Ağır ve nefret dolu adımlarla yürüyordu. Enerjisini yüksek boyutlarda dışarı salmıştı. Attığı her adımda bastığı yerde ufak ufak çatlaklar oluşuyordu. Mavi gözleri buz soğukluğunda ölüm getireceğini haykırıyordu. Gözündeki üç pençe yarası sanki kendisinin ne kadar vahşi olduğunu vurgularcasına asaletle gözüküyordu.
Bir an önce içindeki siniri ve nefreti kusmak istiyordu. Sinirden dişlerini sıkmış, gıcırdıyordu. ''Hoh..'' Dışarı derin bir nefes verdi. Öfkenin, gözünü kör etmesini engellemek için kendini sakinleştirmeye çalışıyordu.
''Sevgili seyirciler!!'' Anlatıcı adam coşkuyla konuştu. ''Bugün finale sadece iki kişi kalacak. Kalan sekiz kişi aynı anda eşleştiği kişiyle dövüşecek. Ardından kazanan kişiler bir kura çekip, dinlenmeden ikinci dövüşüne geçecekler. İki gün sonra ise finali yapacağız. Mücadeleler kıran kırana geçeceğinden hepimiz eminiz.'' Adam durakladı. Seyircilerin coşku fitilini ateşlemişti. Arenadaki büyük çoğunluk coşkuyla bağırıyordu.
Mavi gözleriyle arenanın bir kapısının önünde arenadaki seyircileri izliyordu. ''Kan görmekten çekinmeyen fakat dövüşmekten bile aciz insanlar.. Lanet olası korkak beyinsizler!!'' Nefretle kendi kendine konuştu.
''Dövüşçüleri açıklıyorum. Öhöm Öhöm!!'' Anons görevlisi adam yapmacık şekilde öksürdü.
''Zfulho Ased'e karşı Petqon Orax''
''Erona Vikos'a karşı Sugun Luupi''
''Jimtao Juantu'ya karşı Kalyus Zanei''
''Fadvoji Wera'ya karşı Cuaxe''
''Bütün dövüşler aynı anda olacağı için...'' Anonscu sustu. ''Arenadan kalın toprak duvarlar yükselmeye başladı. Duvarlar yeterince kalınlığa ve uzunluğa erişince, ''Dövüşcüler 'yanlışlıkla' birbirlerine saldırmasın diye özel toprak duvarlar olacaktır. Herkes kendi bölgesine ve rakibinin karşısına geçsin!!'' dedi.
Kalyus kendi bölgesine geçti. Düşmanına baktı. Sinsi bir gülüşle kendisine doğru bakıyordu. Bu gülüşü daha önce Zfulho'nun yüzünde de görmüştü. Zfulho aklına gelince sinirden alnındaki iki damar şişmişti. Kontrolünü kaybetmek üzereydi. Göz kapaklarını seri hareketlerle kapatıp açıyor, ellerini yumruk yapıp salıyordu.
Dövüşü başlatmazlarsa kendini tutamayacaktı. Dudaklarını birbirine sertçe bastırıyordu. ''Hadi başlat şu lanet dövüşleri!!'' Yüksek sesle konuştu. Anonstaki görevli onu duymuştu. ''Birileri savaşmak için sabırsızlanıyor galiba.'' Diyip kahkaha atmıştı.
Kalyus sinirli bir şekilde adamla göz göze geldi. Adam onu umursamıyormuş gibi gözlerini çekti ve ''O halde dövüşler BAŞLASIN!!'' Adam heyecanla bağırdı.
Jimtoa karşısına baktığında Kalyus yoktu. ''Ne ara ya?'' diye umursamazca konuştu. Enerjisini dışarıya saldı. Fakat bir gariplik vardı. Etrafta hiçbir enerji akımı hissetmiyordu. Etrafına bakınırken sağ tarafından bir darbe geldi. Savrularak yerde yuvarlanıyordu. ''Hadi be!'' Jimtoa konuştu. ''Yerde sürüklenmesi henüz durmamışken kürek kemiğine de sağlam bir darbe daha geldi. Kalyus, enerjisini ayak parmak uçlarına göndermiş, büyük basınç ile tekmesini atmıştı.
Jimtoa'nın kürek kemiği içine göçmüştü. ''Uyh. Bu biraz acıttı ya!'' Jimtoa gülerek konuştu.
''Dövüşçüler, dikkatini dağıtmadan dövüşmeye devam edin. Ben Yüce Kral İngur! Artık kalıcı şekilde sakat bırakma yasağı kalkmıştır. İstediğiniz şekilde sakat bırakabilirsiniz. Ancak öldürmek yasak. İbret olsun diye sakat kalanlar hayatta bırakılacaktır.'' Kral İngur konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaguro'o
FantasyNasıl pişman olacağınızı sadece sizler belirleyebilirsiniz.. Her zaman bir seçenek daha vardır değil mi? Sonuç belli fakat ilerlediğiniz yolu siz seçeceksiniz. Sonuç ise pişmanlık, Yoldaşlar.. O halde; Bu kapağı okuyup geçtiğinizde...