OXDERIA

Bölüm-59

  Etrafımızı saran ağaçlar ve tam karşımızda bulunan    uçsuz bucaksız uçurumun bulunduğu bölgede  yirmiye yakın kişi Kralın gelmesini bekliyorduk....   Sonunda büyük bir ihtişamla yanımıza ilerleyen kral, yüzündeki kötücül gülümseme ve gözlerinde gördüğüm sinsilik ile bize doğru yaklaştı. Ardından konuşmaya başlayan kral hafif bir tebessüm ile söze girdi;

  "Öncelikle belirtmek isterimki yolculuğunuz kesinlikle tehlikeli değildir. Gideceğiniz yerde, evet ben gelemiyorum bir anda durumum kötüleşti hah hah hah.   Gideceğiniz yerde yabancılık çekmeniz oldukça normal buradan tamamen farklı bir dünyaya adım atmış gibi hissedeceğinize eminim. İlk gittiğim seferde bende aynı duygulara kapıldım. Gideceğiniz yerde yapmanız gereken tek şey talimatlara uymak olacak bu kıta ile o kıta arasında, iletişim nesneleri ile iletişim kurabilirsiniz yani bağlantı kesintisi olmayacaktır. Fakat yolculuk sırasında bunu garanti edemem.  Gideceğiniz yerde yapacağınız herhangi bir saygısızlık affedilemez bizden çok daha katı kurallara sahipler.   Hepinize iyi yolculuklar dilerim yolculuk esnasında sizlere gideceğiniz kıta hakkında bilgi verilecektir. 
  

      Kralın sözleri sona erince uçurumun bulunduğu yerde yükselerek ortaya çıkan uçan gemi ile hafif bir şaşkınlık yaşasamda hiç bir engel bulunmadığı için en iyi ve hızlı ulaşım aracı olduğu için doğru bir seçimdi.   İki tehlikesi bulunan bir yolculuk olacak gibi: ilk tehlike hava korsanlarıyken ikinci tehlike hava şartları.  Ben gemide bulunduğum için hava şartları herhangi bir problem oluşturmayacak. Hava korsanlarını ise diğerlerinin halledebileceğine eminim.  Geminin Kaptanı olduğunu düşündüğüm gür ve uzun sakalları bulunan yüzünde derin bir yara izi bulunan adamın kaslı bedeninin Kralın yanına giderek konuşmaya başlaması ile rüzgar elementini kullanarak konuşmalarını dinledim.

   Gemi kaptanı;  "Efendim hava durumu yolculuğa etki edebilir bir hafta sonra yola çıkmamız daha iyi olacaktır."

   Oh demek durum bu.  Kralın cevabını vermesi ile tekrar dikkatle dinledim.

"Bu sefer zamanında yetişmenize imkan yok bir büyü de olacak geminize o size yardımcı olacaktır, Değil mi Matsukı?"

  Bir anda bedenimi kaplayan nedensiz bir utanç ile hafifçe kızaran yanaklarımı eski haline döndürmek için elimle tutarak bekledim ve yavaş adımlarla Kral ve Kaptana doğru ilerledim. Ve başımı eğerek konuştum.

  "Efendim ben özür dilerim kendime hakim olamadım."

  Kral hafifçe gülümsediği sırada kaptan bana anlam veremediğim bir duygu ile bakıyordu.  Kralın bana tekrar hava durumu ile ilgili olan sorusunu sorunca başımla onaylamak dışında bir şey yapamadım.

   Kaptan umursamadan sesini yükselterek alanda bulunan herkese bağırdı.

"Daha fazla zaman kaybedemeyiz sizi uyuşuk veletler,  sizi yetiştirmem gereken bir yemek var... YÜZÜME BAKMAYI KESEREK ŞU ARABA BİNİN YOKSA BEN FARKLI YÖNTEMLERLE HALLEDECEĞİM.!! "

  Alanda bulunan insanlar büyük bir hızla geminin içine geçerken kaptan bana sınırlı bir bakış atarak gemiye ilerledi bende peşinden gemiye adım attım.

   Ahşap güverteden uçsuz bucaksız gökyüzünü izlerken derin bir Ah çekmeden edemedim.  Gökyüzünü kaplayan beyaz renkli bulutlar ve En tepede yerini almış ihtişamla parlamaya devam eden güneş tüm olumsuz düşünceleri yerinden söküp atacak kadar muhteşemdi. Yüzümde istemsiz bir biçimde beliren gülümseme ile gökyüzünü izlemeye devam ederken yanımda hissettiğim hareketliliği umursamadan dikilmeye devam ettim.  Çünkü yanıma gelen kişi her kimse, bana karşı kötüç niyetle geldiğini hissedebiliyordum.   Yaşamın olmazsa olmazı bu olsa gerek: her muhteşemliği bozabilecek bir kusur mutlaka bulunuyor.  Yanımdaki kişi boğazını dikkat çekmek istediğinı ve söze gireceğini belli edercesine öksürünce ona dönmekten başka çarem kalmadı.  Göz göze geldiğimizde, ilk olarak kırmızı renkli gözlerini fark ardından siyah kısa saçlarını.   Dikkat çeken bir diğer özelliği daha çok hiçbir şeyi umursamaz bir duruşla bakması ve buna uygun bir biçimde giyinişiydi.  Elini bana doğru uzatarak birden konuşuverdi;