Bölüm Şarkısı: Üç Kalp – EDA BABA
---
Ne zaman sevsem, sevilmemişliklerim gün yüzüne çıkar. Korku, bir kelepçe gibi ayak bileklerime yapışır. Endişe bir tasma misali boğazımdaki yerini alır. Bahar mevsimi kışa döner ve ben suskunlaşırım. Cümlelerim bittiğinden değildir, suskunluklarım, acının çığlık çığlığa bana koşmasındandır.
Yanı başımda hastaneden çıktığımdan beri beni bir an bile yalnız bırakmayan, Can. Bir de asla yanımda olmadığı halde sıkıca hayata tutunmamı sağlayan Fatih var. Git diyemediğim ve gitmesini hiç istemediğim. Gel diyemediğim, dediğimde kaybedeceğimi bildiğim Fatih. Başımı hafifçe yastıkta yan çevirip Can'a baktım. Hemen yanımdaki koltuğa uzanmış. Üzerindeki kabana sıkıca sarılmış bir halde uyuduğunu görünce, üzerimdeki ince battaniyeyi alıp ayağa kalktım. Hafif bir şekilde üzerine bırakırken "Kızıl," diye mırıldandı boğuk bir sesle. Bir kaç saniye sadece ona baktım. Rüyasında konuştuğunu düşünüyordum ki "Beni sevmene çok ihtiyacım var," diyerek bir eliyle bileğimden kavradı. Ruhumun bedenimden çıktığını ağır ağır yükseldiğini hissettim. Beni şaşkınlığımın boşluğundan yararlanarak bir anda üzerine doğru çekti. Hafif bir şekilde tüm bedenimle onun üzerine düştüğümde dudaklarımdan kısık bir çığlık çıktı. "Can," diye sinirle onun adını fısıldarken bir taraftan da kalkmaya çalışıyordum. Kollarını sıkıca bana doladı.
"Gitme," dedi. Bir çocuğun annesine yalvarması gibi geldi. Kollarım sanki sesiyle tüm gücünü yitirdi. Kalkıp gitmek istedim. Beni o kadar çok sevmemişlerdi ki benim de birini sevmeme hakkım olmalıydı. Başımı onun göğsüne bıraktım.
Tıpkı onun gibi yalvarırcasına "Neden yapıyorsun bunu?" diye sordum. Yapma, demek istedim.
Dudakları yukarıya doğru kıvrıldı. Bu hafif bir tebessümdü. "Neden yapmayayım?" dedi imalı bir sesle.
Hala bir çabayla üzerinden kalkmaya çalışırken "Can," dedim sinirle. "Ben severim ve siz sadece gidersiniz."
Başını iki yana sallarken "Gitmeyeceğim," dedi.
Alay ederek "Neden gitmeyecekmişsin acaba?" dediğimde ağır ağır esnerken daha çok sarıldı. "Çünkü," dedi sadece. Başımı hafifçe kaldırıp ona baktım. "Çünkü?" dedim devam etmesini isteyerek ama o sadece gülümsedi. "Devam etsene manyak mısın?" dediğimde bir eliyle başıma bastırıp tekrar başımı göğsüne bastırdı. "Çünkü," dedi tekrar. Ne diyeceğimi bilemeyerek sessizliği kucakladım. Dakikalarca o şekilde uyumasını bekledim ama her kaçışı denememde kolları daha da sıkılaştı. Üzerimde gezinen uyku haline rağmen direniyordum. Can'ın kokusuyla burada bu şekilde uyumamalıydım. Bu benim kalbime en büyük ihanetim olurdu. Gerekirse sabaha kadar bu şekilde uyanık kalabileceğimi düşünürken, uyku ağır ağır beni sarmaya başlamıştı bile...
Gözlerimi "Şiirler aşkına!" diye mırıldanan Can'ın sesiyle açtığımda uykunun kollarına çok da direnemediğimi ve hala Can'ın üzerinde olduğumu fark ettim. Yüzüm asık bir şekilde üzerinden kalkmaya yeltendiğimde "Bırakmamışsın beni," diyerek kollarıyla sararak yine kalkmamı engelledi.
Kendime olan sinirimi ondan çıkarmak istercesine tıslar gibi "Bırak beni," dedim.
Kaşlarını abartılı bir şekilde kaldırıp "Asla," dedi.
Bir anda tüm gücümü kullanıp kendimi geriye doğru çektiğimde kollarının arasından kaçabildim. Üzerinde oturmuyormuş gibi rahat bir şekilde "Asla bırakmam laflarına inanacak yaşı geçtim," dedim.
Kollarını başının altında birleştirirken gülümseyerek "Evleneceğiz demiyorum ki?" dediğinde gözlerimi devirerek üzerinden kalktım.
Sinir bozucu bir şekilde güldüm. Yanındaki koltuğa oturup, sehpanın üzerindeki sigara paketine uzanırken "Seninle evlenmek mi? İnan bunu ben de hiç istemem," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Camdan Kavanoz [TAMAMLANDI]
General FictionBeni sevdiğime ve sevildiğime ikna eden Can'a baktım. "Seni hep sevdim," dedi. "Seni kendimi kaybedecek kadar çok sevdim." Gülümsedim. Bu sevilmeyen bir kadının buruk gülümsemesiydi. Bir kabullenişti. "Seni kendimi bulacak kadar sevdim," dedim. "Se...