Ormanlık alanda büyük bir hızla ilermeyi sürdürmeye devam ediyorduk. Mizui merakla diger yeteneklerimi göstermemi istiyordu.Tabi elimde herhangi bir koza sahip olmadığım için tamamını gösterdim zehir de buna dahil. Sonunda haydut grubunun yaşadığı alana geldik ana yoldan bir iki saat uzaklıkta fakat ormanın çok içlerinde sadece bu da değil yerleşim alanı bir dağın içerisine kurulmuş ve girişi ağaç ve çalılarla kaplı olduğundan dolayı bulmak bir hayli zor. İçerisi meşalelerle aydınlatılmış ayrıca ortada bir su birikintisi var yaşamı sürdürmek için ideal bir alan. Mağara tamamen kapalı da olsa içerisinde yaklaşık elli çadır ve bir kaç tane ahşap bina var. Bir kaç ateş böceği suyun üzerine uçuşuyordu su birikintisinin tam ortasında büyük bir ağaç var zemin mükemmel bir sekilde düz çoğu yerde meşaleler de olunca oldukça mistik bir hava oluşmuş.
Mizui;
"Ee nasıl Beğendinmi? Yapımı yıllar sürdü buraya yüz elli sekiz kişiye göre ayarlamak tahmin edebileceğinden de zordu."
" Çok güzel burada yaşıyorken neden kervanlara saldırıyorsunuz?"
"Bunun nedeni paraya ihtiyacımız var çoğu kişi güçlenebilmek için tekniklere ihtiyaç duyuyor yiyecek ihtiyacını ormandan karşılasakda yeterli olmuyor."
" Gel benimle sizi grubuma tanıtayım ki herhangi bir sorun olmasın."
Demesiyle Peşinden gittim.
Bir borumsu ses öttü ardından çoğu kişi bulunduğumuz yere: Çadırları ortasında bulunan su birikintisinin önündeki boş alana, toplandılar.
Çoğu kişi meraklı bakışlarla beni süzmeye başladı. Eh ben olsam bende merak ederdim. Liderin karşılarına bir çocuk çıkartıyor durduk yere.
" Bu Matsuki onu artık kaybettiğim çocuğum gibi görüyorum bundan sonra bizimle kalacak ayrıca yanımda duran yaşlı adam da artık bizden birisi."
Açıklama sonucu lidere tezahüratlar gelmeye başladı. Bi.. bir dakika Mizuinin önüne atılan şey bir tava mı bana mı öyle geliyor. Topluluğa garip bir bakış attım.
Sonra aradan bir soru geldi;
" Tamam çocuğu eğitirsek bizimle birlikte savaşa gelebilir ama yaşlı adam burada ne yapacak?"
Liderleri Mizui ağzını açtı sonra geri kapattı bu sırada yaşlı adam konuşmaya başladı;
"Ben doktorluk bölümünde oldukça gelişmiş birisiyim gerekli bitkilere sahip olduğum sürece her türlü yarayı ve hastalığı tedavi edebilirim."
Kalabalık tekrar sevinç naraları atmaya başladı Mizui ise yüzünde memnun bir ifadeyle kalabalığa baktı ardından elimi tutup.
" Gel sen benimle aynı evde kalacaksın ahşap evlerden birisinde kalıyorum. Zamanla burada daha rahat edersin istediğin zaman ormana gidip eğitim yapabilirsin. Dağı merkez alarak Beşyüz metrelik bir alana hiç bir canlı uğramaz. Rahatça dolaşabilirsin arada insanlar uğrar fakat onlarda uzub süreli kalmaz. Birisiyle karşılaşırsan koşarak buraya gel bu bölgenin haydutlara ait olduğunu bildikleri için bizden birisi olduğunu anlayıp anında öldürürler."
" Tamam dikkat ederim. Ayrıca yarın ormana gideceğim biraz teknik çalışmam gerekiyor."
Kafasını salladı. Sonunda eve gelmiştik iki katlı fakat küçük bir evdi. İlk katında iki adet oda ve banyo ikinci katta da iki oda vardı.
"Üst kattaki istediğin odada kalabilirsin."
" Tamam ah Mizui amca bir dakika."
Cebimde duran altınları uzattım yüzünde acıklı bir ifade olsa da çekinerek parayı aldı bir şey demeden odanın birisine girdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
OXDERIA
FantasyPeşini bırakmayan hüzün duygusu ile başa çıkmak için uğraşan Matsuki olaylar denizinde git gide dibe doğru batmaya devam ederken yaşadığı maceraları anlatan bir kitap.