Bu bölüm Zakowske adlı kullanıcıya, kankama ithaftır....
ÜÇ AY SONRA
Saçları ağarmaya başlamış, zayıf fakat güçlü bir enerji yayan adam; yanında ince belli, alımlı, deri kıyafetler içinde oldukça çekici duran bir kadın, arkalarında kısa boylu, aşırı kaslı genç adam yürüyordu. Onun arkasında ise, iki köle sedyeyle bir çocuğu taşıyordu. Köleler hariç, hepsinin yüzünden düşen binbir parçaydı.
Zayıf adam, verdiği kayıplardan ve sedyedeki çocuğun halinden dolayı çok üzgündü. Kadının ise, çok sevdiği bir insanın ölümünden ve sedyedeki çocuğun durumundan kaynaklıyordu. Aşırı kaslı olan genç adamınsa sedyedeki çocuktan ve turnuvadan kaynaklı buz mavisi gözleri etrafa öfke ile bakıyordu.
Beş kişi birlikte yürüyorlardı. Gonhei Krallığı'ndaydılar. Şuan gittikleri yön ise Wetsu Ormanı idi. Gonhei Krallığı'nın sınırına geldiklerinde en öndeki zayıf adam durdu. Yüzünde başka şeyleri düşündüğüne dair kararsızlık vardı. Aklındakiler biraz sonra düşünmeye karar verdi.
''Benden bu kadar. Tarikatın başında durmalıyım. Veakr birkaç güne dönecek. Veakr geldiğinde güvercinle haberleşip sizin yanınıza göndereceğim. Benden başka bir isteğin veya arzun var mı Klefnoa?'' Zayıf adam konuştu.
''Hayır Koute.. Herşey için teşekkür ederim. Eski dostlar olsak da bir teşekkürü fazla görmemeliyim.. Ruaqred için çok üzgünüm. Bunu daha önce konuştuk.. Fakat..'' Klefnoa duraksadı. ''Ben onu öldüren, ki eğer öldüyse, bir Tanrı olduğunu düşünüyorum.'' dedi. Koute'nin yüzü, Tanrı lafını duyunca buruşmuştu.
Tanrıların işin içinde olmamasını ummaktan başka yapabileceği bir şey yoktu. ''Görüşürüz Klefnoa..'' Koute konuştu. Daha tek kelime etmeden arkasını dönüp yürümeye başladı. Koute'nin sinirli olduğu her halinden belliydi. Klefnoa ise üzüntüyle kafasını yere eğdi. Gözleri dolmuştu.
Gözlerinin dolduğunu kimseye göstermek istemiyordu. Kestane rengi saçları yüzünü örtmüştü. Kalyus ilgilenmiyormuş gibi etrafını izlemeye başladı. Köleler ise yorulmuşlar, belli etmek istemiyorlardı. İkiside avcı kadından çekiniyordu. Sonunda Klefnoa başını kaldırdı. Kalyus'a gidelim anlamında baş hareketi yaptı.
Kalan dört kişi tekrar yola koyuldu. ''Kıdemli Feraok nerede, ne zaman gelecek?'' Kalyus sordu. Klefnoa arkasını dönmeden, ''Feraok gelmeyecek. Yaguro'o uyanırsa gelme ihtimali var. Ruaqred'in ölümü onu yıkmış olsa gerek..'' dedi.
Klefnoa her ne kadar ruhsuz ve üzülmemiş gibi konuşsa da Ruaqred'in durumuna en çok üzülen oydu. Fakat belli etmiyordu. Etmeyecekti. ''Usta Ruaqred ölmedi!!'' Kalyus sinirlerine hakim olamayarak sesini yükseltti.
Klefnoa sert biçimde arkasını döndü. ''KES SESİNİ ÇOCUK!!'' diye bağırdı. Kalyus o sırada Klefnoa'nın da üzgün olduğunu anlamıştı. Ses çıkarmadan yürümeye devam ediyorlardı. Klefnoa, kendisini hız alanında eğitecekti. Daha önce bu tarz eğitim yapmadığı için zorlanacağını biliyordu.----------------------------------------
Birkaç Gün Sonra
Mundo Tarafı''Üstat, 'O' tam olarak Wetsu Ormanı'nın güney tarafında mı?'' Mundo sordu. Heyecanlı olduğu her halinden belliydi. Sonunda o büyük gün gelecekti. Kısa sürecek olsa da, hedefine ulaşmadan buraya, Üstat'ın yanına gelmemeye kararlıydı...
''Evet Kara Yılan. Bu iyiliğimi unutma. Ayrıca sana iki hafta daha süre veriyorum. Bana sadık kalmanın hediyesi olsun..'' Üstat ciddiyetle konuştu. Mundo, adama bakarken, ''Bu adamı tanımasaydım ve milyonlarca kez görmüş olsaydım gene unuturdum.. Çok sıradan bir insana benziyor..'' diye düşündü.
Mundo konuşmak için ağzını açtığında Üstat fırsat vermeden konuşmaya başladı. ''İstersen seninle birlikte Beyaz Manolya'yı yollayabilirim.. O da biraz tecrübe edinmiş olur.. ne dersin?''
Mundo kafasını Yunloa'ya çevirdi. ''Sen ne düşünüyorsun?'' dercesine göz kırptı. Yunloa, ''Yaşım küçük olabilir Üstadım.. Fakat bu küçüğünüze biraz deneyim yaşaması için Kara Yılan'ın çıkacağı görevde yardımcı olmasına izin verin..'' dedi. Üstat ile tanıştığı beş aydan beri her yönden büyük gelişmeler katetmişti.
Kibar bir hanımefendiye dönüşmüştü. Sadece bu da değil, gücü de çok hızlı kavramıştı. Altı yaşındaydı. Fakat, 5. Seviye Büyücü gücündeydi. Ayrıca, toprak elementinde 5. Seviye olmuştu. Üstat, beş ay önce dediğinde haklı çıkmıştı. Işık gücü de vardı. Onda da 5. Seviye gücüne sahipti.
Bütün güçlerini hizada tutmasını Üstat söylemişti. Yunloa'da Üstat'a derin bir şekilde sevgi duyduğu için onun istekleri emir anlamı taşıyordu. Üstat düşünüyordu. ''Kara Yılan için sıkıntı olmayacaksa gidebilirsin Beyaz Manolya..'' Üstat konuştuktan sonra tebessüm etti.
Mundo, 'Olur.' Anlamında kafasını salladı. Yunloa sevinçle ellerini şaklattı. Kabalık yapmış olacağını düşündü ki, hemen diz çöküp beklemeye başladı. Üstat içten gülümsemeyle ''Benim güzel kızım Yunloa'm ayağa kalk ve bana sarıl..'' dedi. Yunloa'yı öz kızı gibi seviyor,o şekilde konuşuyordu.
Her ne kadar Mundo'ya değer verse de, Mundo sadece onunla ortakmış gibi soğuk tavırlarla konuşuyor ve dediklerini yapıyordu. Daha önce hiç diz çökmemişti. Özür dilememişti. Üstat bunu sorun yapmıyordu. ''Bana sadık olduğun sürece, aramızda hiçbir sorun olmayacak Mundo..'' demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaguro'o
FantasyNasıl pişman olacağınızı sadece sizler belirleyebilirsiniz.. Her zaman bir seçenek daha vardır değil mi? Sonuç belli fakat ilerlediğiniz yolu siz seçeceksiniz. Sonuç ise pişmanlık, Yoldaşlar.. O halde; Bu kapağı okuyup geçtiğinizde...