Kitap 1: Filizlenen Kötülük / Bölüm 39

2.7K 259 159
                                    

Bir yandan da beyaz gözleriyle etrafı süzüyordu. Bedeni on yaşına girmişti bile, ama o ruhen 40 yaşında idi ve tekrar ama o 40 yaşında olmasına rağmen tecrübeleri 400 yaşında denebilecek kadar tecrübeye ve bilgiye sahipti. Bedeni mükemmel durumdaydı. Kahverengi saçları ufak açılmış, biraz daha günbatımı kızıllığını andırıyordu. Beyaz gözleri duygu barındırıyor olsaydı, biri onun gözlerine bakınca bilgeliği karşısında diz çökebilirdi.

Dudakları, sanki oksijeni içine çekmekten ve yaşadığı için yukarı doğru ufak bir şekilde mutlulukla kıvrılmıştı, eski halinden eser kalmadığı açıkça görülüyor, en ufak mimiklerinden anlaşılabiliyordu. Uyanmadan önceki, son duyduklarını düşünüyordu, o son cümleleri duyduktan sonra içindeki bütün sesler kesilmiş, kimse ona bir şey fısıldamıyordu artık.. Bağdaş kurmaktan çıkıp, düzgünce lotus pozisyonuna geçti.

''O silahı ne olursa olsun! BUL VE AL!!'' İşte Saklon tam olarak bunları demişti. Doğa enerjisini ustalıkla içine çekiyordu, önceden bunu yaparken zorlanırdı fakat şimdi yürürken hatta savaşırken bile doğa enerjisini çekebileceğini düşünüyordu. Öğrendiği en önemli şeylerden biri de 'sabır' olmuştu. Duygularından arınmış, onları ayırt etmesini öğrenmişti. İlk başlarda son eğitimi, gereksiz bulmuş sonradan sabrı öğrenince dişlerini sıkarak eğitime devam etmişti. Daha sonrasında ise son eğitimini sever olmuştu.

Uyandığı saatler, güneşin kavuruculuğunun yoğun olduğu saatler, öğle vaktiydi. Nerede olduğunu düşünüyordu, eğer biri ona zarar vermek isteseydi, çoktan vermiş olurdu ayrıca eli kolu bağlı olurdu. Şifa binasında değildi çünkü öyle binaların böyle yatakları olmaz ve bu tarz düzene sahip olmazdı. Biraz daha düşününce, ''Birine ait özel bir evdeyim..'' diye düşündü.

Ancak evde hala kimse yoktu. ''Bende, bana kim baktıysa onu sabırla beklerim. Kısa bir teşekkürün ardından evi terkederim. Cidden ya.. Koute, Ruaqred, Klefnoa, Kalyus'u falan görmek istiyorum. Ayrıca Kıdemli Veakr'da görsem fena olmaz..'' Beyaz Gözlü genç sakince düşünüyordu.

''Daha sonra Zfulho Ased'den intikamımı alıp, Urotsu ile hesabımı kapatmalıyım.. Daha sonrasında silahı bulmam gerek. Vaktim kalırsa, Dünya Turnuvasına katılmak için, Nagobdie'nin bulunduğu, Nomui Krallığı'na giderim.. Gerçekten de bayağı yapmam gerekenler var..'' Yaguro'o sıkılmış gibi değildi, daha çok zevk alıyordu. Bütün bu dediklerini yapmaktan zevk alacakmış gibi düşünüyordu.

Artık içinde Saklon yoktu ancak Pjocze'nin geleceğini hissediyordu, ''Yakın zamanda onunla görüşmeye başlarım.. Neticesinde dört yıl olacak...'' Yaguro'o konuştu. Gözleriyle etrafı süzmeyi bıraktı, göz kapaklarının gözlerini esir etmesine izin verip meditasyona başladı. Akşama kadar meditasyon yapıp, ona bakan kişiye teşekkür edecekti, daha sonra burayı terk edecekti..

Güneş Yerini Ay'a Bıraktığı Zamanlarda..

Yaguro'o, dört farklı enerji hissetmişti, bunlar; bir büyücü, bir savaşçı, bir avcı, bir savaşçı-büyücü idi. İki kişinin enerjisi tanıdık gelmesine rağmen çıkaramamıştı. 'Belki bana en çok bakan kişidir..' diye düşünerek geçiştirdi. Gözlerini açtı, fakat hala lotus pozisyonundaydı. Sabır ve sakinlikle gelenleri bekliyordu.

Gelenlerin güç seviyesine bakınca beklediğinden güçlü insanlar çıkmıştı. ''Güzel.. Umuyorum beni, güç seviyeme bakarak aşağılamazlar.. Yoksa onları öldürmek isteyebilirim..'' Yaguro'o eski umursamazlığından bir nebze kaldığını gene göstermişti. İnsanın içinde eskilerden kalma bir huyu her zaman birazcık da olsa kalırdı...

En sonunda dört kişi içeri girdi. Aralarından biri, ''Hey! Ben gidip Yaguro'o'ya bakacağım.'' diyince, Yaguro'o hızla ayağa fırladı; direk sesin geldiği ve herkesin bulunduğu yere, evin en büyük odasına hızlıca geçti. Onları ayakta karşılayacaktı çünkü duyduğu sesi, daha önce duyduğuna emindi.

Yaguro'oHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin