Kitap 1: Filizlenen Kötülük / Bölüm 48

2.5K 230 62
                                    

      ‘’Kanınızla yıkanacağım,

        Şanınızla yükseleceğim,

        İntikamımı alacağım,

        Verin son nefesinizi çünkü,

        Durdurabiliyorsanız saldırın,

        Ben durmayacağım,

        Ben bir şeytanım,

        Kana susamış şeytan,

        Ölümdür beni yaşatan,

        İçinize korku salan,

        Gittiği yere ölüm getiren

        Benim adım Beyaz Göz

        Bu duyacağınız son söz!!’’

       Bu cümlelerinden sonra Yaguro’o çoktan mızrağını bile çekmişti… Hava elementiyle kalkan savunması yapan adamın duyduğu son sözler cidden de bu sözler olmuştu. Yaguro’o çift başlı, üç keskin uçlu mızrağı Ogruo’yu adamın boğazından içeriye sokmuş, kendi sol tarafına doğru sertçe çekmişti.

        Adamın kellesini sadece sol tarafındaki deri parçası tutuyordu. Ölen kişinin kıdemli olduğu belliydi. Yanındaki kadın ve erkek savaşçılar bayağı şaşırmıştı. Çünkü kendi bölüklerinin kıdemlisinin böyle kolay ölmesini beklemiyorlardı.

       ‘’DUYURUN TÜM DÜNYAYA!! BEYAZ GÖZ ÖLÜM GETİREN YAGURO’O GERİ DÖNDÜ!!!’’ Yaguro’o bağırdı.

      Bu sözleri tüm ormanda tekrar yankılanmıştı. Savaşçılar kendilerini toplamış, silahlarını çekmişlerdi. Fakat Yaguro’o bir yok oluyor bir beliriyordu. Her belirdiğinde bir kişinin bedeninin bir tarafına mızrak saplanıyor, mızrağın saplandığı beden paramparça oluyordu.

       Yabaniler, krallık şövalyeleri, Yiang Tarikatı savaşçıları ve Cennet’in Merhameti üyeleri hengamenin yaşandığı yere akın etmişti. Çoktan elli kişi, Ogruo’nun keskin uçlarında can vermişti.

         Yaguro’o tekrar göründü. Etrafına bakındı. Yerde yatan bir sürü cansız beden vardı. Hızlı ve derin nefesler alıyordu.Karşısına baktığında yüzlerce kişinin silahlarını çekmiş, saldırıya hazır vaziyette olduğunu görmüştü. Üstü başı kanlar içinde kalmıştı. Yüzü tamamen kana bulanmıştı. Kanlı cellada benziyordu. Kıpkırmızı vücudunda, beyaz gözleri ben burdayım dercesine etrafı izliyordu.

         Kalabalığın içinden bir kadın çıktı. ‘’Seni aşağılık velet!! Senin yaşamın burda son bulacak!!’’ Kadın, Yaguro’o’yu aşağılayarak konuştu.

        ‘’Bu ne ya! Gelen aşağılıyor giden aşağılıyor! Bu özgüven nereden geliyor lanet olasılar?!!’’ Yaguro’o gülerek konuştu. Konuşması bitince gökyüzünden kan kırmızısı alevler Yaguro’o’nun düşmanlarına cehennem gibi geliyordu. Kadının arkasından cayır cayır yanan savaşçıların, büyücülerin ve avcıların acı dolu çığlıkları geliyordu.

       Kadın ne oluyor diye arkasını dönmüştü. Gökyüzündeki yıldızlar birer birer kayboluyor, yerine kan kırmızı ateşler yağıyordu. Kadın kulağında bir fısıltı duydu. ‘’Düşmanına asla arkanı dönme!’’ Duyduğu son söz bu olmuştu. Kadının sırtına mızrak girmiş, bedeni patlamıştı. Mide, bağırsak, böbrek, karaciğer gibi vücut organları dört bir yana dağılmıştı.

       Bir yanda karadan adamların hayatlarına son veren Yaguro’o, bir yandan da havadan ölümcül alevler yağdıran Qudve… Yaguro’o, günümüz Kontra-Gerilla saldırı tarzında bir saldırı yapıyordu. Yaguro’o, mızrağını o kadar mükemmel kullanıyordu ki sadece tek bir savuruşuyla iki savaşçıyı aynı anda öldürebiliyordu.

Yaguro'oHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin