Yaguro'o, "İyi ki sabahleyin, tavşanı yemişim." diye düşündü. Hava kararıyordu. Ancak hala büyülü yaratık öldürmeye devam ediyorlardı. Daha doğrusu Yaguro'o öldürüyordu. İlk saatlerden sonra biraz tecrübelenmişti. Tabii bu tecrübe çoğunlukla Klefnoa sayesinde olmuştu. Klefnoa olmasaydı şuan hem ölmüştü hemde ölmese bile bir bok beceremeyen asalak olurdu.
"Gerçekten de dahi bir avcıymış. Sabahtan beri ondan bayağı şey öğrendim"
Yaguro'o düşündü. Kendine doğru koşan yavru boz ayıya bakıyordu. Boz ayıyla arasında iki adım mesafe kaldığında Klefnoa'dan aldığı bıçağı ayının boğazına savurdu. Yavru ayı, nefesini veremeden öldü. O sırada Klefnoa, Yaguro'o'nun arkasından iki tane domuz gönderdi. Aurasıyla onları bekletmişti.Yaguro'o enerjisiyle arkadaki iki hayvanı hissetti. Arkasına dönmeden köpeğine emir verip onları öldürttü.
"Bu kadar av yeterli sanırım. Şuanda bir aylık yiyeceğimiz bile çıktı. Ayrıca bana akşamları element çalışacağız dedin." Yaguro'o konuştu. Çok yorgundu. Oturup ağaca yaslandı.
"On dakika dinlen. Sonra element çalışacağız." Klefnoa emrini verdi. Kendiside oturuyordu. Ancak aniden ayağı kalktı. Hissettiği enerji yanlış olamazdı. Bu kadar kısa sürede imkansızdı. Tabii...
Bir Ejderha kükremesi duydu. Ardından büyük bir ateş görüldü. Klefnoa beklemeden sol eliyle sağ elini simetrik şekilde tutup havaya kaldırdı.
Yukarıya doğru dümdüz alevler çıktı. Yerini belli etmişti. En fazla iki dakikaya beklediği kişi gelirdi. "Yaguro'o üstün başın kanlar içinde. Yanında kıyafetlerin var mı?" Klefnoa sordu. Yaguro'o hayır anlamında kafasını salladı.Klefnoa beklerken, kanat sesi duydu. Büyük bir yaratık yere iniş yapıyordu. Tabi ki bu, bir Ejderha idi. Ejderha konduktan sonra Klefnoa'ya bakmaya başladı. Ejderhanın turuncu gözleri, metalimsi pulları vardı. İki tane uzun boynuzu vardı. Ejderhanın kafasından, bayağı uzun ve omuzları geniş bir adam indi.
"Dev Adam.." Klefnoa mırıldandı. "Bir günde mi?" Klefnoa sordu. Ancak gelen adam soruyu umursamadan "Ne oldu Klefnoa? Bu sefer büyük sıkıntı nedir? İkinci defa--" Ruaqred konuşurken Klefnoa böldü.
"Sesini keser misin Ruaqred? İlk önce bu kadar hızlı geldiğin için teş--" Bu sefer de Ruaqred konuşmayı böldü."Bak hiç havamda değilim. Mevzuya gir." Ruaqred aşırı ciddi bir şekilde emir verdi. Klefnoa Ruaqred'in ciddiliğini görünce kendisi de ciddi oldu.
"Bu öğrencim Yaguro'o." Yaguro'o'yu gösterdi. Ruaqred "Ee, bize ne bundan?" bakışı attı. "Kendisi dört element sahibi bir çocuk. Karanlık ve Lav özel gücü var. Hepsinde birinci seviye tabii. Birde son özelliği o bir Savaşçı-Avcı!" Klefnoa konuştu.
Ruaqred, Klefnoa'nın son cümlesini duyunca gözleri yuvalarından fırlayacakmışcasına gözlerini pörtletti. "Emin misin?" diye sordu Ruaqred. Ardından enerjisini açtı. Çocuğun özelliklerine bakmaya koyuldu.
"Altı yaşında. Ve altın fırsat. Bizi koruması için? Ne dersin? Sırf bu yüzden onu eğitiyorum. Er ya da geç, bizi bulacaklar. Ben ise onlar bizi bulmadan elimde koz yaratıyorum." Klefnoa konuştu. Ruaqred düşünceliydi. İkinci defa bu kadar büyük karmaşa yaşıyordu.
Jiju haklıydı. Bu sefer Tanrıdan daha önemli sebep vardı. "Sana teklifim, Yaguro'o'yu birlikte eğitmemiz. Sen savaşçılık, su ve lav alanında. Ben ise avcılık, ateş, hava alanında? Ne dersin?" Klefnoa tekrar sordu. Ruaqred için sanki zaman durmuştu. "Nasıl olur da bir daha savaşçı-avcı çıkabilirdi?" düşünüyordu. Sonunda düşüncelerinden sıyrılmayı başardı.
"Biz dedin de, Jiju, 'Üçüncü'yü çağırmaya gitmişti. Teklifine gelirsem, varım. Onu ne kadar süre eğiteceğiz? Aklında belli bir süre var mı? Ayrıca bu veledin gözleri beyaz mı?" Ruaqred sordu. Yaguro'o'dan gözlerini ayırmamıştı. En ince ayrıntısına kadar inceliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaguro'o
FantasyNasıl pişman olacağınızı sadece sizler belirleyebilirsiniz.. Her zaman bir seçenek daha vardır değil mi? Sonuç belli fakat ilerlediğiniz yolu siz seçeceksiniz. Sonuç ise pişmanlık, Yoldaşlar.. O halde; Bu kapağı okuyup geçtiğinizde...