Yaguro'o

Kitap 1: Filizlenen Kötülük / Bölüm 8

1.000 okunma şerefine... ; )

Bir adam, bir kadın ve bir çocuk Kannodai'ye doğru Ejderha ile birlikte uçuyordu..

"Ejderhaları seviyorsun demek?" Ruaqred konuştu. Bir yandan etrafı izliyordu. "Qudve, sanırım sende onu sevdin?"

Qudve burnundan duman çıkardı. Bu evet anlamına geliyordu. Qudve sıradan bir ejderhaydı. Ancak onu efsane yapan şeyde sıradan olmasıydı. Sıradan bir ejderha olmasına rağmen, Ejder Alfalarına kafa tutmuş, Kral Ejderle dövüşmüştü.

"Kannodai göründü. Yakın bir yerde inelim." Klefnoa emir ile rica arasında konuştu.
Ruaqred, Klefnoa ve Yaguro'o Ejderhadan indi. Kannodai Şehrine doğru yürüyorlardı. Fazla mesafe yoktu. Yürüyerek yarım saatte varılabilir bir uzaklıktı.

----------------

Dünyanın Ucunda Bir Yer

Gün ışıkları daha yeni yeni kendini gösteriyordu. Zayıf bir adam, yeni uyanmıştı. Zayıftı fakat çelimsiz değildi. Dış görünüşe önem veren bir insan, onun anında kaybedeceğine dair tüm varlığını koyabilirdi.

Zayıf adam uyandıktan sonra etrafına bakındı. Güzel bir yumurta kokusu bütün evi sarmıştı. "Egsulo gene güzel yemek mi yaptın?" Zayıf adam sordu.

"Evet Usta Koute. En sevdiğiniz yemek olan Kertenkele yumurtası yaptım." Egsulo konuştu. Egsulo, sarı saçları ve kaşları , gözleri bile sarı olan bir kadındı. Zayıf adamın öğrencisiydi.

"Teşekkürler Eg. Güne güzel başladık. Ancak keyfim bozulacakmış gibi geliyor." Koute konuştu. Yemek için sofraya oturduğunda, penceresinde bir güvercin belirmişti. "Oo kimleri görüyorum. Sizleri hangi rüzgar attı buraya Jiju hazretleri?" Koute gülerek konuştu. Güvercin, ne zaman Koute'yi görse gülümserdi. Ancak yüzündeki ciddi ifadenin bozulmadığını görünce, "Kahretsin!!Yine ne oldu?" Kuote sinirlerine hakim olamayarak bağırarak sordu.

"Ruaqred, Klefnoa şuan birlikteler. Bir tek siz eksiksiniz. Bir de Ruaqred'in öğrencisi. Tabii Ruaqred'in öğrencisi artık aramızda olmadığı için, size geldim." Jiju konuştu.

"Bu sefer hangi Tanrıyı öldürmeyi düşünüyorlar? Geçen seferki Tanrı Savaşı'ndan sonra bir daha yapmayacağımıza dair yemin etmiştik. Hele ki Ruaqred biricik öğrencisini kaybetmesine rağmen nasıl tekrar bir Tanrı ile savaşa girmeye kalkışır? Üstelik Tanrılara izimizi kaybettirmişken!!" Koute, Jiju'yu dinlemeden aklındaki varsayımlara dayanarak sinirlice konuştu.

"Bu mevzu Tanrı ile ilgili değil. Fakat bir Tanrıdan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Ruaqred bile bir saniye düşünmeden Qudve'yi alıp gitti. Şuan ikisi de Wetsu'da." Jiju konuştu.

Normalde diğer insanlar Wetsu Ormanı'ndan korkarak bahsederlerdi. Ancak bu insanlar Wetsu, sanki dünyanın en sıradan yeriymiş gibi bahsediyorlardı.

"Egsulo. Yemeği yiyelim. Sonra sen bir kaç şey hazırlarsın. Bende biraz iksir yapacağım. Öğleden sonra yola çıkarız." Koute emirleri ve yapılması gerekenleri söyledi.

Koute yemeğini yerken Jiju "200 sene önce İmparator Seviyedeydin. Sen herşeyi 'Tek Sefer'de öğrenen adam olmana rağmen durmadan çalıştın. 200 yıl boyunca boş durmuş olamazsın diye düşünüyorum. Şimdi ki seviyen ve durumun nedir? Dört element sahibi olmana rağmen tek element sahibiymiş gibi yapman bir işine yaradı mı? Seninle görüşmeyeli uzun zaman oldu. Merakımı gidermeni bekliyorum." sordu.

"Tanrı Savaşı zamanında 19. Seviye'nin başlarındaydım. Ve evet hala herşeyi 'Tek Sefer'de öğreniyorum. Zekamdan eksilme olmadı. Şuan da İlah Seviye başlangıcındayım. Geçen sene İlah Seviye oldum. İlah Seviye gerçekten farklı bir seviyeymiş onu anladım. Elementlerimin hepsine eşit ağırlık vererek çalıştım. Dört elementim de Gökyüzü Seviye'de. Bildiğimiz üzere tek özel yeteneğim var. Karanlığın Gücü. Şimdi, 'Gecenin Katilleri'nin başkanı benim. Tek element sahibi gibi göstermem, toplum içinde işime yaradı. Fazla dikkat çekmemeye çalışmıştım ancak bu halim sayesinde mecburen dikkat çektim. 100 yıldır kimse bana meydan okumadı. Haliyle canım sıkılıyordu. Eğer ki tekrar bir Tanrı ile savaşımız olursa, kazanacağımızdan emin gibiyim." Koute uzunca konuştu.