10 - "Oyun"

2.2K 188 124
                                    

Hayata geliş amacım, diye kurulan her cümle bana yavan gelir. Sonsuz bir evren içinde basit noktalardan ibaret canlılarız ama bir amaç uğruna geldiğimize inanıyoruz. Ben buna inanamıyorum. Özellikle hayata dair düşündükçe kendimi her geçen gün daha anlamsız hissediyorum. Dünyayı kurtarmak mı benim amacım ya da tüm bu saçmalıkları yaşamak mı?

Mesela benim amacım bir meyve sineğinin evrimsel sürecini irdelemek olabilir mi? Evrene bu amaç için mi geldim? Evrenin sırrını çözdüm diyelim sonra ne olacak kendi evrenimi mi yaratacağım? Masanın üzerinde duran bin küsür sayfalık slaytların benim amacım ile alakası olamaz. Ben bu latince laf kalabalıklarını öğrenmek zorunda değilim, zaten okumak da dünyanın en gereksiz işlerinden biri gibi gelir. Okulun bana hayatım boyunca kattığı tek şey; erken kalktığım sabahlarda ve sınav dönemlerinde küfrederken bana yaratıcılık katmasıdır.

Başımı masadaki notlardan kaldırdığımda elinde iki kahveyle bana doğru gelen Can'ı gördüm. Bu adam da benim amaçsızlıklar içindeki sınavımdı. Bana doğru gelirken öyle güzel gülümsüyordu ki onu bozmak ya da kırmak için bir laf etmek istemedim. Üzerine gri bir tişört ve lacivert salaş bir hırka giymişti. Hafif dar bir kot ve spor ayakkabısı ile düzgün ve temiz görünüyordu. "Günaydın kızıl," diyerek iki kahveyi masaya bıraktı. Hayatım boyunca tek bir sıfatla anılmak isterdim. O tek sıfatı kullanan da babam olsun isterdim. Belki bir de Fatih'in Piraye'si olmak isterdim.

Kolumdaki saate baktım. Gün çoktan aymıştı da öğleni geçiyordu. "Tünaydın diyecektin sanırım?" diyerek laf sokma düellosunu başlattım. Bir şekilde benden uzak kalmasını istiyorsam ona ve bu sevimli hallerine içimden geldiği gibi davranmam gerektiğini düşündüm. Çok bir şey yapmama gerek yoktu, ben ne zaman kendim olsam her adam benden uzaklaşırdı.

Tam karşıma oturup bir sigara yaktı. "Bana gün seni görünce aydı," dedi dumanı dudaklarının arasından bana doğru bırakırken.

Gözlerimi devirdim. Parmaklarımın arasındaki kalemi çevirmeyi bırakıp ona doğru eğildim. "Şiir okuyan romantik bir adam rolü beni tavlamaz."

"Neşet Ertaş dinleyen bir adam peki?" derken kendinden emin bir tebessümle bana bakıyordu. Gözlerim uzayan sakallarına takıldı sonra yeni tıraş olduğunu gösteren kısa saçlarına baktım. Gereksiz yere tüm ayrıntılarını inceledim. Bir erkeğe göre güzel ve bakımlı elleri vardı. İnce uzun parmakları ve bakımlı tırnakları vardı. Fatih'i düşündüm. Onu hep sakallı görmüştüm. Kilo aldığına da zayıfladığına da tanık olmuştum. Hep gömlek giyerdi. Kahverengi gömleği en sevdiğim. Bir de mavi gömleği var mesela onu her giydiğinde gökyüzünde hissederdim kendimi. Bir de kot ceketi ile kışın giydiği siyah şişme bir montu vardı. Yazları kırmızı bir şapkası, kışları ise krem ve kahverengi karışımı bir bere takardı. Bir kere siyah bir kot ve siyah bir tişört giymişti. Siyahlar içindeki en güzel adamdı. Kışları sürekli hasta olur ve elinde peçeteyle dolaşır. İçeceğini direk kutudan içer genellikle bardak kullanmaz. Çok güzel güler ve sadece onun gülüşüne ben anlamlar yüklerim. Kalın dudakları olabildiğince sola doğru kıvrılır. Şiirler yazdırır en kör kaleme bile...Tırnaklarını yerdi tıpkı benim gibi ve bu bile onu itici yapmazdı. Galatasaraylıydı ve ben ilk defa bir adama Galatasaray formasını yakıştırmıştım. Biraz kambur durur. Sigara dediğiniz de Winston içer. Uzun ince parmaklarına tek o sigara yakışır gibi gelir. Hiç kahkaha attığını görmedim. Annesini kaybettiğinden beri gülüşünü de kaybettiğini düşünüyorum.

Düşüncelerimden sıyrılmak için başımı iki yana salladım. Fatih ile alakalı her düşüncem etrafıma saçıldı. Bir daha hiç bir adamı böyle sevemeyeceğimi düşündüm. Karşımda oturan Can'ın sakallarına bakarken bile kendimi yine Fatih'te bulmuştum. Can'ın en son ne dediğini bile hatırlamıyordum. "Neşet Ertaş diyordum," dedi sanki kafamın içinden geçenleri anlamış gibi. Sesinde hafif bir kırgınlık hissettim. Onu dinlemediğimin farkındaydı ve ben kendimden utandım. İnsanlara iki eli kanda olsa koşan adamın, insanları umursamayan kızı olmaktan nefret ettim.

Camdan Kavanoz [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin