Kitap 1: Filizlenen Kötülük / Bölüm 42

3.1K 277 124
                                    

    Yaguro’o, güçlü adımlar atarak yürüyordu, kendinden emin ve sorun olmayacağını düşünüyordu. Enerjini ustaca kullanarak hedefinin yerini tam olarak belirlemişti. Gördüğü büyük dağın bir mağarasında idi. Zihnini boşaltması gerekiyordu, bu yüzden de şu anki hedefi hariç bütün planlarını kafasından uzaklaştırdı. Rahatlamayla gözünü birkaç saniye kapatmıştı ancak yürümeye devam ediyordu.

     Gözlerini açtığında karşısı, sanki güneşin önüne bulut geçmiş gibi kararmış birkaç saniye sonra hızlıca kayıp gitmişti. Kafasını yukarı kaldırıp bu karaltının, bir bulut gölgesi mi yoksa başka bir şeyin gölgesi mi diye bakmak amacıyla gökyüzüne göz gezdirmeye başladı. Büyük boyutlarda devasa bir ejderha uçup geçmişti gökyüzünden. Öyle heybetliydi ki, Yaguro’o bir anlığına hedefini unutup o ejderhanın peşinden gidecekti..

      Gülümseyerek başını iki yana sallayıp, hedefine odaklandı. Attığı her adım onu daha çok heyecanlandırıyor, acele etme isteği uyandırıyordu. 7. Halkada nelerle karşılaşacağından emin değildi. Olası büyülü yaratıkları ve yapacağı saldırı-savunma yöntemlerini biliyordu.

     Aradan geçen birkaç saat sonra hava kararmaya yüz tutmuş, Yaguro’o ise mağaranın ağzına gelmiş bulunmaktaydı. Gökyüzüne bakıp, bakışlarını mağaraya çevirdi. ‘’Neyse zaten içerisi de karanlık. Mundo ve diğerleri şu an yolu yarılamış olmalı..’’ Yaguro’o düşündü. Mağaraya ilk adımını atıp avcunu yukarı bakacak şekilde kaldırdı. Ateş elementini kullanarak avcunun içinde çok büyük olmayan bir ateş belirdi.

     Mağaranın küflü havası kendisini biraz rahatsız etmişti. Anlaşılan buraya bayağı yıldır kimse uğramamıştı. Mağaranın her yerinden büyüklü küçüklü örümcek ağları sarmıştı. İlerlerken karşısına Dev Kan Tarantulası Örümceği’nin çıkmasını istemiyordu. O büyülü yaratıkla savaşırsa epey vakit kaybedeceğini kendiside biliyordu.

     En azından elinde şu an bulunan kırmızı kılıç ve iki hançerle zaman kaybederdi..

     Hedefine iyice yaklaşmıştı. Hala herhangi bir sorunla karşılaşmamış, içinde kalmış olan Saklon’un son gücü giderek belirginleşiyordu. Kıyafetlerinin boşluklarından Saklon’un kızıl enerjisi sızıyordu. Ne olur ne olmaz diye kendi enerjisi ile etrafı kontrol ediyordu. Hala sorun yoktu!!

      En sonunda durmak zorunda kaldı. Çünkü mağaranın sonuna gelmiş, çıkmaz yolda kalmıştı. ‘’Nasıl yani?’’ diye şaşırdı. Hata yapmadığına emindi, avcundaki ateş hüzmesini biraz daha arttırarak etrafa göz gezirmeye başlamıştı.

      Gözü aşağıda hep karanlık kalan yere takıldı. Diğer avcuyla oraya alev hüzmesi gönderip sebebini öğrenmek istemişti. Ateş karanlık noktanın içinden geçmiş ve yavaşça kaybolmuştu. ‘’Hımmm.. Yani bu delikten geçmeliyim ha?’’ Yaguro’o seslice kendi kendine konuştu.

      Avcunu yumruk yapıp ateşi yok etti. İki adımlık mesafede koşmaya başlayıp bodoslama deliğin içine atladı. Biri bu durumu görse, ‘’Bu deli ne yapıyor!!?’’ derdi.

      Delik çok pürüzlü ve sivri kayalarla doluydu. Yaguro’o acıyla yuvarlanmaya devam ediyor, kıyafetleri parçalanırken bedenide çizik ve kesiklerle doluyordu.

     ‘’Hıah!!’’

     ‘’Ahhggg!!’’

    Acısını bastırmaya çalışırken daha da canı yanıyor istesizce ağzından kısık sesle inilti çıkıyordu. Yirmi nefes alımlık bir zaman geçtikten sonra sonunda Yaguro’o on metrelik yükseklikten sertçe yere yapışmıştı.

Yaguro'oHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin