30 - "Sessizlik"

1.4K 162 524
                                    

Gökyüzünün mavilikleri arasında kanat çırpan bir kuş iken asla kafesin içini bilemezsiniz. Bilmediğiniz o kafese özlem duyar ve durumunuzdan şikayetçi olursunuz. Sanki gökyüzünün değerini bilmek için kafesin içine bir kez bile girmeniz gerekiyor gibi gelir. Bir gün her şey ters gittiğinde ise kendinizi o kafesin içinde bulduğunuzda kaybettiğiniz özgürlüğünüze ağlamaya başlarsınız.

Yıllarca dışarı çıkmasa sesini bile çıkarmayacak Ayşegül de şuan tam olarak bu durumdaydı. Adamların şikayetinden sonra göz altına alındığımızdan beri bir özgürlük türküsü tutturmuş gidiyordu. "Bir daha asla eve girmeyeceğim ve yemin ederim durduk yere depresif takılmaya başlayıp kendimi eve kilitlemeyeceğim." Bir taraftan nezarethanenin içinde volta atarken bir taraftan da söyleniyordu. "Akşam eve aç gelecek kocasının ne yiyeceğini, sabah çocuklarının beslenme çantasına ne koyacağımı düşünecek yaşta parmaklıklar arkasında dizisini yeniden çekiyorum."

Sırtımı soğuk duvara yaslayıp gözlerimi kapatırken kollarımı da göğsümde birleştirdim. Eğlendiğimi belli eden bir sesle "En azından beş dakikalık göz altı hikayesinden bir ders çıkarabilmiş olman güzel bir durum," diye söylendim.

Tiz sesiyle "Beş dakika mı?" diye bağırdığında gözlerimi açmak zorunda kaldım. "Beş yüz senedir burada gibi hissediyorum. Özgürlüğümü unuttum." Saçmalamayı keseceğini düşünürken kısık ve ciddi bir sesle "Söylesene Aslı, gökyüzünün rengi mavi miydi?" diye sorduğunda gülmemek için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

Kahkahamı bastırmak için derin bir nefes aldıktan sonra "Beş dakikayı geçmişse bile en fazla bir saattir buradayız. Gökyüzünün rengi de mavi değil mor olmuştur," dedim.

Abartılı bir şekilde kendi etrafında dönerken "Kuşlar hala eskisi gibi uçuyor mu acaba?" diye mırıldandığında artık daha fazla kendimi tutamayacaktım. Tiz ve yüksek sesli bir kahkaha dudaklarımdan dökülmeye başladığında iki büklüm olana kadar güldüm. Ben güldükçe onun ciddileşen ve sinirlenen ifadesi kahkahamı tetikliyordu.

"Sus," diye bağırdı. Konuşamayacak bir haldeydim ve sadece hayır anlamında başımı iki yana salladım. Sinirlendiğini belli eden sert bir tonla "Gülme," diye bağırdığında ikimizin de irkilerek sıçramasına sebep olacak bir erkek sesi "Yeter artık," diye bağırdı. Ben gülmeyi bırakıp kendimi toparladığımda Ayşegül de korkuyla koridora gözlerini dikmiş duruyordu. Koridorda hızlı adımlarla gelen polis memurunu görünce duvara tutunarak ayağa kalktım. Adımları bize yakınlaştıkça sinirden kızaran suratı ürkütücü bir hal alıyordu. Tam parmaklıkların önüne geldiğinde sakin olmaya çalışıyor gibi sesli nefesler aldıktan sonra "Kızım," dedi. "Siz manyak mısınız? Bir saattir buradasınız ve asla susmuyorsunuz. O çeneniz bir kapanamadı."

Ayşegül öğretmenden söz almak isteyen bir öğrenci gibi bir elini havaya kaldırdıktan sonra "Arkadaşım Aslı yarı deli sayılır," dedi. Ben ona ters bir bakış atarken o nefessiz bir konuşmaya girdi. "Ben de onun kardeşi sayıldığım için biraz deli sayılıyor olabilirim. Sonuçta beş senedir aynı ev, iş ve okul yani demek istediğim beş sene de siz de karınızdan birkaç huy kapmışsınızdır. Ben de haliyle Aslı'ya biraz benzediğimi düşünüyorum." Cümlesini bitirdiğinde karşısında duran orta yaşlı polis memuru afallamış bir ifadeyle ona bakıyordu.

Gözlerini Ayşegül'ün üzerinden çekip bana çevirdiğinde komik bir şekilde "Bu ne diyor?" diye sordu.

Onlara doğru iki adım attıktan sonra "Manyak mısınız diye sordunuz ya ona cevap veriyor," dedim. Sonra Ayşegül'e doğru döndüm ve hayal kırıklığına uğrayan ifademi yüzüme yerleştirdim. "Yani," derken polis ile konuşuyor ama Ayşegül'e bakıyordum. "Manyaklığının esas sebebi benmişim ama ona bulaştırmışım. Sanki ben lütfen delir, dedim. Kardeşmiş senden olsa olsa karın deşen olur."

Camdan Kavanoz [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin