Urotsu, Işık eğitimini bitirmişti. Yere çöküp soluklanmaya başladı. Ayak sesleri duydu. Arenanın kapısına bakınca, iki kişinin kendisine doğru yürüdüğünü gördü. Görür görmez gelenlerin kim olduğunu tanımıştı. Alnında siyah leke olan ve yüzünde çarpı işaretini daireye almış şekilde yaralar olan iki çocuk geliyordu.
''Kuragi, nasılsın dostum?'' Urotsu konuştu. Kuragi gülümsedi. ''10. Seviye oldum. Çok iyiyim.'' dedi. ''Zuwedki, sen nasılsın? Nasıl gidiyor?'' Urotsu, Zuweqdki'ye dönerek samimi bir gülüşle sordu.
''5. Seviye'nin zirvesindeyim. Yakın zamanda 6. Seviye olurum.'' Zuwedki gözlerini yerden ayırmadan konuştu.
''Merhaba!'' Üç kafa da sesin geldiği yöne döndü. Ses tanıdık değildi. Baktıklarında tanımadıkları bir genç insanın yanında durduklarını gördü. ''Ben İlir. Geleceğim söylenmiş olmalı?'' İlir sordu.
Urotsu, İlir'e bakıp incelemeye başladı. Kumral saçlı, mavi gözlü bir gençti. Kaslı bir vücudu vardı fakat bu kaslar aşırı değildi. Düzenli olarak vücudunu formda tutmak için spor yaptığı belliydi. Seyrek kaşlar vardı. Kızlar için bu kaşlar alımlı gelebilirdi. Boyu 1.90 civarlarındaydı. Urotsu, birden ustası Rkejyu'nun dediğini hatırladı.
''Hoş geldin İlir abi. Evet, geleceğin söylenmişti. Baptoi'den geliyorsun değil mi?'' Urotsu sordu. Kuragi, İlir'i sessizce süzüyordu. Onun bir avcı olduğunu düşünüyordu. Çünkü bir metre yakınlarına kadar sessizlikle gelip farkedilmemişti.
''Evet. Baptoi Krallığı'ndan geliyorum. Sana eşlik etmem söylendi. 18 yaşındayım. 17. Seviye Avcı'yım. Baptoi'nin en iyi genç avcılarından biriyim desem yalan olmaz. Bana abi demene gerek yok. Ama saygıda kusur edersen, sinirlenirim. Sinirlenirsem gözüm bazı şeyleri görmez. Aklında bulunsun.'' İlir ukala bir şekilde konuştu.
İlir, eğitim alanında bulunan üç kişiyle tanıştı. Zuwedki şaşırtıcı bir şekilde sessizce duruyordu. Kuragi, İlir'in avcı ekipmanlarını beğenmişti. Baptoi Krallığı Savaşçıların kentiydi. Böyle iyi ekipmanlar sadece Gonhei'de bulunurdu. ''Üzerindeki ekipmanları nereden aldın? Ve boynundaki kolye nedir?'' Kuragi sordu.
''Bunları Baptoi Krallığı'nın turnuvasında kazandım. Kolye ise, sevdiğim kadının bana hediyesi.'' İlir konuştu.
Urotsu, Kuragi böyle soru sorunca işkillenip İlir'i daha yakından incelemeye başladı. Söyledikleri biraz mantıksızdı. Baptoi'de savaşçı ekipmanları vermesi daha olasıydı. Ayrıca bu kişilikteki bir gencin bir kadını sevmesi de mantıksızdı. O, bir sürü kızla takılıp hava atan çocuklara benziyordu.
''İlir?'' dedi Urotsu. İlir, Urotsu'ya baktı. ''Avcılıktan başka yeteneğin var mı?''
''Sadece su elementine sahibim. Su elementinde 12. Seviyeyim. Özel gücüm yok.'' İlir açıklayıcı biçimde konuştu. ''Neyse, bana verilen bilgilere göre, siz üçünüzün peşinde Yaguro'o adlı bir velet varmış. Ve sizi öldürmek istiyormuş. Doğru mu bu?'' İlir sordu. Urotsu kafasını evet anlamında salladı. ''Benim görevim sizi korumak ve sizinle birlikte gelişmek. Bundan yana sıkıntısı olan var mı?'' İlir, üç kişiye baktı. Üçü de kafasını hayır anlamında sallayınca devam etti. ''İyi öyleyse. Çalışmaya bakalım. Güçlenelim. Dört kişiyiz. Bazen teke tek dövüşler yapıp birbirimizi geliştireceğiz. Bazen de ikiye iki dövüş yapıp, açıklarımızı kapatacağız. En büyüğünüz ben olduğum için, bu grubun lideri ben olacağım. Eğer size biri hoşlanmadığınız bir şey yaparsa ben halledeceğim. Bu saatten sonra benim himayem altındasınız. Tabii, ustalarınız yokken. Unutmayın, ustanızdan önemli bir şey yok bu hayatta. Bu benim için böyle. Hadi, çalışmaya başlayalım.'' İlir açıklayıcı konuşmasını yapıp emrini verdi. Kimse itiraz etmemişti. Zaten Urotsu egolu veya lider olacağım diye manyak olan tiplerden değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaguro'o
FantasiaNasıl pişman olacağınızı sadece sizler belirleyebilirsiniz.. Her zaman bir seçenek daha vardır değil mi? Sonuç belli fakat ilerlediğiniz yolu siz seçeceksiniz. Sonuç ise pişmanlık, Yoldaşlar.. O halde; Bu kapağı okuyup geçtiğinizde...