56 - "Tevafuk"

1.4K 135 187
                                    

Bazen kendinizin acınacak bir durumda olduğunu düşünürsünüz. Berbat hisseder ve kendi adınıza üzülürsünüz. Sonra bir olay olur ve kendinizi unutup o olayın kahramanı olan insana acımaya başlarsınız. Bu sağlık, huzur ya da ben daha iyiyim demek değil. Bu şekilde bir kıyaslama adice ve kötüdür. Bahsettiğim acımanın altında yatan hareket, insanın kendisini aşağıya çekmesi.

Can'ı etrafta göremeyince sitenin parkındaki çöpe kavanozu atıp yukarıya çıktım. Eve girdiğimde Çetin ve Fatih yan yana oturmuş duruyorlardı. Gülümseyerek mutfağa geçip su ısıtıcısına su doldurup kaynamasını beklemeye başladım. Açıkçası ortada benden açıklama bekleyen bu iki insana ne söyleyeceğimi bilmiyordum.

Su kaynadığı sırada kahve yapmak için rafa uzandığım sırada kapıdan bir ses geldi. Ayşegül olduğunu bildiğimden "Kahve içer misin?" diye sordum.

Koridordan gelen "Evet," sesiyle dört kahve kupasını çıkarıp kahveleri yaptım.

Kahvelerle salona girdikten sonra Ayşegül üzerini değiştirip yanımıza geldi. Beni süzüp "Sen ne ara iyileştin de kahve yapmaya başladın?" diye sordu.

Fatih imalı bir sesle "Can geldikten sonra," dediğinde Ayşegül'ün gözleri fırlayacak gibi bir hal aldı.

Tekli koltuğa oturduktan sonra "Buraya mı geldi?" diye sordu. "Evet," dedikten sonra Çetin'in gelmesinden, Can'ın sitenin içinde bağırmasına ve evlilik teklifine kadar her şeyi detay atlamadan anlattım. Anlattıklarımı sonlandırdığımda üçünün takıldığı nokta teklif olmuştu.

Şaşkınlığını atlatan Ayşegül "Sen ne yaptın?" diye sordu.

"Kavanozu da kâğıdı da çöpe attım."

"Peki, o gördü mü?"

"Bilmiyorum."

"Ya deli olmasına ne diyorsun?"

Bu sefer düzeltme için Çetin araya girip "Çoklu kişilik bozukluğu," dedi.

Ayşegül ona ters bir bakış atıp "Aman deliden farkı mı var Can'ın?" dedi. Daha çok Çetin aksini iddia ederse dövecek gibi bir hali vardı.

"Ben objektif olmalıyım," dedi Çetin. "Zaten gelip adamın ne olduğunu söylemem bile etik değil."

"Can konusunda etik olman gerekmez."

"Ayşegül ben o kliniğe gelen insanlar konusunda objektif olmak zorundayım."

"O zaman gelip burada Can ile görüntülü konuşup Aslı'yı da teşhir etmeyecektin. Bu da senin psikolog olmaktan ziyade arkadaşlık ettiğini gösterir. Kendinle çelişiyorsun."

İkisinin gerilmesini önlemek için "Konumuz bu mu gerçekten?" diye sordum.

Dakikalardır konuşmayan Fatih "Konumuz ne?" diye sordu. "Mesela sana ettiği evlilik teklifi olabilir mi? Benim gündemimi şuan bu teklif oluşturuyor."

"Benim evlenmem seni ilgilendirmez ki? Ha diyorsan ki arkadaşın olarak düğününde çeyrek takacak durumum yok o zaman anlarım."

"Çok güzel kelime oyunu yapıyorsun. Kafan parçalanmaktan son anda kurtuldu ve dikiş atıldı ama sen benimle uğraş."

Ellerimi iki yana açıp "Ben seninle mi uğraşıyorum?" diye sordum. "Ben seninle de Can ile de uğraşmaktan çok yoruldum."

"Can ile beni bir mi tutuyorsun?" Sesi bir anda yükselmişti. Damarına basıyordum ve bu durum Çetin ile Ayşegül'ü gerginleştiriyordu.

"Tabi ki bir tutmuyorum. İkinizde kendi türünüze ait farklı canlılarsınız. Can korkmadan bana geliyor ama sevmiyor. Sen beni seviyorsun ama korkup gelemiyorsun. Bak bu iki cümle birbirinden farklı."

Camdan Kavanoz [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin