir güzellik yapmak istedim. Diğer bölümlere göre biraz kısa ama umarım seversiniz.
Şiirli seneler, diliyorum her biriniz için...
Hep sevin ve sevilin. Ama en çok sevilin. Sağlık, mutluluk, para, aile ve tabi ki şiir diliyorum yüreği güzel tüm herkes için. Cümleleriniz, hayalleriniz ve istekleriniz hiç bitmesin. Her gün biraz daha yaşamayı sevin. Daha çok gülün ve mutluluktan ağlayın.Ölüm görmediğimiz bir yıl olsun. Çocuklar ölmesin, kimse sevdiğini kaybetmesin acı bir kurşunla adice...
Hırslar ve çıkarlar uğruna hatta hiçbir sebep ile kimsenin kimseyi öldürmediği, mutlu ve huzurlu bir dünya diliyorum.
Şiirle kalın...
Bölüm şarkısı; Sevsene Beni – YEDİNCİ EV
...
Yaklaşık bir haftadır tek maçtan yatan kuponla tüm zengin olma hayalleri suya düşen bir kumarbaz gibi uyanıyorum. Hissettiğim tam olarak bir kumarbaz çaresizliğiydi. Hiç kazanmamış olmana rağmen bir umutla yaptığın kuponun tutmadığını gördüğünde hissettiğin o şanssızlık hissi ile güne başlamak...
Kış ayının aksine gözüme gözüme batan güneşe kendi halimde söverek yatağın içinde telefonumu aramaya başladım. Bulamayınca sinirle üzerimdeki örtüyü ayaklarımla tekmeleyerek yere attım. Doğrulup yatağın içine baktığımda telefonum yoktu. Delirmiş gibi yatağı talan etmeye başladım. Yere attığım kıyafetleri tek tek masanın üzerine atmaya başladım ama sonuç yine hüsrandı. Dizlerimin üzerine oturup odaya bakışlar attığım sırada Ayşegül elinde telefonumu sallayarak odanın kapısına geldi. "Senin sapık yine cevap vermiyor," dediğinde ayağa kalkıp anlamsız bakışlarımla ona baktım. Saçları kabarmış, pijaması düştü düşecek gibi duran bir halde ve yine az uyuduğunu belli eden gözleriyle orada dikiliyordu.
Bir çocukla konuşur gibi ona doğru eğilerek sevimli bir şekilde "Ayşegül," dedim. "Ders var desem gözünü açmazsın ama kavanozları gönderen adamı aramak için her gün biraz daha erken uyanıp adamı arıyorsun. Tabi eğer bir adamsa."
Telefonumu bana doğru uzatırken bir eliyle saçlarını karıştırıyordu. "Adam olmayabilir mi diyorsun?" diye sorduğunda ona düşünmek için bir soru daha vermiş olduğuma sinirlendim.
Telefonumu alıp üzerimdeki yeşil sweatin cebine attım. "Bilmiyorum," dedim. "Fatih ve Can değilse kim olacak? Belki de beni sevmeyen bir kız uğraşıyordur." Bu aslında söylediğim cümle bir teori bile olamazdı ama bir türlü ulaşamadığımız bu numara için artık daha fazla düşünmek istemiyordum. Fatih ve Can'dan bir haftadır kaçıyor aynı zamanda düşünmemek için uyku ilaçları içip rahat uykular çekiyordum. Her ne kadar uykudan uyandığımda gerçekler acı acı yüzüme çarpıyor olsa da en azından uyurken kafam rahat oluyordu.
"Seninle uğraşmak için bu kadar organize bir kumpas kuracak kadar zeki bir kız tanımıyorum," dedikten sonra "Benden başka demek istedim," dediğinde gözlerimi devirerek yanından geçtim.
Koridorda ilerledikçe mutfaktan gelen kokuyla sanki mutluluğa adım adım gidiyormuş gibi hissediyordum. Mutfağa bir adım kaldığında peşimden gelen Ayşegül'e bakıp "Sen kahvaltı hazırlayacak kadar erken kalkmışsın," dedim. "Gerçekten bu adamla kafayı bozdun değil mi?"
Gururla omuzlarını dikleştirip "Evet, kahvaltı hazırladım ama tamamen bugün seni daha mutlu uyandırmak için," dedikten sonra "Ve evet o her kimse acayip kafayı taktım. Senin tüm sosyal medya hesaplarındaki erkekleri bir liste halinde çıkardım. Telefon numaranı bilenler, bilmeyenler diye iki gruba ayırdım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camdan Kavanoz [TAMAMLANDI]
General FictionBeni sevdiğime ve sevildiğime ikna eden Can'a baktım. "Seni hep sevdim," dedi. "Seni kendimi kaybedecek kadar çok sevdim." Gülümsedim. Bu sevilmeyen bir kadının buruk gülümsemesiydi. Bir kabullenişti. "Seni kendimi bulacak kadar sevdim," dedim. "Se...