Kitap 1: Filizlenen Kötülük / Bölüm 65

2.4K 191 76
                                    

     Urotsu, sözlerini söyledikten sonra uzay-zaman tekniğini kullanmıştı. Tekrar belirdiğinde Yunloa'nın hemen sağ çaprazındaydı. Yunloa, Urotsu’nun bu derece hızlı uzay-zaman tekniği yapmasına şaşırmış ve hazırlıksız yakalanmıştı. Urotsu sağ elinin dört parmağını birleştirip baş parmağını avcunun içine bastırdı. Dirseğini büküp kolunu geri çekti. Hemen ardından, parmaklarını Yunloa'nın tam olarak enerji havuzunun olduğu yere doğru sapladı!
   Bir balon patlama sesinin ardından Yunloa'nın çığlıkları, Yaguro’o’nun kulaklarınu doldurmuştu. Çığlıkları o kadar acıydı ki, Yaguro’o gibi birinin bile içinin bir kısmını 'cız' ettirebilmişti. Urotsu, Yunloa'nın enerji havuzunu patlatmıştı!! Elini, Yunloa'nın karnından geri çektiğinde yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştirdi. Kanlı parmaklarını yumruk yapıp Yunloa'nın yüzüne doğru kroşeyi geçirdi!
    Metrelerce havalanan Yunloa, yine metrelerce yerde sürüklenerek durabilmişti. Enerji havuzu patladığı için sıradan insanlardan bir farkı yoktu. Bu sebepten dolayı yediği yumruğun etkisiyle bilincini kaybetti. Yunloa'nın enerji havuzunun patlamış olduğuna Yaguro’o inanamıyordu.
    İlk defa o zaman Yaguro’o duygularına anlam verebilmişti. Yunloa'ya karşı içindeki son ve kırıntı olan sevgisi Yunloa'ya aitti. Ona kendini kaptırmış fakat kendini kandırarak böyle birşey olmadığına kendini inandırmıştı. Herşeyi anlayıp duygularını tercüme edince öfkeden deliye döndü.
     Kontrolsüz saldırılara başlamamak için kendini zor tutarken içindeki Pjocze de onu sakinleştirmeye çabalıyordu. Mundo ve İlir de aynı şekilde Yunloa'nın enerji havuzunun patladığını görünce daha da çıldırmışlardı. Hayalet ise öğrencisinin bir daha asla büyücü ya da enerjiye sahip olamayacağının farkındaydı. Yunloa'nın başına gelenden en çok üzülenlerden birisiydi. Ancak Hayalet, şuan bir savaşta olduklarını biliyordu. Ve savaşta dikkatsizlik ölüm demekti.
    Kafasını o yönden çevirip Koute’nin ana konseyinin olduğu tarafa çevirdi. Önemli ve radikal kararlar alınmalı ve derhal harekete geçilmeliydi. Zaman oldukça kısıtlıyken muazzam baskı altındalardı. Çığlık veya feryatlar umurlarında değilken savaşın ortasında toplantı yapıyorlardı.
    Toplantının son demleriydi artık. Kötülerin en güçlülerinin bir kısmı buradaydı. Nihayet toplantı bittiğinde hepsi karanlık dumana dönüşerek yok oldular. Ve atılan çığlıkları yükseltip çoğaltmaya çoktan başlamışlardı. Hepsinin gücü muazzamdı. Bu yüzden direk savaş konseylerine tek başlarına kafa tutacaklardı...

      Urotsu ciddi bir ifadeyle bürünmüş olmasına rağmen ağzında alaycı bir sırıtma vardı.
     "Yaguro’o.. Sanırım küçük aşkın artık ezilmeye mahkum olacak! Kaslı köpeğin ise tek kollu yaşayacak.. Sıra diğerlerine geliyor lanet cani!!" Urotsu nefretle konuştu. Her cümlesinin sonunda ağzından tükürükler saçıyordu.
     İkisininde ezelden beri birbirinden nefret ettiğini anlamak için dahi olmanıza gerek yoktu. Yaşanan son olaylardan sonra birbirlerine olan nefretleri katlanmış, daha da farklı boyuta taşınmıştı. Urotsu’nun gözleri beyaz parlarken bedeninden açık turkuaz renginde dumanlar yükseliyordu.
    Mundo’nun gözleri kapkaranlık idi. Hırıltılı biçimde nefes alıp veriyordu. Yunloa için çok ama çok üzülmüştü. Kafası aşağıya bakarken kolları yana doğru sarkmıştı. Kalyus, şaşkın ifadeyle etrafına bakarken kılıcının kabzasını sımsıkı kavramıştı. Yaguro’o'dan emir bekliyordu.
     Yaguro’o bakışlarını Yunloa'ya çevirdi. Arenanın kanlı kumlarında bilinçsiz şekilde yatarken etrafı mavi ve beyaz karışımı renge bürünmüştü. Enerji havuzundaki saf enerji zemine yayılmıştı. "Savaşmak için enerjini tamamiyle doldurup hazır vaziyette geldin ve harcayamadan gitti ha? Güzel Yunloa? İntikamını alacağım! Enerjiye bir daha sahip olamasan bile kimse seni aşağılamaya cüret edemeyecek! Urotsu denen kanı bozuk, acınası insan tanesini aldığı her nefes için pişman edeceğim!!" Yaguro’o bu sözleri söyledkten sonra nefret dolu gözlerini Urotsu'ya tekrar kitledi.
    Urotsu ve Yaguro’o bakıştığında, "Daha yeni başlıyoruz. Tek değişen ve gelişen sen değilsin! Bunu sana acı biçimde öğreteceğim pislik cani!!" Urotsu güven dolu sözlerini söyledikten sonra uzay-zaman tekniğini kullanarak yine kayboldu.
     "Gökyüzü Seviye ne demektir? Nasıl bişeydir? Nasıl kullanılır? Hepsini sana göstererek bunuda öğreteceğim!" Urotsu başka yerde belirip bir daha sözlerini söyledi.
    "Gökyüzü Seviye olan Zfulho’yu öldürmüş olabilirsin. Fakat ne ben Zfulho'yum ne de Zfulho ile eş değer güce sahibim! Şimdi bütün gücüme şahit ol!!" Urotsu bu sözlerini söylediğinde, Mundo kafasını kaldırmıştı. Siyah gözlerini Kalyus ve İlir'e dikerek, "Çabuk!! Sırt sırta verin!" dedi. Hemen ardından Yaguro’o’nun sırtına, sırtını yasladı.
    Kalyus ve İlir sırt sırta gelmek için birbirlerine koştuklarında İlir'in ensesinden sertçe güçlü bir el kavradı. İlir ne oluyor demeye kalmadan arenanın boş kısmına doğru fırlatıldı. İlir havada savrularak düşerken yere düşmesine ramak kala, karnında çok güçlü bir sancı hissetti.
     Tek nefeslik süre dahi geçmeden, acısı ikiye, ardından üçe katlandı. Nefes aldığında dörde ve beşe katlanırken, İlir acıdan bağırmaya başladı. Urotsu, İlir'in de enerji havuzunu patlatmıştı. İlir yere düşerken, Urotsu döner tekme atarak İlir'i arena duvarlarına gönderdi. Arenanın sert duvarlarına sertçe yapışan İlir de bilincini oracıkta kaybetmişti. Artık İlir'inde enerji havuzu yoktu, ömrü boyunca sıradan ve güçsüz biri olarak yaşayacaktı. Tabii, bu arenadan çıkabilirse...
    Tüm bunlar iki nefeslik sürede olurken, Yaguro’o ve Mundo kendinden geçmişerdi. Görüşmedikleri iki buçuk yıla rağmen aynı anda saldırıya çıkmışlar ve uyumlu bir şekilde koşuyorlardı. Kalyus’u arkada bırakmışlardı. Urotsu’nun yüzünde ise imalı bir gülümseme vardı.
     "Gücümün büyük bir kısmını sakladım diye beni küçük görürseniz olacağı buydu. Gelin bakalım sıra sizde!!!"

Yaguro'oHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin