55 - "Sarı Gelin"

1.4K 133 114
                                    

Sevmenin ne demek olduğunu ilk olarak babamın gözlerinde gördüm. O her ne yaparsa yapsın anlayışla karşıladığı annemi sevdiğini duruşuyla bile anlatırdı. Ne zaman anneme baksa gözlerinde bir ışık belirirdi. Ani öfkesi ya da sinirli bir adam oluşunun aksine anneme karşı inanılmaz bir sakinliği vardı. Tartışmalarına çok denk gelmiş ama babamın bir kez kontrolünü kaybedişine denk gelmemiştim. Aradan yıllar geçse bile karısını üzmekten çok korkan o adam gibi zannettim her insanı.

Babasına âşık kız çocuğundan âşık olan bir kadına ise Fatih sayesinden dönüşmüştüm. Beklenmedik ve ani bir dönüşüm olmuştu. Hiç tatmadığın bir yemeği denemek gibiydi. Her ne yaparsa yapsın onu kırmaktan da sevgim sayesinde korkmuştum.

İşte sevmek tam olarak bu olmalıydı.

Sevmek; sevdiğine zarar gelmesinden korkmanın diğer adı olabilirdi. Dünya üzerindeki en büyük güce sahip olsan bile ona bir zarar vermemekti. Saçının teli zarar gelmesin diye çırpınmaktı.

Fatih'i böyle sevdiğim için değil olması gereken bu olduğu için böyle düşünüyordum. Herkesin de böyle sevmesi gerektiğine inanıyorum ama tek başına benim inanmam yetmiyordu. Can ile bir sokak başında kontrolümüzü kaybedene kadar aslında inanıyordum.

Ben Aslı Çetin. Yine bir inancın sonucunda kendimi hastane odasında bulmam kaçınılmaz olmuştu. Gülsem mi yoksa ağlasam mı karar veremiyordum çünkü başımın tepesinde canımı yakan bir ağrı vardı. Gözlerimi açtım ve Ayşegül'ü beklerken Fatih'i gördüm. Uyandığımı görünce derin bir nefes alıp "Şükürler olsun," dedi.

Gülümsemek istedim ama yüzümdeki kaslar bile ağrıyordu. Konuşmak istedim ama boğazım çok kurumuştu. Ben bir şey söylemeden su şişesinin içine pipet koyup dudaklarıma yerleştirdi. Birkaç yudum aldıktan sonra çekti. Ciddi bir sesle "Doktor bir anda çok yüklenmeyin demişti," diye bir açıklama yaptı.

Derin bir nefes aldım. Suyu yutarken çıkan o anlamsız yutkunma sesi bile sinirimi bozdu. "Ayşegül," dedim.

Yanıma otururken "Biraz uyuması için zor ikna ettim," dedi. Ama Ayşegül'ün bu durumda asla uyumayacağını bildiğimden korkuyla yerimden doğrulmaya çalıştım. Fatih iki eliyle göğüs kafesime bastırıp bana engel oldu. "Tamam," dedi. "Sakinleşmesi için bir iğne vurdukları için uyuyor." Bu açıklaması daha inandırıcıydı.

"Sen," dedim ama bu daha çok soru gibiydi.

Fazla bir şey söyleyememiştim ama anlamış gibi "Ayşegül beni aradı," diye bir açıklama yaptı. "Ben hastaneye geldiğimde seni de ameliyata almışlardı. Neyse ki uzun sürmedi ama sen oradayken Ayşegül'ü kontrol etmek imkânsız bir hal aldı. Önce Can'ın boğazına yapıştı. Güvenliğin yardımı ile ayırmıştık ki bir anda çığlık atmaya başladı. Doktorlar ciddi bir durum olmadığını anlatana kadar o kadar kötü oldu ki sonunda sakinleştirici bir iğne yaptılar. Hemen yanındaki yatakta yatıyor aslında ama kafanı çevirmezsen iyi olur. Birkaç gün aşırı ağrın olacakmış." Fatih'i ilk defa bu kadar hızlı konuşurken gördüğüm için iyi olduğum ilk an bu haline gülmeyi aklımın bir köşesine not ettim. Onun ikazına rağmen başımı sola doğru çevirdim ve baygın gibi yatan Ayşegül'ü gördüm. "Sadece stres kaynaklı bir kriz olduğunu söyledi doktor," dediğinde tekrar ona baktım.

Gülerek "Peki ben ölüyor muyum doktor?" diye sordum.

Bana salak mısın der gibi bakıp "Hayır," dedi. "Dikiş attılar. Kanama riskine karşı seni uyuttular. Tüm kontroller yapıldı ve bir sıkıntı olmadığına karar verdiler."

"Bugün tanıdığım tüm zamanlardan daha çok konuşuyorsun Fatih. O yüzden sana sürekli soru sormak istedim şuan."

Güldükten sonra elimi tuttu. "Korktum," dedi. "Ayşegül beni aradığında seni kaybedecek olmanın o berbat hissini yaşadım."

Camdan Kavanoz [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin