Alan oldukça genişti. Fakat ciddi bir dövüş olursa surlara sıçrayabilirdi.
‘’Gördüğünüz gibi kalenin avlusu oldukça geniş. Ancak kaleye hasar vermezseniz sevinirim dostlar. İyi bir dövüş çıkartın bakalım..’’ Koute konuştu. Avlunun tepesindeki oturma yerlerine yavaştan insanlar gelmeye başlamıştı. Arena tarzı bir mekan olmuştu artık kalenin içi..
‘’Öyleyse…. Başlayın!’’ Koute, mutlu bir ifadeyle bağırdı.
Mundo’nun yüzündeki hınzır gülümseme, bir anda kaybolmuş, ciddi ifade yer almıştı. Ölümüne dövüşmeyecekti, kendi gücünün sınırlarına kadar da zorlamayacaktı ama Feraok’un karşısında yeterince durup kendini kanıtlayacaktı. İki buçuk yılın kendisine ne kattığını bizzat göstermeliydi.
Bu eğitim dövüşü onun, kendisini kanıtlaması için mükemmel bir fırsattı. Bir göz açıp kapama süresince Mundo yok olmuştu. Yaguro’o, Mundo’nun bu hızına bir nebze şaşırmıştı. Hemen kafasını Feraok’tan yana çevirip onun görüp görmediğini yüz ifadesinden anlamak için baktı. Feraok’un yüzü bir su gibi dingin, bir ay kadar ferah ve bir volkan kadar tehlikeli duruyordu.
Yaguro’o bu yüz ifadesinden hiçbir bok anlamamıştı. ‘’Hımm.. Bu dövüşü izlemek zevkli olacak gibi…’’ Yaguro’o kendi kendine konuştu.
Yunloa ise çok heyecanlıydı. Sanki avluda o dövüşüyormuş gibi gözlerini kırpmadan pürdikkat izliyordu. Heyecandan alnında birkaç damla ter oluşmuştu. ‘’Hadi abi. Hadi Kara Yılan.’’ Yunloa sessizce bu kelimeleri tekrar edip duruyordu.
Öte yandan İlir, bacaklarını yaymış rahat biçimde dövüşü izliyordu. Dövüş fazla umrunda değildi ancak Mundo’nun tam gücünü görmek istiyordu. ‘’Mundo, hadi bakalım dostum. Üstat seni nasıl eğitmiş biraz kanıtla bana…’’ İlir, kendi içinden konuştu.
Kalyus ise, upuzun geçirdiği iki buçuk yıllık arkadaşı Mundo’nun baya iyi bir iş çıkaracağını düşünüyordu. Dövüşü izleyerek belki birkaç şey kapabilirdi. Koute’nin üç yıl önce dediği teknik üzerinde duruyordu üç yıldır.
O teknik çok tehlikeli olduğu için Kalyus teknik için antrenman yaparken istemsizce endişeleniyor ve panik yapıyordu. Üç yılda çok büyük olmasa da biraz gelişme vardı. ‘’Belki yirmi yıl sonra bu tekniği tamamen kullanabilirim…’’ Kalyus kendi hakkındaki düşüncelerini aklından geçirip eksikliklerini bulmaya çalışıyordu.
Koute’nin yüzünden gayet gayet memnun bir gülümseme vardı. ‘’Yatırımların boşa gitmesini istemeyiz.’ demiştin, değil mi Klefnoa? Bak gitmemiş gibi.. Ya sen Ruaqred? Görüyor musun? Üç öğrencinde burada…’’ Koute kafasını yukarıya kaldırarak gökyüzüne baktı ve aklından bu düşünceleri geçirdi.
Mundo tekrar belirdiğinde yumruğu Feraok’un sol çenesinin altında görülmüştü. Feraok çok ufak tebessüm edip Mundo’nun arkasına geçmişti. Mundo hemen bacaklarına enerji göndermişti. Sağ bacağını kendine doğru çekip iyice gerdikten sonra geriye doğru tekmesini savurdu.
Mundo’nun sağ ayağı da Feraok’un yüzüne doğru geliyordu. Feraok iki kolunu çapraz biçimde birbirine yapıştırıp savunma yaptı. Mundo’nun sağ ayağı Feraok’un kollarına gelmişti. Feraok, iki adımlık uzaklığa kadar mesafeye ayakları kesilmeden, kumları yararak sürtünmüştü.
‘’İyisin Mundo..’’ Feraok konuştu. Mundo kafasıyla onayladı. Konuşmadan yere yumuşak bir iniş yaptı. ‘’Arkadan saldırmam Kıdemli Feraok. Fakat arkadan saldırı yapmak isteyenlere arkamı dönük bile olsam vurabilirim..’’ Mundo konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaguro'o
FantasyNasıl pişman olacağınızı sadece sizler belirleyebilirsiniz.. Her zaman bir seçenek daha vardır değil mi? Sonuç belli fakat ilerlediğiniz yolu siz seçeceksiniz. Sonuç ise pişmanlık, Yoldaşlar.. O halde; Bu kapağı okuyup geçtiğinizde...