Kitap 1: Filizlenen Kötülük / Bölüm 35

2.9K 229 67
                                    

Keyifli Okumalar...

Dünyaya karanlık hakimdi. Gecenin en karanlık olduğu zamandı. Ayrıca en kanlı gecesi de diyebilirdik bu gece için. Gerek Kalyus'un Jimtoa ile dövüşü, gerek Ruaqred'ın belirsiz akıbeti gerekse Feraok'un toplantı salonunda yaptığı kanlı savaş bunların en iyi örneğiydi. Dünyanın başka yerlerinde olan katliamları katmıyorum bile..

Kötüler atağa geçmişti. Bin yıl boyunca süren sessizliğe artık son vermeye başlamışlardı ufaktan. ''Vaad Edilen''i bekliyorlardı. Hades, ''En zor zamanda ortaya çıkacak. Umutsuz bir Ölüm gelecek. Kaos başlayacak, Kara Cellat gibi baş kesecek. Nefretinizle güçleneceksiniz. İmkansız olana imkan getirecek. Tanrı Katili olacak...'' demişti.

Fakat kötüler sabredememiş, kendi dostlarının kaçırılmasına kayıtsız kalamamışlardı. Yiang Tarikatı, Karanlık Güç kullanıcılarını kaçırıp zindanlara atma faaliyetleri artmıştı. Işık Kullanıcıları ise Karanlık Güç kullanıcılarına ölümcül dövüş diyerek meydan okuyor, çoğu dövüşlerde hile yaparak kazanıyorlardı.

Krallıklar ise, Karanlık Güç kullanıcılarını Arananlar Listesine koyuyor, işi ödül avcılarına bırakıyorlardı. Kötülerin nüfusu hızla azalıyordu. Koute ise tekrar başa geçmişti. Bir yıldan uzun süredir tarikatın başına fazla gelmemişti. Fakat tekrar gelince Gecenin Katilleri Tarikatının bütün üyeleri onun geldiğini anlamıştı.

Koute şimdi Gonhei Krallığında idi. Bir hafta içinde tarikatının ana binasına, Nomui'ye geleceğini bildirmişti. Dev Kartal Mombou çoğunlukla gökyüzünde turluyor, gökleri yırtarcasına çığlık atıyor, insanların ve hayvanların yüreklerine korku salıyordu. Koute'den sonraki en yetkili üye olan Veakr elçi olarak dünyayı gezdiği haberi yayılmıştı.

Koute, Gonhei Krallığı'ndaki tarikat binasının kulesinin en tepesine çıkmış, etrafı izliyordu. Yaguro'o komaya gireli iki gün geçmişti. Bugün ise üçüncü gün olmuştu. Üç gündür uykudaydı. Hatta tek bir göz kapağı titremesi bile olmamıştı. Yaguro'o'yu kendi binasının revirine aldırmıştı. Her dakika Yaguro'o'nun yanında bir sağlık görevlisi tutuyordu.

Kalyus'un dövüşünü yüksek kuleden görebiliyordu. Kalyus'un dövüşü başlamıştı. Kalyus'a öğretmek istediği tekniğin temellerini göstermişti. Gerisi Kalyus'a bağlıydı. Koute'nin eğittiği onlarca öğrencinin arasından en gözde öğrencileri olarak Yaguro'o, Mundo ve Kalyus denebilirdi. Koute gecenin karanlığını zevk ve hüzünle izlerken omzuna bir yaratığın konduğunu hissetmişti.

Kafasını çevirme gereği duymamıştı. Enerjisinden bu yaratığın kim olduğunu çoktan anlamıştı. Yaratık her ne kadar enerjisini saklamakta usta olsa da dünyadaki hiçbir varlık, enerjisini Koute'den saklayamazdı. Yaratığın enerjisi tükenmek üzereydi. Koute, 'Baya yoruldu anlaşılan.' diye düşündü.

''Nasılsın Jiju? Buraya acele ile gelmişsin gibi?'' Koute sordu. Jiju'yu severdi. Fakat Jiju'nun zamansız gelmediğini de biliyordu. Ayrıca Jiju'nun enerjisindeki düşüklüğü fark etmişti. Jiju enerjisini fazla tüketmez, her daim yarısı dolu olurdu. Ancak bu sefer Jiju'nun enerjisi bitmek üzereydi. ''Jiju.. Görüşmeyeli bir yıl oldu. Geçenki görüşmemizde de pek iyi haber vermedin. Bu sefer de vereceğini hissetmiyorum.. Ne oldu?'' Koute konuştu.

Güvercin, sıkıntıyla göğsünü kabarttı. ''Nasıl söyleyeceğim bilemiyorum..'' dedi. Koute'nin kaşları sert biçimde çatıldı. ''Ruaqred kayboldu. Qudve enerjisini hissedemiyor artık. Üstelik Feraok ise Ruaqred'in sağ elini, bir gözünü ve kılıcını bulmuş. Ruaqred'den hiçbir iz yok. Daha Klefnoa'nın yanına uğramadım bile...'' Jiju konuştu.

''Ne diyorsun sen JİJU!!'' Koute ayağa kalktı. Güvercin kanat çırpıp havada sabit biçimde durmaya başladı. ''Ne dediğinin farkında mısın?'' Koute bağırmaya başladı. Jiju'nun yüzündeki ciddi ifadeyi görünce hiç şakası olmadığını anlamıştı. Zaten normalde de Jiju şaka yapmazdı. ''Hiçbir iz yok mu yani şimdi?'' Koute korkuyla karışık merakla sordu.

Yaguro'oHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin