Kitap 1: Filizlenen Kötülük / Bölüm 33

2.7K 245 49
                                    

Keyifli Okumalar...

Jimtoa'nın yüzüne gülümsemesi daha da yayıldı. ''Aslında ya hiç burda değilsem, ya hiç seninle konuşmuyorsam..??''

Bu sözler bir anlığına Kalyus'un yüreğini hoplatmıştı. İçinden ağzına doğru bir baskı hissetmeye başlamıştı. Tüyleri hissettiği ürperti yüzünden diken diken olmuştu. Ensesinden aşağıya doğru birkaç ter damlası akmıştı. Soğuk terler döküyordu. ''Cidden mi?'' diye içinden geçirdi.

Gözleri hala Jimtoa'ya kitliydi. Onun ne yapacağına pür dikkat kesilmişti. Bir yandan da enerjisini salıyor, olağan dışı enerji dalgalanması var mı diye bakıyordu. ''Heyyhh?'' Beyninde bir fısıldama duydu. Sesi duyar duymaz tanımıştı. Bu Wukuo'nun sesiydi. Kalyus cevap vermedi.

Wukuo, Kalyus'a birkaç cümle fısıldadı. Dışardan bakılınca görünen tek şey, Jimtoa ve Kalyus'un bakışmalarıydı. Kimse bir santim bile hareket etmiyordu. Wukuo'nun sözleri Kalyus'u bir yandan rahatlatmış bir yandan da tedirgin etmişti. Jimtoa'nın neden kolu kesilince acıdan bayılmadığını veya kan kaybından güçsüz düşmediğini şimdi anlamıştı.

''Yeter bu kadar!!'' Jimtoa bağırdı. Kalyus biraz kamburlaşıp saldırıyı beklemeye koyuldu. Bir yandan da ağzından büyülü sözcükler fısıldıyordu. Savaşçılık gücü son seviye idi. Enerji havuzu yarısına kadar doluydu. Bu dövüşü kazanacağına dair inancı vardı. Umutsuzluğa kapılırsa, Yaguro'o'yu hatırlayacaktı.

Onun için dövüşecekti. Yaguro'o'nun intikamı alınmalıydı. Jimtoa hiç var olmamışcasına yok oldu. Silüeti, sanki bir serapmış gibi havaya karıştı. Kalyus, ''İşte şimdi sıçtık mı?'' diye kendi kendine konuştu.

Kalyus, arkasında garip bir enerji hissedince Wukuo'yu çaprazlama şekilde tutarak savunma yaptı. Jimtoa ile arasında bir kol mesafesi vardı. Jimtoa'nın elinde bir balta vardı. Balta, keskin ağzından sapına kadar figür ve işlemelerle doluydu. Baltaya özel bir büyü yapıldığı anlaşılıyordu. ''Eeeh! Bu ne böyle? Hep arkadan saldırıyorsun lanet korkak!!'' Kalyus konuştu.

''Sen benim yüzümü görmeyi bile hak etmiyorsun.'' Jimtoa sinirle konuştu. Bir kolu yokken çok garip duruyordu. Sanki diğer koluna hiç sahip olmamış gibi dövüşüyordu. Bu tutumuna karşı Kalyus biraz şaşırmıştı. Wukuo'dan yeşil dumanlar çıkmaya devam ediyordu.

Kalyus elini Wukuo'nun keskin ucuna batırdı. Ufak bir çizik atmasına rağmen avcundan boğaz kesmişcesine kan çıkıyordu. Çıkan kanları kılıç emiyordu. Bir damla kan yere akmamıştı. Bir dakika boyunca Wukuo, kan emmişti. Kan emmesi bitince Kalyus'un eli olağan üstü bir hızla iyileşmiş, geriye sadece bir çizik izi kalmıştı.

Wukuo'dan çıkan yeşil duman oranı on katı fazla çıkmaya başlamıştı. Havayı yeşil bir sis kaplıyordu. Jimtoa, ufak çaplı enerji yenilemesini o bir dakikada bitirmişti. Enerjisi tamı tamına doluydu. Kalyus'a baktığında havanın yeşil bir sisle kaplanmıştı.

Saldırıya geçecekti ki, bastığı topraktan sıcaklık geliyordu. İki adım geri attı. Arkasına hızlı şekilde kafasını çevirip baktığında arkası da lavlar ile kaplanmıştı. ''Demek bakışırken ve beklerken bir yandan da ayaklarının altından doğru lav bıraktın ha?'' Jimtoa konuştu.

''Zekiymişsin.'' Kalyus umursamaz ve alayla karışık tebrik etti. Jimtoa oyuna getirilmişti. Ne havadan ne de karadan saldırı yapabiliyordu. Su elementine sahip değildi. Ateş elementine sahipti. Ki bu durumda ateş kullanırsa kendini sıkıntıya sokacaktı. ''Ne yapacağım?'' diye düşünürken, sağ bacağında bir yanma hissetti.

Yaguro'oHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin